Zina
-
4:15
Kadınlarınızdan fuhuş yaptıkları (iddia edilenlere) karşı, içinizden onların aleyhine şahitlik yapacak dört kişi getirip (konuşturun). Eğer bunlar, (zinaya) şahitlik ederlerse, onları (zina yapanları) ölüm gelip çatıncaya veya Allah bir yol açıncaya kadar evlerde tutun (insanlarla irtibatını kesip göz hapsine alın).
-
4:25
İçinizden muhsan (iffetli ve asaletli) mü'min kadınları nikâhlamaya güç yetiremeyenler, o zaman sağ ellerinizin malik olduğu (işçi ve hizmetli kesiminden) imanlı (ve ahlâklı) “feteyat” (genç ve dinç hanımlar)dan (nikâhına) alabilirler. Allah sizin imanınızı (ve amacınızı) en iyi Bilendir. Yoksa sizin kiminiz kiminizdendir (hepiniz aynı insan cinsindendir). Öyleyse onları, fuhuşta bulunmamış, iffetli (yaşamış) ve gizlice dostlar tutmamış olarak, velilerinin (ailelerinin ve devletin) izniyle nikâhlayın. Onlara ücretlerini (mehirlerini) ma’ruf (güzel ve örfe uygun) bir şekilde verin. Eğer evlendikten sonra, fuhuş yapacak olurlarsa, (bunlara) muhsan (hür ve korunmuş) kadınlar üzerindeki cezanın yarısı(nı uygulayın. Çünkü bunlar genellikle hukuki disiplinden habersiz ve ahlâki eğitimden nasipsiz olanlardır). Bu, sizden günaha sapmaktan endişe edip korkanlar içindir. Sabrederseniz sizin için daha hayırlıdır. Allah, Bağışlayandır, Esirgeyendir. [Not: Bu Ayet-i Kerime, İslam’da; 4 şahidin erkek ve kadını çıplak halde ve fiili vaziyette gördüklerini beyan etmeleri -ki pratikte pek mümkün değildir- durumunda, zina yapanlara uygulanacak 100 celde (cildi-deriyi acıtacak ama hiçbir organda zarar açmayacak) ceza dışında, RECM (gömülüp taşlanarak öldürme) cezasının uygun bulunmadığına, çünkü “Recm’in yarısının olamayacağına” delil gösterilmiştir.]
-
17:32
(Ve sakın) Zinaya yaklaşmayın (sizi fuhşa sürükleyecek yayın ve yasaklardan da sakının). Gerçekten o çirkin bir hayâsızlık ve kötü bir yoldur.
-
24:2
Zina eden erkekle zina eden kadından her birine (öldürecek ve kırıp dökecek şiddetten ve tehlikeli bölgelerinden sakınarak derisine) yüz celde (ince çubuk) vurun. (Canilere ve zanilere hak ettikleri İlahi ve hukuki cezaları uygularken) Eğer Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, sakın ha, Allah’ın dini (hükümlerini tatbik) için, onlara acımanız (re’fet duygularınız) kabarmasın. Onlara uygulanan cezaya mü’minlerden bir topluluk da şahit olsun. [Not: Ancak bu cezaların tatbiki, zina olayını bizzat gören dört adil şahidin itirafını gerektirdiği, bunun da pratikte pek mümkün görülmediği için Kur'an; karısını suçlayan kocanın iddialarının doğru olduğuna dair dört sefer Allah adına yemin ettikten ve “eğer yalan söylüyorsam Allah'ın laneti üzerime olsun!” denildikten ve karşı taraf da aynı şekilde bu isnadı reddettikten sonra, hâkim tarafından boşanmalarını öngörmektedir.]
-
24:3
Zina eden (ve bundan tevbe edip vazgeçmeyen) erkek, zina eden (ve fuhşu alışkanlık haline getiren) ya da müşrik olan bir kadından başkasını nikâhlayamaz; (devamlı) zina eden kadını da (yine sürekli) zina eden ya da müşrik olan bir erkekten başkası nikâhlayamaz. (Bu ahlâksız ilişkiler, cahiliye âdetidir.) Bu (tür evlilikler), mü'minlere haram ve yasak edilmiştir.
-
24:4
İffetli ve namuskâr kadınlara (zina suçu iftirası) atıp da, sonra bu (iddiasını) dört şahit getirip (ispat edemeyenlere) seksen (ince) değnek vurun ve artık onların (mahkemelerde) şahitliğini de asla kabul etmeyin. Çünkü onlar fasık olan kimselerdir.
-
24:5
Ancak bundan (masum kadın ve erkeklere iftira atmaktan) sonra (samimiyetle) tevbe eden ve salihçe davranıp durumu düzeltenler hariç. Çünkü gerçekten Allah, Bağışlayandır, esirgeyip merhamet edendir.
-
24:6
Kendi eşlerine (zina isnadı) atan ve kendileri dışında (başka) şahitleri de bulunmayanlara gelince; işte bu durumda olanların her birinin şahitliği ise, dört defa “Allah şahittir ki” yemini ile (karı-koca her biri) kendisinin kesinlikle doğru söylediğini (ve asla zina işlemediğini söylemeleridir).
-
24:7
(Artık) Beşincisinde: Eğer yalancılardan ise, Allah’ın lanetinin mutlaka kendi üzerine olması(nı dileyip kabul etmeleridir).
-
24:8
(Bu sefer) Onun (kadının) da dört kere “Allah şahittir ki” şeklindeki yeminle, onun (kocasının) hiç şüphesiz yalan söyleyenlerden olduğuna dair şahitlik etmesi, kendisinden (zina için öngörülen) cezayı uzaklaştırıp kaldırıverir.
-
24:9
Kadının beşinci (yemini) ise, eğer o (kocası) doğru söylüyor ise, kesinlikle Allah'ın gazabının kendi üzerinde olması(nı kabul etmesi)dir. (Bundan sonra hâkim tarafından boşanmalarına hükmedilir.)
-
24:10
Eğer Allah'ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gerçekten tevbeleri kabul eden Hüküm (ve Hikmet) sahibi bulunmasaydı (yalan iddia ve iftiralardan dolayı helak olup gidecektiniz.) [Not: Bu tür iftira ve isnatları ortaya atanlar da, bunlara inanıp etrafa yayanlar da, Kur’an’da şiddetle ikaz edilmekte ve “şeytanın izinden giden askerleri” olarak yerilmektedir. Bu dedikoduların basın-yayın yoluyla ortaya atılması ise, bunun günahını ve sorumluluğunu katbekat arttırıverecektir.]
-
25:68
Ve (Rahman’ın sadık ve şuurlu kulları;) onlar Allah ile beraber, başka ilaha (hiçbir makama ve güç odağına asla) dua edip yalvarmaya (tenezzül ve tevessül etmeyenlerdir; savaş ve meşru müdafaa gibi) haklı bir sebep olmaksızın Allah'ın haram kıldığı (hiçbir) canı öldürmeyen ve (asla) zina etmeyen (hatta gözleriyle ve gönülleriyle bile bu çirkeften sakınıveren) kimselerdir. Çünkü her kim bunları yaparsa çok 'ağır bir ceza ile' karşılaşıverecektir.
-
25:69
(Katillerin ve zina edenlerin) Kıyamet günü azabı kat kat ziyadeleşir. Orada zelil ve hakir olarak ebedi (cehenneme mahkûm edilir).
-
33:30
Ey Peygamberin hanımları, sizden kim açık bir çirkin-utanmazlıkta bulunursa, (Resulüllah’a hürmet ve edep konusunda şımarık davranırsa,) onun azabı iki kat olarak arttırılır. Bu da Allah'a göre pek kolaydır.
-
65:1
Ey Peygamber (AS)! Kadınları boşayacağınız zaman, onları iddetleri bitiminde (temizlendiklerinde) boşayın ve iddeti (doğru hesaplayıp) sayın. Rabbiniz Allah'tan korkun (ve kadınlarınıza haksızlıktan sakının. Bu halde iken) onları evlerinden çıkarıp (başıboş ve sahipsiz bırakmayın), onlar da çıkmasınlar; ancak açık 'çirkin bir hayâsızlık' (zina) yapmaları durumu başkadır. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını çiğnerse, gerçekte o kendi nefsine zulmetmiş (sayılır). Sen bilemezsin; (ama) olabilir ki Allah, bunun arkasından (farklı) bir iş (durum) çıkarır. (Boşamak istediğiniz hanımlarınızla aranızda bir muhabbet bağı yaratır.) [Not: İddet bekleme süresi: a- Kocası ölen kadınlar için 4 ay 10 gün kadardır. Eğer hamile iseler, doğuruncaya kadardır. b- Boşanmış kadınların iddet bekleme süreci de 3 hayız görüp temizleninceye kadardır. Hayızdan kesilmiş kadınların iddeti ise 3 aydır.]
-
4:15
وَالّٰت۪ي يَأْت۪ينَ الْفَاحِشَةَ مِنْ نِسَٓائِكُمْ فَاسْتَشْهِدُوا عَلَيْهِنَّ اَرْبَعَةً مِنْكُمْۚ فَاِنْ شَهِدُوا فَاَمْسِكُوهُنَّ فِي الْبُيُوتِ حَتّٰى يَتَوَفّٰيهُنَّ الْمَوْتُ اَوْ يَجْعَلَ اللّٰهُ لَهُنَّ سَب۪يلًا
Kadınlarınızdan fuhuş yaptıkları (iddia edilenlere) karşı, içinizden onların aleyhine şahitlik yapacak dört kişi getirip (konuşturun). Eğer bunlar, (zinaya) şahitlik ederlerse, onları (zina yapanları) ölüm gelip çatıncaya veya Allah bir yol açıncaya kadar evlerde tutun (insanlarla irtibatını kesip göz hapsine alın).
-
4:25
وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ مِنْكُمْ طَوْلًا اَنْ يَنْكِحَ الْمُحْصَنَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ فَمِنْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ مِنْ فَتَيَاتِكُمُ الْمُؤْمِنَاتِۜ وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِا۪يمَانِكُمْۜ بَعْضُكُمْ مِنْ بَعْضٍۚ فَانْكِحُوهُنَّ بِاِذْنِ اَهْلِهِنَّ وَاٰتُوهُنَّ اُجُورَهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ مُحْصَنَاتٍ غَيْرَ مُسَافِحَاتٍ وَلَا مُتَّخِذَاتِ اَخْدَانٍۚ فَاِذَٓا اُحْصِنَّ فَاِنْ اَتَيْنَ بِفَاحِشَةٍ فَعَلَيْهِنَّ نِصْفُ مَا عَلَى الْمُحْصَنَاتِ مِنَ الْعَذَابِۜ ذٰلِكَ لِمَنْ خَشِيَ الْعَنَتَ مِنْكُمْۜ وَاَنْ تَصْبِرُوا خَيْرٌ لَكُمْۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ۟
İçinizden muhsan (iffetli ve asaletli) mü'min kadınları nikâhlamaya güç yetiremeyenler, o zaman sağ ellerinizin malik olduğu (işçi ve hizmetli kesiminden) imanlı (ve ahlâklı) “feteyat” (genç ve dinç hanımlar)dan (nikâhına) alabilirler. Allah sizin imanınızı (ve amacınızı) en iyi Bilendir. Yoksa sizin kiminiz kiminizdendir (hepiniz aynı insan cinsindendir). Öyleyse onları, fuhuşta bulunmamış, iffetli (yaşamış) ve gizlice dostlar tutmamış olarak, velilerinin (ailelerinin ve devletin) izniyle nikâhlayın. Onlara ücretlerini (mehirlerini) ma’ruf (güzel ve örfe uygun) bir şekilde verin. Eğer evlendikten sonra, fuhuş yapacak olurlarsa, (bunlara) muhsan (hür ve korunmuş) kadınlar üzerindeki cezanın yarısı(nı uygulayın. Çünkü bunlar genellikle hukuki disiplinden habersiz ve ahlâki eğitimden nasipsiz olanlardır). Bu, sizden günaha sapmaktan endişe edip korkanlar içindir. Sabrederseniz sizin için daha hayırlıdır. Allah, Bağışlayandır, Esirgeyendir. [Not: Bu Ayet-i Kerime, İslam’da; 4 şahidin erkek ve kadını çıplak halde ve fiili vaziyette gördüklerini beyan etmeleri -ki pratikte pek mümkün değildir- durumunda, zina yapanlara uygulanacak 100 celde (cildi-deriyi acıtacak ama hiçbir organda zarar açmayacak) ceza dışında, RECM (gömülüp taşlanarak öldürme) cezasının uygun bulunmadığına, çünkü “Recm’in yarısının olamayacağına” delil gösterilmiştir.]
-
17:32
وَلَا تَقْرَبُوا الزِّنٰٓى اِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةًۜ وَسَٓاءَ سَب۪يلًا
(Ve sakın) Zinaya yaklaşmayın (sizi fuhşa sürükleyecek yayın ve yasaklardan da sakının). Gerçekten o çirkin bir hayâsızlık ve kötü bir yoldur.
-
24:2
اَلزَّانِيَةُ وَالزَّان۪ي فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا مِائَةَ جَلْدَةٍۖ وَلَا تَأْخُذْكُمْ بِهِمَا رَأْفَةٌ ف۪ي د۪ينِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۚ وَلْيَشْهَدْ عَذَابَهُمَا طَٓائِفَةٌ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ
Zina eden erkekle zina eden kadından her birine (öldürecek ve kırıp dökecek şiddetten ve tehlikeli bölgelerinden sakınarak derisine) yüz celde (ince çubuk) vurun. (Canilere ve zanilere hak ettikleri İlahi ve hukuki cezaları uygularken) Eğer Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, sakın ha, Allah’ın dini (hükümlerini tatbik) için, onlara acımanız (re’fet duygularınız) kabarmasın. Onlara uygulanan cezaya mü’minlerden bir topluluk da şahit olsun. [Not: Ancak bu cezaların tatbiki, zina olayını bizzat gören dört adil şahidin itirafını gerektirdiği, bunun da pratikte pek mümkün görülmediği için Kur'an; karısını suçlayan kocanın iddialarının doğru olduğuna dair dört sefer Allah adına yemin ettikten ve “eğer yalan söylüyorsam Allah'ın laneti üzerime olsun!” denildikten ve karşı taraf da aynı şekilde bu isnadı reddettikten sonra, hâkim tarafından boşanmalarını öngörmektedir.]
-
24:3
اَلزَّان۪ي لَا يَنْكِحُ اِلَّا زَانِيَةً اَوْ مُشْرِكَةًۘ وَالزَّانِيَةُ لَا يَنْكِحُهَٓا اِلَّا زَانٍ اَوْ مُشْرِكٌۚ وَحُرِّمَ ذٰلِكَ عَلَى الْمُؤْمِن۪ينَ
Zina eden (ve bundan tevbe edip vazgeçmeyen) erkek, zina eden (ve fuhşu alışkanlık haline getiren) ya da müşrik olan bir kadından başkasını nikâhlayamaz; (devamlı) zina eden kadını da (yine sürekli) zina eden ya da müşrik olan bir erkekten başkası nikâhlayamaz. (Bu ahlâksız ilişkiler, cahiliye âdetidir.) Bu (tür evlilikler), mü'minlere haram ve yasak edilmiştir.
-
24:4
وَالَّذ۪ينَ يَرْمُونَ الْمُحْصَنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَأْتُوا بِاَرْبَعَةِ شُهَدَٓاءَ فَاجْلِدُوهُمْ ثَمَان۪ينَ جَلْدَةً وَلَا تَقْبَلُوا لَهُمْ شَهَادَةً اَبَدًاۚ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَۙ
İffetli ve namuskâr kadınlara (zina suçu iftirası) atıp da, sonra bu (iddiasını) dört şahit getirip (ispat edemeyenlere) seksen (ince) değnek vurun ve artık onların (mahkemelerde) şahitliğini de asla kabul etmeyin. Çünkü onlar fasık olan kimselerdir.
-
24:5
اِلَّا الَّذ۪ينَ تَابُوا مِنْ بَعْدِ ذٰلِكَ وَاَصْلَحُواۚ فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ
Ancak bundan (masum kadın ve erkeklere iftira atmaktan) sonra (samimiyetle) tevbe eden ve salihçe davranıp durumu düzeltenler hariç. Çünkü gerçekten Allah, Bağışlayandır, esirgeyip merhamet edendir.
-
24:6
وَالَّذ۪ينَ يَرْمُونَ اَزْوَاجَهُمْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُمْ شُهَدَٓاءُ اِلَّٓا اَنْفُسُهُمْ فَشَهَادَةُ اَحَدِهِمْ اَرْبَعُ شَهَادَاتٍ بِاللّٰهِۙ اِنَّهُ لَمِنَ الصَّادِق۪ينَ
Kendi eşlerine (zina isnadı) atan ve kendileri dışında (başka) şahitleri de bulunmayanlara gelince; işte bu durumda olanların her birinin şahitliği ise, dört defa “Allah şahittir ki” yemini ile (karı-koca her biri) kendisinin kesinlikle doğru söylediğini (ve asla zina işlemediğini söylemeleridir).
-
24:7
وَالْخَامِسَةُ اَنَّ لَعْنَتَ اللّٰهِ عَلَيْهِ اِنْ كَانَ مِنَ الْكَاذِب۪ينَ
(Artık) Beşincisinde: Eğer yalancılardan ise, Allah’ın lanetinin mutlaka kendi üzerine olması(nı dileyip kabul etmeleridir).
-
24:8
وَيَدْرَؤُ۬ا عَنْهَا الْعَذَابَ اَنْ تَشْهَدَ اَرْبَعَ شَهَادَاتٍ بِاللّٰهِۙ اِنَّهُ لَمِنَ الْكَاذِب۪ينَۙ
(Bu sefer) Onun (kadının) da dört kere “Allah şahittir ki” şeklindeki yeminle, onun (kocasının) hiç şüphesiz yalan söyleyenlerden olduğuna dair şahitlik etmesi, kendisinden (zina için öngörülen) cezayı uzaklaştırıp kaldırıverir.
-
24:9
وَالْخَامِسَةَ اَنَّ غَضَبَ اللّٰهِ عَلَيْهَٓا اِنْ كَانَ مِنَ الصَّادِق۪ينَ
Kadının beşinci (yemini) ise, eğer o (kocası) doğru söylüyor ise, kesinlikle Allah'ın gazabının kendi üzerinde olması(nı kabul etmesi)dir. (Bundan sonra hâkim tarafından boşanmalarına hükmedilir.)
-
24:10
وَلَوْلَا فَضْلُ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ وَاَنَّ اللّٰهَ تَوَّابٌ حَك۪يمٌ۟
Eğer Allah'ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gerçekten tevbeleri kabul eden Hüküm (ve Hikmet) sahibi bulunmasaydı (yalan iddia ve iftiralardan dolayı helak olup gidecektiniz.) [Not: Bu tür iftira ve isnatları ortaya atanlar da, bunlara inanıp etrafa yayanlar da, Kur’an’da şiddetle ikaz edilmekte ve “şeytanın izinden giden askerleri” olarak yerilmektedir. Bu dedikoduların basın-yayın yoluyla ortaya atılması ise, bunun günahını ve sorumluluğunu katbekat arttırıverecektir.]
-
25:68
وَالَّذ۪ينَ لَا يَدْعُونَ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهًا اٰخَرَ وَلَا يَقْتُلُونَ النَّفْسَ الَّت۪ي حَرَّمَ اللّٰهُ اِلَّا بِالْحَقِّ وَلَا يَزْنُونَۚ وَمَنْ يَفْعَلْ ذٰلِكَ يَلْقَ اَثَامًاۙ
Ve (Rahman’ın sadık ve şuurlu kulları;) onlar Allah ile beraber, başka ilaha (hiçbir makama ve güç odağına asla) dua edip yalvarmaya (tenezzül ve tevessül etmeyenlerdir; savaş ve meşru müdafaa gibi) haklı bir sebep olmaksızın Allah'ın haram kıldığı (hiçbir) canı öldürmeyen ve (asla) zina etmeyen (hatta gözleriyle ve gönülleriyle bile bu çirkeften sakınıveren) kimselerdir. Çünkü her kim bunları yaparsa çok 'ağır bir ceza ile' karşılaşıverecektir.
-
25:69
يُضَاعَفْ لَهُ الْعَذَابُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وَيَخْلُدْ ف۪يه۪ مُهَانًاۗ
(Katillerin ve zina edenlerin) Kıyamet günü azabı kat kat ziyadeleşir. Orada zelil ve hakir olarak ebedi (cehenneme mahkûm edilir).
-
33:30
يَا نِسَٓاءَ النَّبِيِّ مَنْ يَأْتِ مِنْكُنَّ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍ يُضَاعَفْ لَهَا الْعَذَابُ ضِعْفَيْنِۜ وَكَانَ ذٰلِكَ عَلَى اللّٰهِ يَس۪يرًا
Ey Peygamberin hanımları, sizden kim açık bir çirkin-utanmazlıkta bulunursa, (Resulüllah’a hürmet ve edep konusunda şımarık davranırsa,) onun azabı iki kat olarak arttırılır. Bu da Allah'a göre pek kolaydır.
-
65:1
يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ اِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَٓاءَ فَطَلِّقُوهُنَّ لِعِدَّتِهِنَّ وَاَحْصُوا الْعِدَّةَۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَ رَبَّكُمْۚ لَا تُخْرِجُوهُنَّ مِنْ بُيُوتِهِنَّ وَلَا يَخْرُجْنَ اِلَّٓا اَنْ يَأْت۪ينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍۜ وَتِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِۜ وَمَنْ يَتَعَدَّ حُدُودَ اللّٰهِ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهُۜ لَا تَدْر۪ي لَعَلَّ اللّٰهَ يُحْدِثُ بَعْدَ ذٰلِكَ اَمْرًا
Ey Peygamber (AS)! Kadınları boşayacağınız zaman, onları iddetleri bitiminde (temizlendiklerinde) boşayın ve iddeti (doğru hesaplayıp) sayın. Rabbiniz Allah'tan korkun (ve kadınlarınıza haksızlıktan sakının. Bu halde iken) onları evlerinden çıkarıp (başıboş ve sahipsiz bırakmayın), onlar da çıkmasınlar; ancak açık 'çirkin bir hayâsızlık' (zina) yapmaları durumu başkadır. İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını çiğnerse, gerçekte o kendi nefsine zulmetmiş (sayılır). Sen bilemezsin; (ama) olabilir ki Allah, bunun arkasından (farklı) bir iş (durum) çıkarır. (Boşamak istediğiniz hanımlarınızla aranızda bir muhabbet bağı yaratır.) [Not: İddet bekleme süresi: a- Kocası ölen kadınlar için 4 ay 10 gün kadardır. Eğer hamile iseler, doğuruncaya kadardır. b- Boşanmış kadınların iddet bekleme süreci de 3 hayız görüp temizleninceye kadardır. Hayızdan kesilmiş kadınların iddeti ise 3 aydır.]
-
4:15
وَالّٰت۪ي يَأْت۪ينَ الْفَاحِشَةَ مِنْ نِسَٓائِكُمْ فَاسْتَشْهِدُوا عَلَيْهِنَّ اَرْبَعَةً مِنْكُمْۚ فَاِنْ شَهِدُوا فَاَمْسِكُوهُنَّ فِي الْبُيُوتِ حَتّٰى يَتَوَفّٰيهُنَّ الْمَوْتُ اَوْ يَجْعَلَ اللّٰهُ لَهُنَّ سَب۪يلًا
-
4:25
وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ مِنْكُمْ طَوْلًا اَنْ يَنْكِحَ الْمُحْصَنَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ فَمِنْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ مِنْ فَتَيَاتِكُمُ الْمُؤْمِنَاتِۜ وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِا۪يمَانِكُمْۜ بَعْضُكُمْ مِنْ بَعْضٍۚ فَانْكِحُوهُنَّ بِاِذْنِ اَهْلِهِنَّ وَاٰتُوهُنَّ اُجُورَهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ مُحْصَنَاتٍ غَيْرَ مُسَافِحَاتٍ وَلَا مُتَّخِذَاتِ اَخْدَانٍۚ فَاِذَٓا اُحْصِنَّ فَاِنْ اَتَيْنَ بِفَاحِشَةٍ فَعَلَيْهِنَّ نِصْفُ مَا عَلَى الْمُحْصَنَاتِ مِنَ الْعَذَابِۜ ذٰلِكَ لِمَنْ خَشِيَ الْعَنَتَ مِنْكُمْۜ وَاَنْ تَصْبِرُوا خَيْرٌ لَكُمْۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ۟
-
17:32
وَلَا تَقْرَبُوا الزِّنٰٓى اِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةًۜ وَسَٓاءَ سَب۪يلًا
-
24:2
اَلزَّانِيَةُ وَالزَّان۪ي فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا مِائَةَ جَلْدَةٍۖ وَلَا تَأْخُذْكُمْ بِهِمَا رَأْفَةٌ ف۪ي د۪ينِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۚ وَلْيَشْهَدْ عَذَابَهُمَا طَٓائِفَةٌ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ
-
24:3
اَلزَّان۪ي لَا يَنْكِحُ اِلَّا زَانِيَةً اَوْ مُشْرِكَةًۘ وَالزَّانِيَةُ لَا يَنْكِحُهَٓا اِلَّا زَانٍ اَوْ مُشْرِكٌۚ وَحُرِّمَ ذٰلِكَ عَلَى الْمُؤْمِن۪ينَ
-
24:4
وَالَّذ۪ينَ يَرْمُونَ الْمُحْصَنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَأْتُوا بِاَرْبَعَةِ شُهَدَٓاءَ فَاجْلِدُوهُمْ ثَمَان۪ينَ جَلْدَةً وَلَا تَقْبَلُوا لَهُمْ شَهَادَةً اَبَدًاۚ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَۙ
-
24:5
اِلَّا الَّذ۪ينَ تَابُوا مِنْ بَعْدِ ذٰلِكَ وَاَصْلَحُواۚ فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ
-
24:6
وَالَّذ۪ينَ يَرْمُونَ اَزْوَاجَهُمْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُمْ شُهَدَٓاءُ اِلَّٓا اَنْفُسُهُمْ فَشَهَادَةُ اَحَدِهِمْ اَرْبَعُ شَهَادَاتٍ بِاللّٰهِۙ اِنَّهُ لَمِنَ الصَّادِق۪ينَ
-
24:7
وَالْخَامِسَةُ اَنَّ لَعْنَتَ اللّٰهِ عَلَيْهِ اِنْ كَانَ مِنَ الْكَاذِب۪ينَ
-
24:8
وَيَدْرَؤُ۬ا عَنْهَا الْعَذَابَ اَنْ تَشْهَدَ اَرْبَعَ شَهَادَاتٍ بِاللّٰهِۙ اِنَّهُ لَمِنَ الْكَاذِب۪ينَۙ
-
24:9
وَالْخَامِسَةَ اَنَّ غَضَبَ اللّٰهِ عَلَيْهَٓا اِنْ كَانَ مِنَ الصَّادِق۪ينَ
-
24:10
وَلَوْلَا فَضْلُ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ وَاَنَّ اللّٰهَ تَوَّابٌ حَك۪يمٌ۟
-
25:68
وَالَّذ۪ينَ لَا يَدْعُونَ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهًا اٰخَرَ وَلَا يَقْتُلُونَ النَّفْسَ الَّت۪ي حَرَّمَ اللّٰهُ اِلَّا بِالْحَقِّ وَلَا يَزْنُونَۚ وَمَنْ يَفْعَلْ ذٰلِكَ يَلْقَ اَثَامًاۙ
-
25:69
يُضَاعَفْ لَهُ الْعَذَابُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وَيَخْلُدْ ف۪يه۪ مُهَانًاۗ
-
33:30
يَا نِسَٓاءَ النَّبِيِّ مَنْ يَأْتِ مِنْكُنَّ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍ يُضَاعَفْ لَهَا الْعَذَابُ ضِعْفَيْنِۜ وَكَانَ ذٰلِكَ عَلَى اللّٰهِ يَس۪يرًا
-
65:1
يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ اِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَٓاءَ فَطَلِّقُوهُنَّ لِعِدَّتِهِنَّ وَاَحْصُوا الْعِدَّةَۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَ رَبَّكُمْۚ لَا تُخْرِجُوهُنَّ مِنْ بُيُوتِهِنَّ وَلَا يَخْرُجْنَ اِلَّٓا اَنْ يَأْت۪ينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍۜ وَتِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِۜ وَمَنْ يَتَعَدَّ حُدُودَ اللّٰهِ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهُۜ لَا تَدْر۪ي لَعَلَّ اللّٰهَ يُحْدِثُ بَعْدَ ذٰلِكَ اَمْرًا