Ölüm

  • 3:143

    Andolsun, siz (Uhud’da düşman önünde) ölümle karşılaşmadan önce (hani) onu (şehit olmayı güya) temenni ediyor (ve kahramanlık taslıyordunuz? Haydi) İşte şimdi onu gördünüz (düşmanla çarpışma ve cennete ulaşma fırsatı buldunuz), ama (hücum edeceğiniz yerde) bakıp duruyorsunuz. (Bu ne şaşkınlıktır?)

  • 4:78

    (Halbuki) Her nerede olursanız (olun), ölüm sizi bulur (ve dünyanızdan koparır); yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile (Azrail canınızı alır). Onlara (gafil ve hain olanlara) bir iyilik (her türlü nimet ve fazilet) dokunsa: “Bu, Allah'tandır” demeye (başlarlar); onlara bir kötülük (musibet ve felaket) dokununca da: “Bu Sendendir” (Senin yüzündendir) diyerek (ey Elçim, Seni suçlamaya çalışırlar). De ki: “(Bunların) Tümü Allah'tandır.” (Ama sizin de bu neticelerde; iradenizin, yani niyet ve gayretinizin elbette payı ve karşılığı vardır. Bunları açıklayan elçilerin gönderilişi de Mevlâ’nın lütfundandır.) Fakat bu (şuursuz ve sorumsuz) topluluğa ne oluyor ki, hiçbir sözü anlamaya yanaşmayıp (Kur’ani emirleri kavramaya) gayret etmemektedirler?

  • 21:34

    (Ey Resulüm!) Senden önce hiçbir beşere ebedilik vermedik; şimdi Sen ölürsen onlar (dünyada) sonsuz mu kalacaklar?

  • 21:35

    Mutlaka her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz (sonunda) Bize döndürüleceksiniz (ve her türlü niyet ve gayretinizden hesaba çekileceksiniz. Sonunda mü’minler cennete, kâfirler ise cehenneme koyulacaklar).

  • 62:8

    De ki: “Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm (ve Azrail bir gün), sizinle mutlaka karşılaşıp (eceliniz) erişecektir. Sonra gaybı (görülmeyen gizli durumları) da, şahit olunan (görünüp yaşanan olayları) da (hepsini ve her şeyi) bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecek (hesabınızı görecek)tir.”

  • 67:2

    O, (İslam’a ve insanlığa uygun davranış, ahlâk ve anlayışta) amel bakımından hanginizin daha iyi (daha güzel ve daha verimli) olacağını denemek (ve hak ettiği karşılığı vermek) için, (dünyada yaşatıp) ölümü ve (ahirete kaldırıp sonsuz) hayatı yaratmıştır. O, Üstün ve Güçlü olandır, çok Bağışlayandır.

  • 69:8

    Şimdi hiç onlardan arta kalan (bir şey) görebilmekte misin?

  • 3:143

    وَلَقَدْ كُنْتُمْ تَمَنَّوْنَ الْمَوْتَ مِنْ قَبْلِ اَنْ تَلْقَوْهُۖ فَقَدْ رَاَيْتُمُوهُ وَاَنْتُمْ تَنْظُرُونَ۟

    Andolsun, siz (Uhud’da düşman önünde) ölümle karşılaşmadan önce (hani) onu (şehit olmayı güya) temenni ediyor (ve kahramanlık taslıyordunuz? Haydi) İşte şimdi onu gördünüz (düşmanla çarpışma ve cennete ulaşma fırsatı buldunuz), ama (hücum edeceğiniz yerde) bakıp duruyorsunuz. (Bu ne şaşkınlıktır?)

  • 4:78

    اَيْنَ مَا تَكُونُوا يُدْرِكْكُمُ الْمَوْتُ وَلَوْ كُنْتُمْ ف۪ي بُرُوجٍ مُشَيَّدَةٍۜ وَاِنْ تُصِبْهُمْ حَسَنَةٌ يَقُولُوا هٰذِه۪ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِۚ وَاِنْ تُصِبْهُمْ سَيِّئَةٌ يَقُولُوا هٰذِه۪ مِنْ عِنْدِكَۜ قُلْ كُلٌّ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِۜ فَمَا لِ‌هٰٓؤُ۬لَٓاءِ الْقَوْمِ لَا يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ حَد۪يثًا

    (Halbuki) Her nerede olursanız (olun), ölüm sizi bulur (ve dünyanızdan koparır); yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile (Azrail canınızı alır). Onlara (gafil ve hain olanlara) bir iyilik (her türlü nimet ve fazilet) dokunsa: “Bu, Allah'tandır” demeye (başlarlar); onlara bir kötülük (musibet ve felaket) dokununca da: “Bu Sendendir” (Senin yüzündendir) diyerek (ey Elçim, Seni suçlamaya çalışırlar). De ki: “(Bunların) Tümü Allah'tandır.” (Ama sizin de bu neticelerde; iradenizin, yani niyet ve gayretinizin elbette payı ve karşılığı vardır. Bunları açıklayan elçilerin gönderilişi de Mevlâ’nın lütfundandır.) Fakat bu (şuursuz ve sorumsuz) topluluğa ne oluyor ki, hiçbir sözü anlamaya yanaşmayıp (Kur’ani emirleri kavramaya) gayret etmemektedirler?

  • 21:34

    وَمَا جَعَلْنَا لِبَشَرٍ مِنْ قَبْلِكَ الْخُلْدَۜ اَفَا۬ئِنْ مِتَّ فَهُمُ الْخَالِدُونَ

    (Ey Resulüm!) Senden önce hiçbir beşere ebedilik vermedik; şimdi Sen ölürsen onlar (dünyada) sonsuz mu kalacaklar?

  • 21:35

    كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِۜ وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةًۜ وَاِلَيْنَا تُرْجَعُونَ

    Mutlaka her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz (sonunda) Bize döndürüleceksiniz (ve her türlü niyet ve gayretinizden hesaba çekileceksiniz. Sonunda mü’minler cennete, kâfirler ise cehenneme koyulacaklar).

  • 62:8

    قُلْ اِنَّ الْمَوْتَ الَّذ۪ي تَفِرُّونَ مِنْهُ فَاِنَّهُ مُلَاق۪يكُمْ ثُمَّ تُرَدُّونَ اِلٰى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ۟

    De ki: “Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm (ve Azrail bir gün), sizinle mutlaka karşılaşıp (eceliniz) erişecektir. Sonra gaybı (görülmeyen gizli durumları) da, şahit olunan (görünüp yaşanan olayları) da (hepsini ve her şeyi) bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecek (hesabınızı görecek)tir.”

  • 67:2

    اَلَّذ۪ي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيٰوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلًاۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْغَفُورُۙ

    O, (İslam’a ve insanlığa uygun davranış, ahlâk ve anlayışta) amel bakımından hanginizin daha iyi (daha güzel ve daha verimli) olacağını denemek (ve hak ettiği karşılığı vermek) için, (dünyada yaşatıp) ölümü ve (ahirete kaldırıp sonsuz) hayatı yaratmıştır. O, Üstün ve Güçlü olandır, çok Bağışlayandır.

  • 69:8

    فَهَلْ تَرٰى لَهُمْ مِنْ بَاقِيَةٍ

    Şimdi hiç onlardan arta kalan (bir şey) görebilmekte misin?