Arafat
-
2:198
(Hacc mevsiminde bile) Rabbinizden bir fazıl (rızık ve kazanç) aramanızda (ticaret yapmanızda) sizin için sakınca yoktur. Arafat'tan hep birlikte (Müzdelife’ye) indiğiniz vakitte Meş'ar-ı Haram'da (Mekke’de, Arafat’la Mina arasındaki ziyaret durağında) Allah'ı anın (zikredip yalvarın). O, sizi nasıl doğru yola yöneltip-ilettiyse, siz de (ibadet ve itaatle) O'nu anıp hatırlayın. (Zikir ve dua ile Rabbinize yalvarın) Gerçek şu ki, siz bundan (İslam’dan) önce hakikaten şaşkın ve sapkın olanlardandınız.
-
2:199
Sonra insanların (Kâbe’ye doğru topluca) akın edip (huzur ve heyecanla gittiği) yerden (şeytanı taşladıktan sonra Mina’dan Kâbe’ye doğru) siz de akın edip (yürümeye bakın) ve Allah'tan bağışlanma dileyip yakarın. Şüphesiz Allah Bağışlayandır, Esirgeyip Koruyandır.
-
7:46
(Cennet ve cehennem ehlinin) İki taraf arasında (duvar-sur gibi) bir engel (perde ve ara bölge bulunmaktadır) ve burçlar (A'raf) üstünde (cennetlik ve cehennemlik olanların) hepsini yüzlerinden tanıyan (ortada duran) adamlar vardır. Ki bunlar, henüz (cennete) girememiş olan, fakat (girmeyi) şiddetle arzu edip umanlardır. (Bunlar) Cennete gireceklere: "Selam size (ne kutlu ve mutlu insanlarsınız)” diye (tebrikler yağdıracaklardır).
-
7:48
Burcun üstündeki insanlar (A’raf ehli), kendilerini yüzlerinden tanıdıkları (zalim ve kâfirlerden ileri gelen birtakım) adamlara seslenerek derler ki: "(Gördünüz mü) Ne (güç ve servet) toplamış olmanız, ne büyüklük taslamanız (istikbarınız ve iktidarınız bugün) size bir yarar sağlamadı. (İşte bugün tutuklanıp cehenneme atılmış durumdasınız!)"
-
7:49
(Ardından onlara cennetlikleri göstererek) "Kendilerine Allah'ın bir rahmet eriştirmeyeceğine yemin ettiğiniz (ve hiçbir nimet ve fazilete layık görmediğiniz) kimseler bunlar mıydı? (Şimdi bakın ve pişmanlık içinde kıvranın ki, iman, itaat ve sadakat ehli mü’minler, ne kutlu ve mutlu bir sona kavuşmuşlardır. Ve mü'minlere dönerek:) Haydi girin cennete! (diyeceklerdir.) Sizin için artık korku yoktur ve mahzun da olmayacaksınız."
-
2:198
لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ اَنْ تَبْتَغُوا فَضْلًا مِنْ رَبِّكُمْۜ فَاِذَٓا اَفَضْتُمْ مِنْ عَرَفَاتٍ فَاذْكُرُوا اللّٰهَ عِنْدَ الْمَشْعَرِ الْحَرَامِۖ وَاذْكُرُوهُ كَمَا هَدٰيكُمْۚ وَاِنْ كُنْتُمْ مِنْ قَبْلِه۪ لَمِنَ الضَّٓالّ۪ينَ
(Hacc mevsiminde bile) Rabbinizden bir fazıl (rızık ve kazanç) aramanızda (ticaret yapmanızda) sizin için sakınca yoktur. Arafat'tan hep birlikte (Müzdelife’ye) indiğiniz vakitte Meş'ar-ı Haram'da (Mekke’de, Arafat’la Mina arasındaki ziyaret durağında) Allah'ı anın (zikredip yalvarın). O, sizi nasıl doğru yola yöneltip-ilettiyse, siz de (ibadet ve itaatle) O'nu anıp hatırlayın. (Zikir ve dua ile Rabbinize yalvarın) Gerçek şu ki, siz bundan (İslam’dan) önce hakikaten şaşkın ve sapkın olanlardandınız.
-
2:199
ثُمَّ اَف۪يضُوا مِنْ حَيْثُ اَفَاضَ النَّاسُ وَاسْتَغْفِرُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ
Sonra insanların (Kâbe’ye doğru topluca) akın edip (huzur ve heyecanla gittiği) yerden (şeytanı taşladıktan sonra Mina’dan Kâbe’ye doğru) siz de akın edip (yürümeye bakın) ve Allah'tan bağışlanma dileyip yakarın. Şüphesiz Allah Bağışlayandır, Esirgeyip Koruyandır.
-
7:46
وَبَيْنَهُمَا حِجَابٌۚ وَعَلَى الْاَعْرَافِ رِجَالٌ يَعْرِفُونَ كُلًّا بِس۪يمٰيهُمْۚ وَنَادَوْا اَصْحَابَ الْجَنَّةِ اَنْ سَلَامٌ عَلَيْكُمْ لَمْ يَدْخُلُوهَا وَهُمْ يَطْمَعُونَ
(Cennet ve cehennem ehlinin) İki taraf arasında (duvar-sur gibi) bir engel (perde ve ara bölge bulunmaktadır) ve burçlar (A'raf) üstünde (cennetlik ve cehennemlik olanların) hepsini yüzlerinden tanıyan (ortada duran) adamlar vardır. Ki bunlar, henüz (cennete) girememiş olan, fakat (girmeyi) şiddetle arzu edip umanlardır. (Bunlar) Cennete gireceklere: "Selam size (ne kutlu ve mutlu insanlarsınız)” diye (tebrikler yağdıracaklardır).
-
7:48
وَنَادٰٓى اَصْحَابُ الْاَعْرَافِ رِجَالًا يَعْرِفُونَهُمْ بِس۪يمٰيهُمْ قَالُوا مَٓا اَغْنٰى عَنْكُمْ جَمْعُكُمْ وَمَا كُنْتُمْ تَسْتَكْبِرُونَ
Burcun üstündeki insanlar (A’raf ehli), kendilerini yüzlerinden tanıdıkları (zalim ve kâfirlerden ileri gelen birtakım) adamlara seslenerek derler ki: "(Gördünüz mü) Ne (güç ve servet) toplamış olmanız, ne büyüklük taslamanız (istikbarınız ve iktidarınız bugün) size bir yarar sağlamadı. (İşte bugün tutuklanıp cehenneme atılmış durumdasınız!)"
-
7:49
اَهٰٓؤُ۬لَٓاءِ الَّذ۪ينَ اَقْسَمْتُمْ لَا يَنَالُهُمُ اللّٰهُ بِرَحْمَةٍۜ اُدْخُلُوا الْجَنَّةَ لَا خَوْفٌ عَلَيْكُمْ وَلَٓا اَنْتُمْ تَحْزَنُونَ
(Ardından onlara cennetlikleri göstererek) "Kendilerine Allah'ın bir rahmet eriştirmeyeceğine yemin ettiğiniz (ve hiçbir nimet ve fazilete layık görmediğiniz) kimseler bunlar mıydı? (Şimdi bakın ve pişmanlık içinde kıvranın ki, iman, itaat ve sadakat ehli mü’minler, ne kutlu ve mutlu bir sona kavuşmuşlardır. Ve mü'minlere dönerek:) Haydi girin cennete! (diyeceklerdir.) Sizin için artık korku yoktur ve mahzun da olmayacaksınız."
-
2:198
لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ اَنْ تَبْتَغُوا فَضْلًا مِنْ رَبِّكُمْۜ فَاِذَٓا اَفَضْتُمْ مِنْ عَرَفَاتٍ فَاذْكُرُوا اللّٰهَ عِنْدَ الْمَشْعَرِ الْحَرَامِۖ وَاذْكُرُوهُ كَمَا هَدٰيكُمْۚ وَاِنْ كُنْتُمْ مِنْ قَبْلِه۪ لَمِنَ الضَّٓالّ۪ينَ
-
2:199
ثُمَّ اَف۪يضُوا مِنْ حَيْثُ اَفَاضَ النَّاسُ وَاسْتَغْفِرُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ
-
7:46
وَبَيْنَهُمَا حِجَابٌۚ وَعَلَى الْاَعْرَافِ رِجَالٌ يَعْرِفُونَ كُلًّا بِس۪يمٰيهُمْۚ وَنَادَوْا اَصْحَابَ الْجَنَّةِ اَنْ سَلَامٌ عَلَيْكُمْ لَمْ يَدْخُلُوهَا وَهُمْ يَطْمَعُونَ
-
7:48
وَنَادٰٓى اَصْحَابُ الْاَعْرَافِ رِجَالًا يَعْرِفُونَهُمْ بِس۪يمٰيهُمْ قَالُوا مَٓا اَغْنٰى عَنْكُمْ جَمْعُكُمْ وَمَا كُنْتُمْ تَسْتَكْبِرُونَ
-
7:49
اَهٰٓؤُ۬لَٓاءِ الَّذ۪ينَ اَقْسَمْتُمْ لَا يَنَالُهُمُ اللّٰهُ بِرَحْمَةٍۜ اُدْخُلُوا الْجَنَّةَ لَا خَوْفٌ عَلَيْكُمْ وَلَٓا اَنْتُمْ تَحْزَنُونَ