Adak
-
2:270
(Ey mü’minler, gösterişten ve cimrilikten vazgeçin!) Her neyi nafaka olarak infak eder veya nezir olarak neyi adarsanız, (zaten) muhakkak Allah onu bilir. (İmkân ve fırsatı olduğu halde infaktan ve hayır yolunda harcamaktan kaçınarak cimrilik yapan) Zalimlerin ise yardımcıları yoktur. (Allah zulmedenleri yalnız ve yardımsız bırakacaktır.)
-
3:35
Hani İmran'ın karısı: "Rabbim, karnımda olan (bebeğimi), her türlü nefsi bağımlılıktan, (imani ve ahlâki) hürriyete kavuşturulması amacıyla (ve sadece Senin rızanı umarak) onu Sana nezr ettim. (Tamamen Senin hizmetine adadım.) Bunu benden kabul et. Şüphesiz (her seslenişi ve kalplerden geçeni) İşiten, Bilen, Sensin Sen!" demişti.
-
19:26
Artık (bu İlahi ikramları) ye, iç; gözün aydın olsun. Eğer herhangi bir insan görecek olursan (ve senin nasıl gebe kaldığını sorarlarsa) de ki: "Ben Rahman (olan Allah)a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım."
-
22:29
Sonra (vücutlarındaki ve ruhlarındaki) kirlerini atıp gidersinler, adaklarını yerine getirsinler. (Allah’a hürmet ve ibadet niyetiyle) Beyt-i Atik'i (o kadim ve kutlu Evi=Kâbe-i Şerifi) tavaf etsinler.
-
76:7
(İşte bu nimet ve faziletlere erişecek mü’minler) Adaklarını (ve her türlü anlaşmalarını) yerine getirenler ve şerri yaygın olan bir günden korkup (kötülükten çekinenlerdir).
-
2:270
وَمَٓا اَنْفَقْتُمْ مِنْ نَفَقَةٍ اَوْ نَذَرْتُمْ مِنْ نَذْرٍ فَاِنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُهُۜ وَمَا لِلظَّالِم۪ينَ مِنْ اَنْصَارٍ
(Ey mü’minler, gösterişten ve cimrilikten vazgeçin!) Her neyi nafaka olarak infak eder veya nezir olarak neyi adarsanız, (zaten) muhakkak Allah onu bilir. (İmkân ve fırsatı olduğu halde infaktan ve hayır yolunda harcamaktan kaçınarak cimrilik yapan) Zalimlerin ise yardımcıları yoktur. (Allah zulmedenleri yalnız ve yardımsız bırakacaktır.)
-
3:35
اِذْ قَالَتِ امْرَاَتُ عِمْرٰنَ رَبِّ اِنّ۪ي نَذَرْتُ لَكَ مَا ف۪ي بَطْن۪ي مُحَرَّرًا فَتَقَبَّلْ مِنّ۪يۚ اِنَّكَ اَنْتَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ
Hani İmran'ın karısı: "Rabbim, karnımda olan (bebeğimi), her türlü nefsi bağımlılıktan, (imani ve ahlâki) hürriyete kavuşturulması amacıyla (ve sadece Senin rızanı umarak) onu Sana nezr ettim. (Tamamen Senin hizmetine adadım.) Bunu benden kabul et. Şüphesiz (her seslenişi ve kalplerden geçeni) İşiten, Bilen, Sensin Sen!" demişti.
-
19:26
فَكُل۪ي وَاشْرَب۪ي وَقَرّ۪ي عَيْنًاۚ فَاِمَّا تَرَيِنَّ مِنَ الْبَشَرِ اَحَدًاۙ فَقُول۪ٓي اِنّ۪ي نَذَرْتُ لِلرَّحْمٰنِ صَوْمًا فَلَنْ اُكَلِّمَ الْيَوْمَ اِنْسِيًّاۚ
Artık (bu İlahi ikramları) ye, iç; gözün aydın olsun. Eğer herhangi bir insan görecek olursan (ve senin nasıl gebe kaldığını sorarlarsa) de ki: "Ben Rahman (olan Allah)a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım."
-
22:29
ثُمَّ لْيَقْضُوا تَفَثَهُمْ وَلْيُوفُوا نُذُورَهُمْ وَلْيَطَّوَّفُوا بِالْبَيْتِ الْعَت۪يقِ
Sonra (vücutlarındaki ve ruhlarındaki) kirlerini atıp gidersinler, adaklarını yerine getirsinler. (Allah’a hürmet ve ibadet niyetiyle) Beyt-i Atik'i (o kadim ve kutlu Evi=Kâbe-i Şerifi) tavaf etsinler.
-
76:7
يُوفُونَ بِالنَّذْرِ وَيَخَافُونَ يَوْمًا كَانَ شَرُّهُ مُسْتَط۪يرًا
(İşte bu nimet ve faziletlere erişecek mü’minler) Adaklarını (ve her türlü anlaşmalarını) yerine getirenler ve şerri yaygın olan bir günden korkup (kötülükten çekinenlerdir).
-
2:270
وَمَٓا اَنْفَقْتُمْ مِنْ نَفَقَةٍ اَوْ نَذَرْتُمْ مِنْ نَذْرٍ فَاِنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُهُۜ وَمَا لِلظَّالِم۪ينَ مِنْ اَنْصَارٍ
-
3:35
اِذْ قَالَتِ امْرَاَتُ عِمْرٰنَ رَبِّ اِنّ۪ي نَذَرْتُ لَكَ مَا ف۪ي بَطْن۪ي مُحَرَّرًا فَتَقَبَّلْ مِنّ۪يۚ اِنَّكَ اَنْتَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ
-
19:26
فَكُل۪ي وَاشْرَب۪ي وَقَرّ۪ي عَيْنًاۚ فَاِمَّا تَرَيِنَّ مِنَ الْبَشَرِ اَحَدًاۙ فَقُول۪ٓي اِنّ۪ي نَذَرْتُ لِلرَّحْمٰنِ صَوْمًا فَلَنْ اُكَلِّمَ الْيَوْمَ اِنْسِيًّاۚ
-
22:29
ثُمَّ لْيَقْضُوا تَفَثَهُمْ وَلْيُوفُوا نُذُورَهُمْ وَلْيَطَّوَّفُوا بِالْبَيْتِ الْعَت۪يقِ
-
76:7
يُوفُونَ بِالنَّذْرِ وَيَخَافُونَ يَوْمًا كَانَ شَرُّهُ مُسْتَط۪يرًا