Buzağıya tapınma

  • 2:51

    Hani o zaman Musa ile kırk gece için sözleşmiştik. Ama sonra siz, onun arkasından (dünya metaına ve menfaatine tapınmak, altını ve parayı, küçük dana heykeli şekline sokup putlaştırmak suretiyle) buzağıyı (tanrı) edinmiş ve (böylece) zalimler olmuş (ve sapıtmış)tınız.

  • 2:52

    Bundan (o kötülük ve nankörlük tavırlarınızdan) sonra, (belki artık) şükredersiniz diye sizi (yine) bağışlamıştık.

  • 2:54

    O vakit Musa, kavmine: "Ey kavmim, gerçekten siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize zulmettiniz. Hemen, Bârî-i Teâlâ’nıza (sizi örneksiz ve eksiksiz yaratan Yüce Rabbinize) tevbe ederek, (bu kirli, kibirli ve azgın) nefislerinizi (ıslah ile) öldürüp (dizginleyin)! İşte bu, Rabbiniz katında sizin için daha hayırlıdır" demişti. Bunun üzerine (Allah) tevbelerinizi kabul etti. Şüphesiz O, tevbeleri kabul edendir, Esirgeyendir.

  • 2:92

    Andolsun, Musa size apaçık belgelerle gelmişti de, sonra siz onun (aranızdan kısa bir süre ayrılışının hemen) arkasından buzağıyı (tanrı) edinmiştiniz. İşte (ey Yahudiler) siz (böyle) zalimlersiniz. (Ki çoğunuz hâlâ aynı sapkınlıktasınız.)

  • 2:93

    Hani sizden misak (kesin söz) almış ve Tûr'u (kaldırıp) üstünüze yükseltmiştik (ve): "Size verdiğimize (Kitaba) sımsıkı sarılın ve (emirlerini) dinleyin" (demiştik). Onlar ise (tam aksine): “Dinledik ve (ama) isyan ettik” demişlerdi. (İşte bu) İnkârları yüzünden (altın) buzağı (servet tutkusu) kalplerine sindirilmişti. De ki: "Eğer (gerçekten) inanıyorsanız, (düşünüp söyleyin, bu bâtıl) inancınız size ne kötü şeyler emredip durmaktadır?” (Ve bugünkü münafıkların tavrı da aynıdır; acaba bu nasıl bir imandır ki, vicdanları Siyonist Yahudiler ve Haçlı emperyalistlerle dostluk kurmaktan ve onlara tâbi olmaktan rahatsızlık duymamaktadır?)

  • 4:153

    Kitap Ehli Senden, kendilerine gökten (mucizevi) bir kitap indirmeni talep etmişlerdi. Halbuki (Hz.) Musa'dan (arsızlık ve azgınlık bakımından) bundan daha büyüğünü istemişler ve "Bize Allah'ı açıkça göster” demişlerdi. Böylece zulümlerinden dolayı onları yıldırım çarpmış (ve şaşkına dönmüşlerdi). Ardından kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, (bu sefer sapıtıp) buzağıyı (ilah) edinmişlerdi. Biz bunu da affedip bağışladık ve Musa'yı apaçık olan ispatlayıcı delil ve yetkiler verip donattık. (Onu sultana=güç ve iktidara ulaştırdık.)

  • 7:148

    (Tûr’a gitmesinin) Ardından Musa’nın kavmi (topladıkları altın) süs eşyalarından, (ağzından arkasına kadar açılan borudan girip çıkan havanın çıkardığı sesle) böğürmesi olan bir buzağı heykelini (tapılacak ilah) edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onları (herhangi) bir yola da yöneltip-iletmediğini (hidayete erdirmediğini akledip) görmediler mi? Onu (altın ve para putunu tanrı) edindiler de, zulmedenlerden olup gittiler.

  • 7:152

    Şüphesiz, (altın) buzağıyı (ve servet putlarını-tanrı) edinenlere (her asırda) Rablerinden bir gazap ve dünya hayatında bir zillet (ve esaret) ulaşıp kuşatacaktır. İşte Biz, 'yalan düzüp-uyduranları' (ve haramları helâl sayanları) böyle cezalandırırız.

  • 7:155

    Musa, belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş adam ayırıp seçti. (Ardından) Bunları da '(korkudan) dayanılmaz bir sarsıntı' (deprem şaşkınlığı ve panik havası) tutuverince, dedi ki: "Rabbim, eğer dileseydin, onları ve beni daha önceden helak ederdin. (Şimdi) İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından (ve yapmaları gerektiği halde yapmadıklarından) dolayı bizi helak mı edeceksin? (Gerçi) O da Senin deneme (fitne)nden başkası değildir. Onunla Sen dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirirsin. Bizim Velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge; çünkü bağışlayanların en hayırlısı Sensin (Allah’ım).”

  • 20:88

    Böylece (Samiri) onlara (ağzından başlayıp arka tarafına kadar boru gibi uzanan boşluktan geçen havanın sesiyle, sanki) böğüren bir buzağı heykeli döküp çıkardı, “İşte, sizin ilahınız da, Musa'nın ilahı da budur; fakat (Musa bunu size söylemeyi) unuttu” diyerek (halkı saptırmıştı). [Not: Buna benzer bir buzağı heykelini, Yahudi sermayedarlar şimdi New York Niagara yoluna yapıp koymuşlardı.]

  • 20:89

    (Halbuki) Onun (buzağının) kendilerine bir sözle cevap vermediğini ve onlara bir zarar veya fayda sağlamaya gücü yetmediğini görmüyorlar mıydı?

  • 20:90

    Andolsun, Harun daha önceden onlara: “Ey kavmim, gerçekten siz bununla fitneye düşürüldünüz (imtihana çekildiniz). Sizin asıl Rabbiniz Rahman (olan Allah)dır; şu halde bana uyun ve emrime itaat edin” diye (uyarmıştı).

  • 20:91

    (Sapıtan Beni İsrail) Demişlerdi ki: "Musa bize geri gelinceye kadar ona (buzağıya) karşı bel büküp önünde eğilmekten kesinlikle ayrılmayacağız. (Servet ve şehvet düşkünlüğümüzün alâmeti olan bu altın heykele tapınacağız.)

  • 2:51

    وَاِذْ وٰعَدْنَا مُوسٰٓى اَرْبَع۪ينَ لَيْلَةً ثُمَّ اتَّخَذْتُمُ الْعِجْلَ مِنْ بَعْدِه۪ وَاَنْتُمْ ظَالِمُونَ

    Hani o zaman Musa ile kırk gece için sözleşmiştik. Ama sonra siz, onun arkasından (dünya metaına ve menfaatine tapınmak, altını ve parayı, küçük dana heykeli şekline sokup putlaştırmak suretiyle) buzağıyı (tanrı) edinmiş ve (böylece) zalimler olmuş (ve sapıtmış)tınız.

  • 2:52

    ثُمَّ عَفَوْنَا عَنْكُمْ مِنْ بَعْدِ ذٰلِكَ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

    Bundan (o kötülük ve nankörlük tavırlarınızdan) sonra, (belki artık) şükredersiniz diye sizi (yine) bağışlamıştık.

  • 2:54

    وَاِذْ قَالَ مُوسٰى لِقَوْمِه۪ يَا قَوْمِ اِنَّكُمْ ظَلَمْتُمْ اَنْفُسَكُمْ بِاتِّخَاذِكُمُ الْعِجْلَ فَتُوبُٓوا اِلٰى بَارِئِكُمْ فَاقْتُلُٓوا اَنْفُسَكُمْۜ ذٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ عِنْدَ بَارِئِكُمْۜ فَتَابَ عَلَيْكُمْۜ اِنَّهُ هُوَ التَّوَّابُ الرَّح۪يمُ

    O vakit Musa, kavmine: "Ey kavmim, gerçekten siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize zulmettiniz. Hemen, Bârî-i Teâlâ’nıza (sizi örneksiz ve eksiksiz yaratan Yüce Rabbinize) tevbe ederek, (bu kirli, kibirli ve azgın) nefislerinizi (ıslah ile) öldürüp (dizginleyin)! İşte bu, Rabbiniz katında sizin için daha hayırlıdır" demişti. Bunun üzerine (Allah) tevbelerinizi kabul etti. Şüphesiz O, tevbeleri kabul edendir, Esirgeyendir.

  • 2:92

    وَلَقَدْ جَٓاءَكُمْ مُوسٰى بِالْبَيِّنَاتِ ثُمَّ اتَّخَذْتُمُ الْعِجْلَ مِنْ بَعْدِه۪ وَاَنْتُمْ ظَالِمُونَ

    Andolsun, Musa size apaçık belgelerle gelmişti de, sonra siz onun (aranızdan kısa bir süre ayrılışının hemen) arkasından buzağıyı (tanrı) edinmiştiniz. İşte (ey Yahudiler) siz (böyle) zalimlersiniz. (Ki çoğunuz hâlâ aynı sapkınlıktasınız.)

  • 2:93

    وَاِذْ اَخَذْنَا م۪يثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَۜ خُذُوا مَٓا اٰتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاسْمَعُواۜ قَالُوا سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَاُشْرِبُوا ف۪ي قُلُوبِهِمُ الْعِجْلَ بِكُفْرِهِمْۜ قُلْ بِئْسَمَا يَأْمُرُكُمْ بِه۪ٓ ا۪يمَانُكُمْ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ

    Hani sizden misak (kesin söz) almış ve Tûr'u (kaldırıp) üstünüze yükseltmiştik (ve): "Size verdiğimize (Kitaba) sımsıkı sarılın ve (emirlerini) dinleyin" (demiştik). Onlar ise (tam aksine): “Dinledik ve (ama) isyan ettik” demişlerdi. (İşte bu) İnkârları yüzünden (altın) buzağı (servet tutkusu) kalplerine sindirilmişti. De ki: "Eğer (gerçekten) inanıyorsanız, (düşünüp söyleyin, bu bâtıl) inancınız size ne kötü şeyler emredip durmaktadır?” (Ve bugünkü münafıkların tavrı da aynıdır; acaba bu nasıl bir imandır ki, vicdanları Siyonist Yahudiler ve Haçlı emperyalistlerle dostluk kurmaktan ve onlara tâbi olmaktan rahatsızlık duymamaktadır?)

  • 4:153

    يَسْـَٔلُكَ اَهْلُ الْكِتَابِ اَنْ تُنَزِّلَ عَلَيْهِمْ كِتَابًا مِنَ السَّمَٓاءِ فَقَدْ سَاَلُوا مُوسٰٓى اَكْبَرَ مِنْ ذٰلِكَ فَقَالُٓوا اَرِنَا اللّٰهَ جَهْرَةً فَاَخَذَتْهُمُ الصَّاعِقَةُ بِظُلْمِهِمْۚ ثُمَّ اتَّخَذُوا الْعِجْلَ مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ فَعَفَوْنَا عَنْ ذٰلِكَۚ وَاٰتَيْنَا مُوسٰى سُلْطَانًا مُب۪ينًا

    Kitap Ehli Senden, kendilerine gökten (mucizevi) bir kitap indirmeni talep etmişlerdi. Halbuki (Hz.) Musa'dan (arsızlık ve azgınlık bakımından) bundan daha büyüğünü istemişler ve "Bize Allah'ı açıkça göster” demişlerdi. Böylece zulümlerinden dolayı onları yıldırım çarpmış (ve şaşkına dönmüşlerdi). Ardından kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, (bu sefer sapıtıp) buzağıyı (ilah) edinmişlerdi. Biz bunu da affedip bağışladık ve Musa'yı apaçık olan ispatlayıcı delil ve yetkiler verip donattık. (Onu sultana=güç ve iktidara ulaştırdık.)

  • 7:148

    وَاتَّخَذَ قَوْمُ مُوسٰى مِنْ بَعْدِه۪ مِنْ حُلِيِّهِمْ عِجْلًا جَسَدًا لَهُ خُوَارٌۜ اَلَمْ يَرَوْا اَنَّهُ لَا يُكَلِّمُهُمْ وَلَا يَهْد۪يهِمْ سَب۪يلًاۢ اِتَّخَذُوهُ وَكَانُوا ظَالِم۪ينَ

    (Tûr’a gitmesinin) Ardından Musa’nın kavmi (topladıkları altın) süs eşyalarından, (ağzından arkasına kadar açılan borudan girip çıkan havanın çıkardığı sesle) böğürmesi olan bir buzağı heykelini (tapılacak ilah) edindiler. Onun kendileriyle konuşmadığını ve onları (herhangi) bir yola da yöneltip-iletmediğini (hidayete erdirmediğini akledip) görmediler mi? Onu (altın ve para putunu tanrı) edindiler de, zulmedenlerden olup gittiler.

  • 7:152

    اِنَّ الَّذ۪ينَ اتَّخَذُوا الْعِجْلَ سَيَنَالُهُمْ غَضَبٌ مِنْ رَبِّهِمْ وَذِلَّةٌ فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۜ وَكَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُفْتَر۪ينَ

    Şüphesiz, (altın) buzağıyı (ve servet putlarını-tanrı) edinenlere (her asırda) Rablerinden bir gazap ve dünya hayatında bir zillet (ve esaret) ulaşıp kuşatacaktır. İşte Biz, 'yalan düzüp-uyduranları' (ve haramları helâl sayanları) böyle cezalandırırız.

  • 7:155

    وَاخْتَارَ مُوسٰى قَوْمَهُ سَبْع۪ينَ رَجُلًا لِم۪يقَاتِنَاۚ فَلَمَّٓا اَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ قَالَ رَبِّ لَوْ شِئْتَ اَهْلَكْتَهُمْ مِنْ قَبْلُ وَاِيَّايَۜ اَتُهْلِكُنَا بِمَا فَعَلَ السُّفَهَٓاءُ مِنَّاۚ اِنْ هِيَ اِلَّا فِتْنَتُكَۜ تُضِلُّ بِهَا مَنْ تَشَٓاءُ وَتَهْد۪ي مَنْ تَشَٓاءُۜ اَنْتَ وَلِيُّنَا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَاَنْتَ خَيْرُ الْغَافِر۪ينَ

    Musa, belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş adam ayırıp seçti. (Ardından) Bunları da '(korkudan) dayanılmaz bir sarsıntı' (deprem şaşkınlığı ve panik havası) tutuverince, dedi ki: "Rabbim, eğer dileseydin, onları ve beni daha önceden helak ederdin. (Şimdi) İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından (ve yapmaları gerektiği halde yapmadıklarından) dolayı bizi helak mı edeceksin? (Gerçi) O da Senin deneme (fitne)nden başkası değildir. Onunla Sen dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirirsin. Bizim Velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge; çünkü bağışlayanların en hayırlısı Sensin (Allah’ım).”

  • 20:88

    فَاَخْرَجَ لَهُمْ عِجْلًا جَسَدًا لَهُ خُوَارٌ فَقَالُوا هٰذَٓا اِلٰهُكُمْ وَاِلٰهُ مُوسٰى فَنَسِيَۜ

    Böylece (Samiri) onlara (ağzından başlayıp arka tarafına kadar boru gibi uzanan boşluktan geçen havanın sesiyle, sanki) böğüren bir buzağı heykeli döküp çıkardı, “İşte, sizin ilahınız da, Musa'nın ilahı da budur; fakat (Musa bunu size söylemeyi) unuttu” diyerek (halkı saptırmıştı). [Not: Buna benzer bir buzağı heykelini, Yahudi sermayedarlar şimdi New York Niagara yoluna yapıp koymuşlardı.]

  • 20:89

    اَفَلَا يَرَوْنَ اَلَّا يَرْجِعُ اِلَيْهِمْ قَوْلًاۙ وَلَا يَمْلِكُ لَهُمْ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا۟

    (Halbuki) Onun (buzağının) kendilerine bir sözle cevap vermediğini ve onlara bir zarar veya fayda sağlamaya gücü yetmediğini görmüyorlar mıydı?

  • 20:90

    وَلَقَدْ قَالَ لَهُمْ هٰرُونُ مِنْ قَبْلُ يَا قَوْمِ اِنَّمَا فُتِنْتُمْ بِه۪ۚ وَاِنَّ رَبَّكُمُ الرَّحْمٰنُ فَاتَّبِعُون۪ي وَاَط۪يعُٓوا اَمْر۪ي

    Andolsun, Harun daha önceden onlara: “Ey kavmim, gerçekten siz bununla fitneye düşürüldünüz (imtihana çekildiniz). Sizin asıl Rabbiniz Rahman (olan Allah)dır; şu halde bana uyun ve emrime itaat edin” diye (uyarmıştı).

  • 20:91

    قَالُوا لَنْ نَبْرَحَ عَلَيْهِ عَاكِف۪ينَ حَتّٰى يَرْجِعَ اِلَيْنَا مُوسٰى

    (Sapıtan Beni İsrail) Demişlerdi ki: "Musa bize geri gelinceye kadar ona (buzağıya) karşı bel büküp önünde eğilmekten kesinlikle ayrılmayacağız. (Servet ve şehvet düşkünlüğümüzün alâmeti olan bu altın heykele tapınacağız.)

  • 2:51

    وَاِذْ وٰعَدْنَا مُوسٰٓى اَرْبَع۪ينَ لَيْلَةً ثُمَّ اتَّخَذْتُمُ الْعِجْلَ مِنْ بَعْدِه۪ وَاَنْتُمْ ظَالِمُونَ

  • 2:52

    ثُمَّ عَفَوْنَا عَنْكُمْ مِنْ بَعْدِ ذٰلِكَ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

  • 2:54

    وَاِذْ قَالَ مُوسٰى لِقَوْمِه۪ يَا قَوْمِ اِنَّكُمْ ظَلَمْتُمْ اَنْفُسَكُمْ بِاتِّخَاذِكُمُ الْعِجْلَ فَتُوبُٓوا اِلٰى بَارِئِكُمْ فَاقْتُلُٓوا اَنْفُسَكُمْۜ ذٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ عِنْدَ بَارِئِكُمْۜ فَتَابَ عَلَيْكُمْۜ اِنَّهُ هُوَ التَّوَّابُ الرَّح۪يمُ

  • 2:92

    وَلَقَدْ جَٓاءَكُمْ مُوسٰى بِالْبَيِّنَاتِ ثُمَّ اتَّخَذْتُمُ الْعِجْلَ مِنْ بَعْدِه۪ وَاَنْتُمْ ظَالِمُونَ

  • 2:93

    وَاِذْ اَخَذْنَا م۪يثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَۜ خُذُوا مَٓا اٰتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاسْمَعُواۜ قَالُوا سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَاُشْرِبُوا ف۪ي قُلُوبِهِمُ الْعِجْلَ بِكُفْرِهِمْۜ قُلْ بِئْسَمَا يَأْمُرُكُمْ بِه۪ٓ ا۪يمَانُكُمْ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ

  • 4:153

    يَسْـَٔلُكَ اَهْلُ الْكِتَابِ اَنْ تُنَزِّلَ عَلَيْهِمْ كِتَابًا مِنَ السَّمَٓاءِ فَقَدْ سَاَلُوا مُوسٰٓى اَكْبَرَ مِنْ ذٰلِكَ فَقَالُٓوا اَرِنَا اللّٰهَ جَهْرَةً فَاَخَذَتْهُمُ الصَّاعِقَةُ بِظُلْمِهِمْۚ ثُمَّ اتَّخَذُوا الْعِجْلَ مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَتْهُمُ الْبَيِّنَاتُ فَعَفَوْنَا عَنْ ذٰلِكَۚ وَاٰتَيْنَا مُوسٰى سُلْطَانًا مُب۪ينًا

  • 7:148

    وَاتَّخَذَ قَوْمُ مُوسٰى مِنْ بَعْدِه۪ مِنْ حُلِيِّهِمْ عِجْلًا جَسَدًا لَهُ خُوَارٌۜ اَلَمْ يَرَوْا اَنَّهُ لَا يُكَلِّمُهُمْ وَلَا يَهْد۪يهِمْ سَب۪يلًاۢ اِتَّخَذُوهُ وَكَانُوا ظَالِم۪ينَ

  • 7:152

    اِنَّ الَّذ۪ينَ اتَّخَذُوا الْعِجْلَ سَيَنَالُهُمْ غَضَبٌ مِنْ رَبِّهِمْ وَذِلَّةٌ فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۜ وَكَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُفْتَر۪ينَ

  • 7:155

    وَاخْتَارَ مُوسٰى قَوْمَهُ سَبْع۪ينَ رَجُلًا لِم۪يقَاتِنَاۚ فَلَمَّٓا اَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ قَالَ رَبِّ لَوْ شِئْتَ اَهْلَكْتَهُمْ مِنْ قَبْلُ وَاِيَّايَۜ اَتُهْلِكُنَا بِمَا فَعَلَ السُّفَهَٓاءُ مِنَّاۚ اِنْ هِيَ اِلَّا فِتْنَتُكَۜ تُضِلُّ بِهَا مَنْ تَشَٓاءُ وَتَهْد۪ي مَنْ تَشَٓاءُۜ اَنْتَ وَلِيُّنَا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَاَنْتَ خَيْرُ الْغَافِر۪ينَ

  • 20:88

    فَاَخْرَجَ لَهُمْ عِجْلًا جَسَدًا لَهُ خُوَارٌ فَقَالُوا هٰذَٓا اِلٰهُكُمْ وَاِلٰهُ مُوسٰى فَنَسِيَۜ

  • 20:89

    اَفَلَا يَرَوْنَ اَلَّا يَرْجِعُ اِلَيْهِمْ قَوْلًاۙ وَلَا يَمْلِكُ لَهُمْ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا۟

  • 20:90

    وَلَقَدْ قَالَ لَهُمْ هٰرُونُ مِنْ قَبْلُ يَا قَوْمِ اِنَّمَا فُتِنْتُمْ بِه۪ۚ وَاِنَّ رَبَّكُمُ الرَّحْمٰنُ فَاتَّبِعُون۪ي وَاَط۪يعُٓوا اَمْر۪ي

  • 20:91

    قَالُوا لَنْ نَبْرَحَ عَلَيْهِ عَاكِف۪ينَ حَتّٰى يَرْجِعَ اِلَيْنَا مُوسٰى