Şarap
-
2:15
(Oysa asıl) Allah onlarla alay etmekte (Kur’an’ın bir kısmına inanıp bir kısmına itiraz eden münafıkları, onları kendi hallerine bırakmakla ve bir müddet fırsat tanımakla oyalayıvermekte)dir. (Böylece) Kendi azgınlıkları ve sapkınlıkları içinde bocalayıp durmalarını (istemekte) ve süre vermektedir.
-
2:219
Sana içki ve kumar hakkında sorarlar(sa) de ki: “Bunlarda insanlar için (basit ve bayağı bazı) menfaatler (geçici rahatlama ve kazançlar) bulunsa da, her ikisi de aslında büyük günahtır. Ancak günahı ve zararı faydalarından katbekat fazla olan (kötü alışkanlıklar)dır.” Ve yine Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: “Afv” (Yani; Senin, ailenin ve zaruri hizmet giderlerinin dışında) "ihtiyaçtan artakalanı (hayır ve hizmet yolunda harcayabilirsiniz veya insanların kusurlarını bağışlayıp hakkınızdan vazgeçebilirsiniz)." Böylece Allah, size ayetlerini açıklıyor; umulur ki düşünür (ve gereğini yerine getirirsiniz). [Not: İçki ve kumar aşamalı şekilde, Maide Suresi 90. ayetiyle kesin olarak yasaklanmıştır.]
-
5:90
Ey iman edenler! Kesinlikle şarap (her çeşit sarhoş edici içki ve uyuşturucu), kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal-şans okları (çekiliş oyunları; bunların tamamı), ancak şeytanın işinden birer pisliktirler. Bunlardan (bu rezaletleri ülkenize bulaştıranlardan ve hâlâ uygulayanlardan) kaçınıp uzaklaşın, olur ki (bu sayede) kurtuluşa erişirsiniz.
-
5:91
Gerçekten şeytan(i sistemler) içki ve kumar vasıtasıyla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namaz kılmaktan (yani İslamca düşünüp yaşamaktan) alıkoymak istemektedir. Artık (bunların kötülüğünü fark edip) vazgeçtiniz değil mi?
-
47:15
Takva sahiplerine va'ad edilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan (akan musluklar ve) ırmaklar, tadı değişmeyen sütten (akan musluklar ve) ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan (akan musluklar ve) ırmaklar ve süzme baldan (akıtan musluklar ve) ırmaklar (akmaktadır) ve orada onlar için meyvelerin her türlüsünden (hazırdır) ve Rablerinden (özel) bir mağfiret (ve fazilet) vardır. Hiç (böyle ödüllendirilen bir kişi), ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını 'parça parça koparan' kaynar sudan içirilip (alçaltıcı acılar içinde kıvranan) kimseler gibi (sayılır) mı?
-
2:15
اَللّٰهُ يَسْتَهْزِئُ بِهِمْ وَيَمُدُّهُمْ ف۪ي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ
(Oysa asıl) Allah onlarla alay etmekte (Kur’an’ın bir kısmına inanıp bir kısmına itiraz eden münafıkları, onları kendi hallerine bırakmakla ve bir müddet fırsat tanımakla oyalayıvermekte)dir. (Böylece) Kendi azgınlıkları ve sapkınlıkları içinde bocalayıp durmalarını (istemekte) ve süre vermektedir.
-
2:219
يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِۜ قُلْ ف۪يهِمَٓا اِثْمٌ كَب۪يرٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِۘ وَاِثْمُهُمَٓا اَكْبَرُ مِنْ نَفْعِهِمَاۜ وَيَسْـَٔلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَۜ قُلِ الْعَفْوَۜ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمُ الْاٰيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَۙ
Sana içki ve kumar hakkında sorarlar(sa) de ki: “Bunlarda insanlar için (basit ve bayağı bazı) menfaatler (geçici rahatlama ve kazançlar) bulunsa da, her ikisi de aslında büyük günahtır. Ancak günahı ve zararı faydalarından katbekat fazla olan (kötü alışkanlıklar)dır.” Ve yine Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: “Afv” (Yani; Senin, ailenin ve zaruri hizmet giderlerinin dışında) "ihtiyaçtan artakalanı (hayır ve hizmet yolunda harcayabilirsiniz veya insanların kusurlarını bağışlayıp hakkınızdan vazgeçebilirsiniz)." Böylece Allah, size ayetlerini açıklıyor; umulur ki düşünür (ve gereğini yerine getirirsiniz). [Not: İçki ve kumar aşamalı şekilde, Maide Suresi 90. ayetiyle kesin olarak yasaklanmıştır.]
-
5:90
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالْاَنْصَابُ وَالْاَزْلَامُ رِجْسٌ مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Ey iman edenler! Kesinlikle şarap (her çeşit sarhoş edici içki ve uyuşturucu), kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal-şans okları (çekiliş oyunları; bunların tamamı), ancak şeytanın işinden birer pisliktirler. Bunlardan (bu rezaletleri ülkenize bulaştıranlardan ve hâlâ uygulayanlardan) kaçınıp uzaklaşın, olur ki (bu sayede) kurtuluşa erişirsiniz.
-
5:91
اِنَّمَا يُر۪يدُ الشَّيْطَانُ اَنْ يُوقِعَ بَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَٓاءَ فِي الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ وَيَصُدَّكُمْ عَنْ ذِكْرِ اللّٰهِ وَعَنِ الصَّلٰوةِۚ فَهَلْ اَنْتُمْ مُنْتَهُونَ
Gerçekten şeytan(i sistemler) içki ve kumar vasıtasıyla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah’ı anmaktan ve namaz kılmaktan (yani İslamca düşünüp yaşamaktan) alıkoymak istemektedir. Artık (bunların kötülüğünü fark edip) vazgeçtiniz değil mi?
-
47:15
مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّت۪ي وُعِدَ الْمُتَّقُونَۜ ف۪يهَٓا اَنْهَارٌ مِنْ مَٓاءٍ غَيْرِ اٰسِنٍۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ لَبَنٍ لَمْ يَتَغَيَّرْ طَعْمُهُۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ خَمْرٍ لَذَّةٍ لِلشَّارِب۪ينَۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ عَسَلٍ مُصَفًّىۜ وَلَهُمْ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ وَمَغْفِرَةٌ مِنْ رَبِّهِمْۜ كَمَنْ هُوَ خَالِدٌ فِي النَّارِ وَسُقُوا مَٓاءً حَم۪يمًا فَقَطَّعَ اَمْعَٓاءَهُمْ
Takva sahiplerine va'ad edilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan (akan musluklar ve) ırmaklar, tadı değişmeyen sütten (akan musluklar ve) ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan (akan musluklar ve) ırmaklar ve süzme baldan (akıtan musluklar ve) ırmaklar (akmaktadır) ve orada onlar için meyvelerin her türlüsünden (hazırdır) ve Rablerinden (özel) bir mağfiret (ve fazilet) vardır. Hiç (böyle ödüllendirilen bir kişi), ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını 'parça parça koparan' kaynar sudan içirilip (alçaltıcı acılar içinde kıvranan) kimseler gibi (sayılır) mı?
-
2:15
اَللّٰهُ يَسْتَهْزِئُ بِهِمْ وَيَمُدُّهُمْ ف۪ي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ
-
2:219
يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِۜ قُلْ ف۪يهِمَٓا اِثْمٌ كَب۪يرٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِۘ وَاِثْمُهُمَٓا اَكْبَرُ مِنْ نَفْعِهِمَاۜ وَيَسْـَٔلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَۜ قُلِ الْعَفْوَۜ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمُ الْاٰيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَۙ
-
5:90
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالْاَنْصَابُ وَالْاَزْلَامُ رِجْسٌ مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
-
5:91
اِنَّمَا يُر۪يدُ الشَّيْطَانُ اَنْ يُوقِعَ بَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَٓاءَ فِي الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ وَيَصُدَّكُمْ عَنْ ذِكْرِ اللّٰهِ وَعَنِ الصَّلٰوةِۚ فَهَلْ اَنْتُمْ مُنْتَهُونَ
-
47:15
مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّت۪ي وُعِدَ الْمُتَّقُونَۜ ف۪يهَٓا اَنْهَارٌ مِنْ مَٓاءٍ غَيْرِ اٰسِنٍۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ لَبَنٍ لَمْ يَتَغَيَّرْ طَعْمُهُۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ خَمْرٍ لَذَّةٍ لِلشَّارِب۪ينَۚ وَاَنْهَارٌ مِنْ عَسَلٍ مُصَفًّىۜ وَلَهُمْ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ وَمَغْفِرَةٌ مِنْ رَبِّهِمْۜ كَمَنْ هُوَ خَالِدٌ فِي النَّارِ وَسُقُوا مَٓاءً حَم۪يمًا فَقَطَّعَ اَمْعَٓاءَهُمْ