Laf atmak

  • 4:4

    Kadınlara mehirlerini (şart koşulan evlenme bedellerini) gönül hoşluğuyla isteyerek (ve bir hak olarak) verin. Fakat onlar, kendi arzularıyla size ondan bir şeyi bağışlarlarsa, onu da afiyetle, iç huzuruyla yiyin.

  • 4:6

    Yetimleri, nikâha erişecekleri büluğ çağına kadar (bekleyip-eğitip) deneyin; şayet kendilerinde bir “rüşd” (fiziki ve akli olgunlaşma) gördünüz mü, hemen onlara mallarını (geri) verin. (Rüşde, yani bedeni ve beyni yetişkinliğe erişmemiş küçük yaştaki kız ve erkek çocukların evlendirilmesi caiz ve münasip değildir. Emanet aldığınız mallarını da) Büyüyecekler (ve geri isteyecekler) diye israf ile çarçabuk yemeyin. (Yetim malları konusunda) Zengin olan iffetli ve müstağni olmaya (hak yemekten sakınmaya) çalışsın, yoksul olan da artık ma’ruf (ihtiyaca ve örfe uygun) bir şekilde yiyip harcasın. Mallarını kendilerine (yetimlere geri) verdiğiniz zaman, onlara karşı şahit bulundurun. (Emanet mallarını korumayı üstlendiğinizde ve geri devrettiğinizde resmi kayıt tutun.) Hesap görücü olarak Allah yeterlidir.

  • 4:23

    (Ey mü’minler!) Sizlere anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerin kızları, kız kardeşlerin kızları, sizi emziren (süt) anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, kadınlarınızın anneleri (kayınvalideleriniz) ve (sonradan evlenerek) kendileriyle (gerdeğe) girdiğiniz kadınlarınızın (önceki kocalarından) olup (şimdi sizin) koruyuculuğunuz altında bulunan üvey kızlarınız, size haram kılındı. Ancak onların (anneleriyle nikâh kıyıp da) gerdeğe girmeden (önce boşayıvermişseniz, bu durumda, yetişkin kızlarıyla evlenmekte) size bir sakınca yoktur. Ve yine sizin sülbünüzden olan oğullarınızın eşleri (gelinleriniz) ve iki kız kardeşi (aynı anda nikâhlayıp) bir araya getirdiğiniz (evlilikler de size yasaklanmıştır,) ancak (cahiliyede) geçen geçmiştir. (Ama bunlara bir daha sakın yanaşmayın!) Şüphesiz, Allah, Bağışlayandır, Esirgeyip (Koruyandır).

  • 4:112

    Her kim de bir hata (veya kasıtla) bir günah işler de sonra bunu bir suçsuz (insanın) üzerine (yıkıp iftira) atarsa, gerçekten o (ağır) bir bühtanı ve apaçık bir günahı sırtına alıp yüklenmiştir.

  • 4:4

    وَاٰتُوا النِّسَٓاءَ صَدُقَاتِهِنَّ نِحْلَةًۜ فَاِنْ طِبْنَ لَكُمْ عَنْ شَيْءٍ مِنْهُ نَفْسًا فَكُلُوهُ هَن۪ٓيـًٔا مَر۪ٓيـًٔا

    Kadınlara mehirlerini (şart koşulan evlenme bedellerini) gönül hoşluğuyla isteyerek (ve bir hak olarak) verin. Fakat onlar, kendi arzularıyla size ondan bir şeyi bağışlarlarsa, onu da afiyetle, iç huzuruyla yiyin.

  • 4:6

    وَابْتَلُوا الْيَتَامٰى حَتّٰٓى اِذَا بَلَغُوا النِّكَاحَۚ فَاِنْ اٰنَسْتُمْ مِنْهُمْ رُشْدًا فَادْفَعُٓوا اِلَيْهِمْ اَمْوَالَهُمْۚ وَلَا تَأْكُلُوهَٓا اِسْرَافًا وَبِدَارًا اَنْ يَكْبَرُواۜ وَمَنْ كَانَ غَنِيًّا فَلْيَسْتَعْفِفْۚ وَمَنْ كَانَ فَق۪يرًا فَلْيَأْكُلْ بِالْمَعْرُوفِۜ فَاِذَا دَفَعْتُمْ اِلَيْهِمْ اَمْوَالَهُمْ فَاَشْهِدُوا عَلَيْهِمْۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ حَس۪يبًا

    Yetimleri, nikâha erişecekleri büluğ çağına kadar (bekleyip-eğitip) deneyin; şayet kendilerinde bir “rüşd” (fiziki ve akli olgunlaşma) gördünüz mü, hemen onlara mallarını (geri) verin. (Rüşde, yani bedeni ve beyni yetişkinliğe erişmemiş küçük yaştaki kız ve erkek çocukların evlendirilmesi caiz ve münasip değildir. Emanet aldığınız mallarını da) Büyüyecekler (ve geri isteyecekler) diye israf ile çarçabuk yemeyin. (Yetim malları konusunda) Zengin olan iffetli ve müstağni olmaya (hak yemekten sakınmaya) çalışsın, yoksul olan da artık ma’ruf (ihtiyaca ve örfe uygun) bir şekilde yiyip harcasın. Mallarını kendilerine (yetimlere geri) verdiğiniz zaman, onlara karşı şahit bulundurun. (Emanet mallarını korumayı üstlendiğinizde ve geri devrettiğinizde resmi kayıt tutun.) Hesap görücü olarak Allah yeterlidir.

  • 4:23

    حُرِّمَتْ عَلَيْكُمْ اُمَّهَاتُكُمْ وَبَنَاتُكُمْ وَاَخَوَاتُكُمْ وَعَمَّاتُكُمْ وَخَالَاتُكُمْ وَبَنَاتُ الْاَخِ وَبَنَاتُ الْاُخْتِ وَاُمَّهَاتُكُمُ الّٰت۪ٓي اَرْضَعْنَكُمْ وَاَخَوَاتُكُمْ مِنَ الرَّضَاعَةِ وَاُمَّهَاتُ نِسَٓائِكُمْ وَرَبَٓائِبُكُمُ الّٰت۪ي ف۪ي حُجُورِكُمْ مِنْ نِسَٓائِكُمُ الّٰت۪ي دَخَلْتُمْ بِهِنَّۘ فَاِنْ لَمْ تَكُونُوا دَخَلْتُمْ بِهِنَّ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْۘ وَحَلَٓائِلُ اَبْنَٓائِكُمُ الَّذ۪ينَ مِنْ اَصْلَابِكُمْۙ وَاَنْ تَجْمَعُوا بَيْنَ الْاُخْتَيْنِ اِلَّا مَا قَدْ سَلَفَۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ غَفُورًا رَح۪يمًاۙ

    (Ey mü’minler!) Sizlere anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerin kızları, kız kardeşlerin kızları, sizi emziren (süt) anneleriniz, süt kız kardeşleriniz, kadınlarınızın anneleri (kayınvalideleriniz) ve (sonradan evlenerek) kendileriyle (gerdeğe) girdiğiniz kadınlarınızın (önceki kocalarından) olup (şimdi sizin) koruyuculuğunuz altında bulunan üvey kızlarınız, size haram kılındı. Ancak onların (anneleriyle nikâh kıyıp da) gerdeğe girmeden (önce boşayıvermişseniz, bu durumda, yetişkin kızlarıyla evlenmekte) size bir sakınca yoktur. Ve yine sizin sülbünüzden olan oğullarınızın eşleri (gelinleriniz) ve iki kız kardeşi (aynı anda nikâhlayıp) bir araya getirdiğiniz (evlilikler de size yasaklanmıştır,) ancak (cahiliyede) geçen geçmiştir. (Ama bunlara bir daha sakın yanaşmayın!) Şüphesiz, Allah, Bağışlayandır, Esirgeyip (Koruyandır).

  • 4:112

    وَمَنْ يَكْسِبْ خَط۪ٓيـَٔةً اَوْ اِثْمًا ثُمَّ يَرْمِ بِه۪ بَر۪ٓيـًٔا فَقَدِ احْتَمَلَ بُهْتَانًا وَاِثْمًا مُب۪ينًا۟

    Her kim de bir hata (veya kasıtla) bir günah işler de sonra bunu bir suçsuz (insanın) üzerine (yıkıp iftira) atarsa, gerçekten o (ağır) bir bühtanı ve apaçık bir günahı sırtına alıp yüklenmiştir.

  • 4:4

    وَاٰتُوا النِّسَٓاءَ صَدُقَاتِهِنَّ نِحْلَةًۜ فَاِنْ طِبْنَ لَكُمْ عَنْ شَيْءٍ مِنْهُ نَفْسًا فَكُلُوهُ هَن۪ٓيـًٔا مَر۪ٓيـًٔا

  • 4:6

    وَابْتَلُوا الْيَتَامٰى حَتّٰٓى اِذَا بَلَغُوا النِّكَاحَۚ فَاِنْ اٰنَسْتُمْ مِنْهُمْ رُشْدًا فَادْفَعُٓوا اِلَيْهِمْ اَمْوَالَهُمْۚ وَلَا تَأْكُلُوهَٓا اِسْرَافًا وَبِدَارًا اَنْ يَكْبَرُواۜ وَمَنْ كَانَ غَنِيًّا فَلْيَسْتَعْفِفْۚ وَمَنْ كَانَ فَق۪يرًا فَلْيَأْكُلْ بِالْمَعْرُوفِۜ فَاِذَا دَفَعْتُمْ اِلَيْهِمْ اَمْوَالَهُمْ فَاَشْهِدُوا عَلَيْهِمْۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ حَس۪يبًا

  • 4:23

    حُرِّمَتْ عَلَيْكُمْ اُمَّهَاتُكُمْ وَبَنَاتُكُمْ وَاَخَوَاتُكُمْ وَعَمَّاتُكُمْ وَخَالَاتُكُمْ وَبَنَاتُ الْاَخِ وَبَنَاتُ الْاُخْتِ وَاُمَّهَاتُكُمُ الّٰت۪ٓي اَرْضَعْنَكُمْ وَاَخَوَاتُكُمْ مِنَ الرَّضَاعَةِ وَاُمَّهَاتُ نِسَٓائِكُمْ وَرَبَٓائِبُكُمُ الّٰت۪ي ف۪ي حُجُورِكُمْ مِنْ نِسَٓائِكُمُ الّٰت۪ي دَخَلْتُمْ بِهِنَّۘ فَاِنْ لَمْ تَكُونُوا دَخَلْتُمْ بِهِنَّ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْۘ وَحَلَٓائِلُ اَبْنَٓائِكُمُ الَّذ۪ينَ مِنْ اَصْلَابِكُمْۙ وَاَنْ تَجْمَعُوا بَيْنَ الْاُخْتَيْنِ اِلَّا مَا قَدْ سَلَفَۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ غَفُورًا رَح۪يمًاۙ

  • 4:112

    وَمَنْ يَكْسِبْ خَط۪ٓيـَٔةً اَوْ اِثْمًا ثُمَّ يَرْمِ بِه۪ بَر۪ٓيـًٔا فَقَدِ احْتَمَلَ بُهْتَانًا وَاِثْمًا مُب۪ينًا۟