Amel terazisi
-
7:8
O gün tartı haktır. (Vezin-mizan adaletle kurulacaktır.) Kimin (sevap ve hayır) tartıları ağır basarsa, işte kurtulanlar onlardır.
-
7:9
Kimin tartıları (sevapları) hafif kalırsa, (günahları ağır basarsa) bunlar da ayetlerimize zulmedegeldiklerinden (elçiyi ve gerçeği görüp bildikleri halde hıyanet ettiklerinden) dolayı nefislerini hüsrana (çok pişman ve perişan olacakları büyük bir kayba) uğratanlardır.
-
21:47
Biz ise, kıyamet gününe ait (çok hassas ve sağlam duyarlı) adalet terazileri ortaya koyacağız da, artık hiçbir nefis hiçbir şeyle (ve hiçbir şekilde) haksızlığa uğratılmayacaktır. (Küçücük) Bir hardal tanesi bile olsa onu (teraziye) getirip (tartacağız). Hesap görücüler olarak Biz yeteriz.
-
23:102
(Ahirette) Her kimin (ibadet ve hasenat) tartıları ağır gelirse, işte onlar ebedi kurtuluşa (ve cennet yurduna) ulaşacaklardır.
-
23:103
Kimin de (günah ve kötülükleri ziyade, hayırlı amel) tartıları ise hafif gelirse, kendilerini hüsrana düşürenler ve ebedi kalacakları cehenneme sürüklenenler, işte bunlardır.
-
101:6
(İşte o günden sonraki hesapta) Kimin (sevap) tartıları ağır basarsa (o ne bahtlıdır,)
-
101:7
Ki artık o, (ebedi olarak) memnun ve mutlu bir hayata (kavuşacaktır),
-
101:8
(Ama) Kimin de (günahları fazla, sevap) tartıları hafif kalırsa (o ne bahtsızdır),
-
101:9
Artık onun da anası-yuvası; (kucağına atılacağı, cehennemin) 'haviye' uçurumlarıdır,
-
7:8
وَالْوَزْنُ يَوْمَئِذٍۨ الْحَقُّۚ فَمَنْ ثَقُلَتْ مَوَاز۪ينُهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
O gün tartı haktır. (Vezin-mizan adaletle kurulacaktır.) Kimin (sevap ve hayır) tartıları ağır basarsa, işte kurtulanlar onlardır.
-
7:9
وَمَنْ خَفَّتْ مَوَاز۪ينُهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ خَسِرُٓوا اَنْفُسَهُمْ بِمَا كَانُوا بِاٰيَاتِنَا يَظْلِمُونَ
Kimin tartıları (sevapları) hafif kalırsa, (günahları ağır basarsa) bunlar da ayetlerimize zulmedegeldiklerinden (elçiyi ve gerçeği görüp bildikleri halde hıyanet ettiklerinden) dolayı nefislerini hüsrana (çok pişman ve perişan olacakları büyük bir kayba) uğratanlardır.
-
21:47
وَنَضَعُ الْمَوَاز۪ينَ الْقِسْطَ لِيَوْمِ الْقِيٰمَةِ فَلَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْـًٔاۜ وَاِنْ كَانَ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ اَتَيْنَا بِهَاۜ وَكَفٰى بِنَا حَاسِب۪ينَ
Biz ise, kıyamet gününe ait (çok hassas ve sağlam duyarlı) adalet terazileri ortaya koyacağız da, artık hiçbir nefis hiçbir şeyle (ve hiçbir şekilde) haksızlığa uğratılmayacaktır. (Küçücük) Bir hardal tanesi bile olsa onu (teraziye) getirip (tartacağız). Hesap görücüler olarak Biz yeteriz.
-
23:102
فَمَنْ ثَقُلَتْ مَوَاز۪ينُهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
(Ahirette) Her kimin (ibadet ve hasenat) tartıları ağır gelirse, işte onlar ebedi kurtuluşa (ve cennet yurduna) ulaşacaklardır.
-
23:103
وَمَنْ خَفَّتْ مَوَاز۪ينُهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ خَسِرُٓوا اَنْفُسَهُمْ ف۪ي جَهَنَّمَ خَالِدُونَۚ
Kimin de (günah ve kötülükleri ziyade, hayırlı amel) tartıları ise hafif gelirse, kendilerini hüsrana düşürenler ve ebedi kalacakları cehenneme sürüklenenler, işte bunlardır.
-
101:6
فَاَمَّا مَنْ ثَقُلَتْ مَوَاز۪ينُهُۙ
(İşte o günden sonraki hesapta) Kimin (sevap) tartıları ağır basarsa (o ne bahtlıdır,)
-
101:7
فَهُوَ ف۪ي ع۪يشَةٍ رَاضِيَةٍۜ
Ki artık o, (ebedi olarak) memnun ve mutlu bir hayata (kavuşacaktır),
-
101:8
وَاَمَّا مَنْ خَفَّتْ مَوَاز۪ينُهُۙ
(Ama) Kimin de (günahları fazla, sevap) tartıları hafif kalırsa (o ne bahtsızdır),
-
101:9
فَاُمُّهُ هَاوِيَةٌۜ
Artık onun da anası-yuvası; (kucağına atılacağı, cehennemin) 'haviye' uçurumlarıdır,
-
7:8
وَالْوَزْنُ يَوْمَئِذٍۨ الْحَقُّۚ فَمَنْ ثَقُلَتْ مَوَاز۪ينُهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
-
7:9
وَمَنْ خَفَّتْ مَوَاز۪ينُهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ خَسِرُٓوا اَنْفُسَهُمْ بِمَا كَانُوا بِاٰيَاتِنَا يَظْلِمُونَ
-
21:47
وَنَضَعُ الْمَوَاز۪ينَ الْقِسْطَ لِيَوْمِ الْقِيٰمَةِ فَلَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْـًٔاۜ وَاِنْ كَانَ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ اَتَيْنَا بِهَاۜ وَكَفٰى بِنَا حَاسِب۪ينَ
-
23:102
فَمَنْ ثَقُلَتْ مَوَاز۪ينُهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
-
23:103
وَمَنْ خَفَّتْ مَوَاز۪ينُهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ خَسِرُٓوا اَنْفُسَهُمْ ف۪ي جَهَنَّمَ خَالِدُونَۚ
-
101:6
فَاَمَّا مَنْ ثَقُلَتْ مَوَاز۪ينُهُۙ
-
101:7
فَهُوَ ف۪ي ع۪يشَةٍ رَاضِيَةٍۜ
-
101:8
وَاَمَّا مَنْ خَفَّتْ مَوَاز۪ينُهُۙ
-
101:9
فَاُمُّهُ هَاوِيَةٌۜ