Kurban

  • 2:195

    Allah yolunda (Adil bir Düzen kurulsun, hazırlıklı ve caydırıcı bir savunma gücünüz bulunsun diye) infak (harcama ve fedakârlık) yapın; ve sakın kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın. (Cihad yolunda sorumluluktan kaçmak ve maddi fedakârlıktan kaytarmak suretiyle bütün servet, hürriyet ve haysiyetinizi düşmanlara kaptırmayın.) Daima ihsanlı (sorumlu ve duyarlı) davranın (Hakkı hâkim kılma ve milli savunma konusunda oldukça dikkatli ve gayretli çalışın, görev ve sorumluluklarınızı en iyi şekilde yerine getirmeye bakın). Şüphesiz Allah, ihsan ve iyilik ehlini sever (ve mükâfatlandırıp başarıya eriştirir).

  • 3:183

    "Allah bize (kendiliğinden oluşan bir) ateşin yiyeceği (yakıp bitireceği şekilde, mucize olarak gökten inen) bir kurban getirmedikçe, hiçbir elçiye inanmamamız (gerektiği) konusunda ahit (yemin ve öğüt) verdi" (şeklinde asılsız iddialarda bulunup, mucize bekliyoruz) diyenlere de ki: "Şüphesiz, Benden önce nice elçiler, apaçık belgelerle ve söyledikleriniz (cinsinden mucizelerle) geldi; eğer siz (bu iddialarınızda) doğru idiyseniz, o halde (inanıp itaat edeceğiniz yerde) onları ne diye öldürüverdiniz?"

  • 5:2

    (Öyle ise) Ey iman edenler! (Cami, ezan, Ramazan, bayram, başörtüsü gibi) Allah’ın şiarlarına (İslam’ın simge ve sembollerine), haram olan (ve saygı duyulan) aya, kurbanlık hayvanlara ve (kurbanlık nişanı ve ibadet heyecanıyla bunlara takılan) boyun bağlarına ve Allah’ın fazlını ve rızasını umarak hacca gelen (Müslümanlara); sakın hürmetsizlik (haksızlık ve saygısızlık) etmeyiniz. (Hacc farizasını bitirip) İhramdan çıktıktan sonra ise artık avlanabilirsiniz. (Daha önce) Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoydukları (Kâbe’yi ziyaretinize ve Mekke’ye girmenize mâni oldukları) için, bundan dolayı bir topluluğa olan hırsınız ve hıncınız, sakın sizi haddi aşmaya (taşkınlık ve azgınlık yapmaya) sürüklemesin. (Ey iman edenler!) İyilik ve takvada (hayırlı hizmet yapmak ve başkalarını kötülükten sakındırmak konusunda) yardımlaşın. (Ama sakın) Günah (işleyip kötülük yapmak, sapkınlık ve saldırganlıkla) haddi aşmak hususunda yardımlaşmayın. (Günahları ve fuhşiyatı meşrulaştırıp yaygınlaştırmak, adil devlet düzenini ve toplum disiplinini yozlaştırmak konusunda teşkilatlanıp ayaklanmayın… Zalim ve kâfirlere yandaşlık yapmayın, her halde ve her meselede mutlaka) Allah’tan korkup (küfür, zulüm ve kötülükten) sakının. Gerçekten Allah’ın (zalim ve hainlere bir müddet fırsat verse de, en acı ve alçaltıcı bir ceza ile sonuçlandırması ve) azabı pek şiddetlidir.

  • 5:27

    Onlara Adem'in iki oğlunun gerçek olan haberini oku ki: Hani o vakit onlar (Allah'a) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan (iyi niyetli ve merhametli olan) birininki kabul edilmiş, (kötü niyetli hain olan) diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen ve bu maksatla Hâbil'in sahip olduğu nimet ve faziletleri gasp etmek isteyen Kâbil:) "Mutlaka seni öldüreceğim (ve kökünü keseceğim!)" demişti. (Hâbil ise:) "Allah; ancak (müttaki olanlardan, Rabbinden) korkup (küfür, zulüm ve kötülükten) sakınanlardan (yükselen ibadet ve dilekleri) kabul eder. (Bana haset ve hakaret edeceğine, kendi niyetini düzeltmelisin!” dedi.)

  • 5:95

    Ey iman edenler! Siz (Hacc ve Umre için) ihramlıyken av (hayvanı) öldürmeyin. Sizden kim onu kasıtlı olarak (taammüden) öldürürse cezası; öldürdüğü hayvana denktir ki; buna da, Kâbe’ye ulaşmış bir kurbanlık olarak içinizden adalet sahibi iki kişi hükmedecektir. Veya yoksulları doyurmak veya onun dengi oruç tutmak olan bir kefaret yerine getirilecektir. Böylelikle işlediğinin vebalini tatmış olsun. Allah geçmişte olanı bağışladı. Ama kim tekrarlarsa, Allah ondan öç alacaktır (günahının ve hatasının karşılığını bulacaktır). Allah Üstün ve Güçlü olandır, intikam sahibidir.

  • 5:97

    Allah, “Beyt-i Haram” (olan) Kâbe'yi insanlar için (mü’minlerin sığınağı ve güven kaynağı) bir ayaklanma (yürüyüp dönerek ibadet yapma; cihad şuuru, devlet ve adalet huzuru kazanma vesilesi ve kıyam evi) kıldı; Haram Ay'ı, kurbanı ve boyunlardaki gerdanlıkları (kurban için ayrıldıklarını gösteren takıları) da (mübarek yaptı). Bu, Allah'ın göklerde ve yerde ne varsa hepsini (ve tüm ayrıntıları ile) bildiğini ve Allah'ın gerçekten her şeyi bilici (bizzat yaratan, donatan, gayesine hizmet imkânı sağlayan hep Kendisi) olduğunu bilmeniz (böylece sürekli bu şuur ve huzurla hareket etmeniz) içindir.

  • 22:28

    Kendileri için (bu seyahat ve ziyaretten dolayı maddi ve manevi) birtakım yararlara şahitlik etsinler ve kendilerine rızık olarak verdiği (dört ayaklı) hayvanlar üzerine, belli günlerde (kurban keserken) Allah'ın adını zikretsinler. (Besmele ve tekbir çeksinler.) Artık bunlardan yiyin ve zorluk çeken yoksulu da doyurun (ki sevinsinler).

  • 22:32

    İşte böyle; kim Allah'ın şiarlarını (İslam’ın alâmet-i fârikalarını) ta’zim eder (büyük tanıyıp saygı gösterirse), şüphesiz bu, kalplerin takvasındandır. [Not: Şeair (şiarlar); Ezan, iki bayram (Ramazan ve Kurban), Hacc ve Umredeki bazı davranışlar, tesettür ve türban gibi İslam’ı hatırlatan alâmet ve simgeler olup, bunların ismini değiştirmek, mahiyetini dejenere etmek, örneğin bayramları tatil ve eğlenceye çevirmek; veya bunların mana ve maksadını sezip nefret ve hakarete yönelmek ise, fasıklık hatta zındıklık alâmeti sayılmıştır.]

  • 22:33

    Oralarda (Hacc’daki ziyaret duraklarında) sizin için adı konulmuş bir süreye kadar (çeşitli) yararlar vardır. Ardından onların (Hacıların) sonra varacakları yerleri Beyt-i Atik'tir (tarihi ve kutsi ev; Kâbe’dir).

  • 22:34

    Biz her ümmet için bir “Mensek (ibadet ve hizmet şekli)” kıldık, O'nun kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine Allah'ın adını ansınlar diye (bunları kararlaştırdık). İşte sizin İlahınız bir tek İlahtır, artık yalnızca O'na teslim olun. Sen alçak gönüllü olanlara (ve mütevazı kullarıma) müjde ver.

  • 22:36

    İri cüsseli develeri de, size Allah'ın şiarından (kurbanlık hayvanlarından) kıldık, sizler için onlarda birçok hayırlar vardır. Öyleyse onlar bir dizi halinde (veya saf tutmuşçasına ayakta durup boğazlanırken) Allah'ın adını anın; (kesilip) yanları üzerine (yıkıldıkları) zaman da (pişirip) onlardan yiyin, kanaatkâr kimselere de ve ihtiyaç duyup isteyenlere de yedirin. İşte böylece, (asla başa çıkamayacağınız ve yakalayıp yere yıkamayacağınız bu büyük hayvanları) sizin için onlara boyun eğdirdik, (emrinize ve hizmetinize verdik) umulur ki şükredersiniz.

  • 22:37

    (Elbette) Onların (kestiğiniz kurbanların) etleri ve kanları kesinlikle Allah'a ulaşacak değildir; lâkin O'na sizden takva(nız, halis dualarınız ve salih davranışlarınız) ulaşabilir. İşte böyle, (Allah) onları (kocaman hayvanları) size boyun eğdirmiştir; O'nun size hidayet vermesine karşılık Allah'ı tekbir etmeniz için (Rabbiniz bunları hizmetinize ve istifadenize vermiştir). Artık ihsan sahiplerine (görevini iyilik ve güzellikle yerine getirenlere) müjde ver ki;

  • 108:1

    (Ey Nebim!) Şüphesiz Biz Sana “Kevser”i (dünyada herkesten fazla fazilet ve izzeti, ahirette ise şefaat yetkisini) verdik (ki şükrünü yapasın.)

  • 108:2

    Öyle ise Rabbin için (bayrama özel) namaz kıl, ve kurban kes (ki benlik ve bencillikten kurtulup Mevlâ’ya yaklaşasın.)

  • 2:195

    وَاَنْفِقُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَلَا تُلْقُوا بِاَيْد۪يكُمْ اِلَى التَّهْلُكَةِۚۛ وَاَحْسِنُواۚۛ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُحْسِن۪ينَ

    Allah yolunda (Adil bir Düzen kurulsun, hazırlıklı ve caydırıcı bir savunma gücünüz bulunsun diye) infak (harcama ve fedakârlık) yapın; ve sakın kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın. (Cihad yolunda sorumluluktan kaçmak ve maddi fedakârlıktan kaytarmak suretiyle bütün servet, hürriyet ve haysiyetinizi düşmanlara kaptırmayın.) Daima ihsanlı (sorumlu ve duyarlı) davranın (Hakkı hâkim kılma ve milli savunma konusunda oldukça dikkatli ve gayretli çalışın, görev ve sorumluluklarınızı en iyi şekilde yerine getirmeye bakın). Şüphesiz Allah, ihsan ve iyilik ehlini sever (ve mükâfatlandırıp başarıya eriştirir).

  • 3:183

    اَلَّذ۪ينَ قَالُٓوا اِنَّ اللّٰهَ عَهِدَ اِلَيْنَٓا اَلَّا نُؤْمِنَ لِرَسُولٍ حَتّٰى يَأْتِيَنَا بِقُرْبَانٍ تَأْكُلُهُ النَّارُۜ قُلْ قَدْ جَٓاءَكُمْ رُسُلٌ مِنْ قَبْل۪ي بِالْبَيِّنَاتِ وَبِالَّذ۪ي قُلْتُمْ فَلِمَ قَتَلْتُمُوهُمْ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ

    "Allah bize (kendiliğinden oluşan bir) ateşin yiyeceği (yakıp bitireceği şekilde, mucize olarak gökten inen) bir kurban getirmedikçe, hiçbir elçiye inanmamamız (gerektiği) konusunda ahit (yemin ve öğüt) verdi" (şeklinde asılsız iddialarda bulunup, mucize bekliyoruz) diyenlere de ki: "Şüphesiz, Benden önce nice elçiler, apaçık belgelerle ve söyledikleriniz (cinsinden mucizelerle) geldi; eğer siz (bu iddialarınızda) doğru idiyseniz, o halde (inanıp itaat edeceğiniz yerde) onları ne diye öldürüverdiniz?"

  • 5:2

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تُحِلُّوا شَعَٓائِرَ اللّٰهِ وَلَا الشَّهْرَ الْحَرَامَ وَلَا الْهَدْيَ وَلَا الْقَلَٓائِدَ وَلَٓا آٰمّ۪ينَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنْ رَبِّهِمْ وَرِضْوَانًاۜ وَاِذَا حَلَلْتُمْ فَاصْطَادُواۜ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاٰنُ قَوْمٍ اَنْ صَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اَنْ تَعْتَدُواۢ وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوٰىۖ وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِۖ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِ

    (Öyle ise) Ey iman edenler! (Cami, ezan, Ramazan, bayram, başörtüsü gibi) Allah’ın şiarlarına (İslam’ın simge ve sembollerine), haram olan (ve saygı duyulan) aya, kurbanlık hayvanlara ve (kurbanlık nişanı ve ibadet heyecanıyla bunlara takılan) boyun bağlarına ve Allah’ın fazlını ve rızasını umarak hacca gelen (Müslümanlara); sakın hürmetsizlik (haksızlık ve saygısızlık) etmeyiniz. (Hacc farizasını bitirip) İhramdan çıktıktan sonra ise artık avlanabilirsiniz. (Daha önce) Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoydukları (Kâbe’yi ziyaretinize ve Mekke’ye girmenize mâni oldukları) için, bundan dolayı bir topluluğa olan hırsınız ve hıncınız, sakın sizi haddi aşmaya (taşkınlık ve azgınlık yapmaya) sürüklemesin. (Ey iman edenler!) İyilik ve takvada (hayırlı hizmet yapmak ve başkalarını kötülükten sakındırmak konusunda) yardımlaşın. (Ama sakın) Günah (işleyip kötülük yapmak, sapkınlık ve saldırganlıkla) haddi aşmak hususunda yardımlaşmayın. (Günahları ve fuhşiyatı meşrulaştırıp yaygınlaştırmak, adil devlet düzenini ve toplum disiplinini yozlaştırmak konusunda teşkilatlanıp ayaklanmayın… Zalim ve kâfirlere yandaşlık yapmayın, her halde ve her meselede mutlaka) Allah’tan korkup (küfür, zulüm ve kötülükten) sakının. Gerçekten Allah’ın (zalim ve hainlere bir müddet fırsat verse de, en acı ve alçaltıcı bir ceza ile sonuçlandırması ve) azabı pek şiddetlidir.

  • 5:27

    وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَاَ ابْنَيْ اٰدَمَ بِالْحَقِّۢ اِذْ قَرَّبَا قُرْبَانًا فَتُقُبِّلَ مِنْ اَحَدِهِمَا وَلَمْ يُتَقَبَّلْ مِنَ الْاٰخَرِۜ قَالَ لَاَقْتُلَنَّكَۜ قَالَ اِنَّمَا يَتَقَبَّلُ اللّٰهُ مِنَ الْمُتَّق۪ينَ

    Onlara Adem'in iki oğlunun gerçek olan haberini oku ki: Hani o vakit onlar (Allah'a) yaklaştıracak birer kurban sunmuşlardı. Onlardan (iyi niyetli ve merhametli olan) birininki kabul edilmiş, (kötü niyetli hain olan) diğerininki kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen ve bu maksatla Hâbil'in sahip olduğu nimet ve faziletleri gasp etmek isteyen Kâbil:) "Mutlaka seni öldüreceğim (ve kökünü keseceğim!)" demişti. (Hâbil ise:) "Allah; ancak (müttaki olanlardan, Rabbinden) korkup (küfür, zulüm ve kötülükten) sakınanlardan (yükselen ibadet ve dilekleri) kabul eder. (Bana haset ve hakaret edeceğine, kendi niyetini düzeltmelisin!” dedi.)

  • 5:95

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَقْتُلُوا الصَّيْدَ وَاَنْتُمْ حُرُمٌۜ وَمَنْ قَتَلَهُ مِنْكُمْ مُتَعَمِّدًا فَجَزَٓاءٌ مِثْلُ مَا قَتَلَ مِنَ النَّعَمِ يَحْكُمُ بِه۪ ذَوَا عَدْلٍ مِنْكُمْ هَدْيًا بَالِغَ الْكَعْبَةِ اَوْ كَفَّارَةٌ طَعَامُ مَسَاك۪ينَ اَوْ عَدْلُ ذٰلِكَ صِيَامًا لِيَذُوقَ وَبَالَ اَمْرِه۪ۜ عَفَا اللّٰهُ عَمَّا سَلَفَۜ وَمَنْ عَادَ فَيَنْتَقِمُ اللّٰهُ مِنْهُۜ وَاللّٰهُ عَز۪يزٌ ذُو انْتِقَامٍ

    Ey iman edenler! Siz (Hacc ve Umre için) ihramlıyken av (hayvanı) öldürmeyin. Sizden kim onu kasıtlı olarak (taammüden) öldürürse cezası; öldürdüğü hayvana denktir ki; buna da, Kâbe’ye ulaşmış bir kurbanlık olarak içinizden adalet sahibi iki kişi hükmedecektir. Veya yoksulları doyurmak veya onun dengi oruç tutmak olan bir kefaret yerine getirilecektir. Böylelikle işlediğinin vebalini tatmış olsun. Allah geçmişte olanı bağışladı. Ama kim tekrarlarsa, Allah ondan öç alacaktır (günahının ve hatasının karşılığını bulacaktır). Allah Üstün ve Güçlü olandır, intikam sahibidir.

  • 5:97

    جَعَلَ اللّٰهُ الْكَعْبَةَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ قِيَامًا لِلنَّاسِ وَالشَّهْرَ الْحَرَامَ وَالْهَدْيَ وَالْقَلَٓائِدَۜ ذٰلِكَ لِتَعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ وَاَنَّ اللّٰهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ

    Allah, “Beyt-i Haram” (olan) Kâbe'yi insanlar için (mü’minlerin sığınağı ve güven kaynağı) bir ayaklanma (yürüyüp dönerek ibadet yapma; cihad şuuru, devlet ve adalet huzuru kazanma vesilesi ve kıyam evi) kıldı; Haram Ay'ı, kurbanı ve boyunlardaki gerdanlıkları (kurban için ayrıldıklarını gösteren takıları) da (mübarek yaptı). Bu, Allah'ın göklerde ve yerde ne varsa hepsini (ve tüm ayrıntıları ile) bildiğini ve Allah'ın gerçekten her şeyi bilici (bizzat yaratan, donatan, gayesine hizmet imkânı sağlayan hep Kendisi) olduğunu bilmeniz (böylece sürekli bu şuur ve huzurla hareket etmeniz) içindir.

  • 22:28

    لِيَشْهَدُوا مَنَافِعَ لَهُمْ وَيَذْكُرُوا اسْمَ اللّٰهِ ف۪ٓي اَيَّامٍ مَعْلُومَاتٍ عَلٰى مَا رَزَقَهُمْ مِنْ بَه۪يمَةِ الْاَنْعَامِۚ فَكُلُوا مِنْهَا وَاَطْعِمُوا الْبَٓائِسَ الْفَق۪يرَۘ

    Kendileri için (bu seyahat ve ziyaretten dolayı maddi ve manevi) birtakım yararlara şahitlik etsinler ve kendilerine rızık olarak verdiği (dört ayaklı) hayvanlar üzerine, belli günlerde (kurban keserken) Allah'ın adını zikretsinler. (Besmele ve tekbir çeksinler.) Artık bunlardan yiyin ve zorluk çeken yoksulu da doyurun (ki sevinsinler).

  • 22:32

    ذٰلِكَۗ وَمَنْ يُعَظِّمْ شَعَٓائِرَ اللّٰهِ فَاِنَّهَا مِنْ تَقْوَى الْقُلُوبِ

    İşte böyle; kim Allah'ın şiarlarını (İslam’ın alâmet-i fârikalarını) ta’zim eder (büyük tanıyıp saygı gösterirse), şüphesiz bu, kalplerin takvasındandır. [Not: Şeair (şiarlar); Ezan, iki bayram (Ramazan ve Kurban), Hacc ve Umredeki bazı davranışlar, tesettür ve türban gibi İslam’ı hatırlatan alâmet ve simgeler olup, bunların ismini değiştirmek, mahiyetini dejenere etmek, örneğin bayramları tatil ve eğlenceye çevirmek; veya bunların mana ve maksadını sezip nefret ve hakarete yönelmek ise, fasıklık hatta zındıklık alâmeti sayılmıştır.]

  • 22:33

    لَكُمْ ف۪يهَا مَنَافِعُ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ مَحِلُّهَٓا اِلَى الْبَيْتِ الْعَت۪يقِ۟

    Oralarda (Hacc’daki ziyaret duraklarında) sizin için adı konulmuş bir süreye kadar (çeşitli) yararlar vardır. Ardından onların (Hacıların) sonra varacakları yerleri Beyt-i Atik'tir (tarihi ve kutsi ev; Kâbe’dir).

  • 22:34

    وَلِكُلِّ اُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنْسَكًا لِيَذْكُرُوا اسْمَ اللّٰهِ عَلٰى مَا رَزَقَهُمْ مِنْ بَه۪يمَةِ الْاَنْعَامِۜ فَاِلٰهُكُمْ اِلٰهٌ وَاحِدٌ فَلَهُٓ اَسْلِمُواۜ وَبَشِّرِ الْمُخْبِت۪ينَۙ

    Biz her ümmet için bir “Mensek (ibadet ve hizmet şekli)” kıldık, O'nun kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine Allah'ın adını ansınlar diye (bunları kararlaştırdık). İşte sizin İlahınız bir tek İlahtır, artık yalnızca O'na teslim olun. Sen alçak gönüllü olanlara (ve mütevazı kullarıma) müjde ver.

  • 22:36

    وَالْبُدْنَ جَعَلْنَاهَا لَكُمْ مِنْ شَعَٓائِرِ اللّٰهِ لَكُمْ ف۪يهَا خَيْرٌۗ فَاذْكُرُوا اسْمَ اللّٰهِ عَلَيْهَا صَوَٓافَّۚ فَاِذَا وَجَبَتْ جُنُوبُهَا فَكُلُوا مِنْهَا وَاَطْعِمُوا الْقَانِعَ وَالْمُعْتَرَّۜ كَذٰلِكَ سَخَّرْنَاهَا لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

    İri cüsseli develeri de, size Allah'ın şiarından (kurbanlık hayvanlarından) kıldık, sizler için onlarda birçok hayırlar vardır. Öyleyse onlar bir dizi halinde (veya saf tutmuşçasına ayakta durup boğazlanırken) Allah'ın adını anın; (kesilip) yanları üzerine (yıkıldıkları) zaman da (pişirip) onlardan yiyin, kanaatkâr kimselere de ve ihtiyaç duyup isteyenlere de yedirin. İşte böylece, (asla başa çıkamayacağınız ve yakalayıp yere yıkamayacağınız bu büyük hayvanları) sizin için onlara boyun eğdirdik, (emrinize ve hizmetinize verdik) umulur ki şükredersiniz.

  • 22:37

    لَنْ يَنَالَ اللّٰهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَٓاؤُ۬هَا وَلٰكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوٰى مِنْكُمْۜ كَذٰلِكَ سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُمْۜ وَبَشِّرِ الْمُحْسِن۪ينَ

    (Elbette) Onların (kestiğiniz kurbanların) etleri ve kanları kesinlikle Allah'a ulaşacak değildir; lâkin O'na sizden takva(nız, halis dualarınız ve salih davranışlarınız) ulaşabilir. İşte böyle, (Allah) onları (kocaman hayvanları) size boyun eğdirmiştir; O'nun size hidayet vermesine karşılık Allah'ı tekbir etmeniz için (Rabbiniz bunları hizmetinize ve istifadenize vermiştir). Artık ihsan sahiplerine (görevini iyilik ve güzellikle yerine getirenlere) müjde ver ki;

  • 108:1

    اِنَّٓا اَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَۜ

    (Ey Nebim!) Şüphesiz Biz Sana “Kevser”i (dünyada herkesten fazla fazilet ve izzeti, ahirette ise şefaat yetkisini) verdik (ki şükrünü yapasın.)

  • 108:2

    فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْۜ

    Öyle ise Rabbin için (bayrama özel) namaz kıl, ve kurban kes (ki benlik ve bencillikten kurtulup Mevlâ’ya yaklaşasın.)

  • 2:195

    وَاَنْفِقُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَلَا تُلْقُوا بِاَيْد۪يكُمْ اِلَى التَّهْلُكَةِۚۛ وَاَحْسِنُواۚۛ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُحْسِن۪ينَ

  • 3:183

    اَلَّذ۪ينَ قَالُٓوا اِنَّ اللّٰهَ عَهِدَ اِلَيْنَٓا اَلَّا نُؤْمِنَ لِرَسُولٍ حَتّٰى يَأْتِيَنَا بِقُرْبَانٍ تَأْكُلُهُ النَّارُۜ قُلْ قَدْ جَٓاءَكُمْ رُسُلٌ مِنْ قَبْل۪ي بِالْبَيِّنَاتِ وَبِالَّذ۪ي قُلْتُمْ فَلِمَ قَتَلْتُمُوهُمْ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ

  • 5:2

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تُحِلُّوا شَعَٓائِرَ اللّٰهِ وَلَا الشَّهْرَ الْحَرَامَ وَلَا الْهَدْيَ وَلَا الْقَلَٓائِدَ وَلَٓا آٰمّ۪ينَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنْ رَبِّهِمْ وَرِضْوَانًاۜ وَاِذَا حَلَلْتُمْ فَاصْطَادُواۜ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاٰنُ قَوْمٍ اَنْ صَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اَنْ تَعْتَدُواۢ وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوٰىۖ وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِۖ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِ

  • 5:27

    وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَاَ ابْنَيْ اٰدَمَ بِالْحَقِّۢ اِذْ قَرَّبَا قُرْبَانًا فَتُقُبِّلَ مِنْ اَحَدِهِمَا وَلَمْ يُتَقَبَّلْ مِنَ الْاٰخَرِۜ قَالَ لَاَقْتُلَنَّكَۜ قَالَ اِنَّمَا يَتَقَبَّلُ اللّٰهُ مِنَ الْمُتَّق۪ينَ

  • 5:95

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَقْتُلُوا الصَّيْدَ وَاَنْتُمْ حُرُمٌۜ وَمَنْ قَتَلَهُ مِنْكُمْ مُتَعَمِّدًا فَجَزَٓاءٌ مِثْلُ مَا قَتَلَ مِنَ النَّعَمِ يَحْكُمُ بِه۪ ذَوَا عَدْلٍ مِنْكُمْ هَدْيًا بَالِغَ الْكَعْبَةِ اَوْ كَفَّارَةٌ طَعَامُ مَسَاك۪ينَ اَوْ عَدْلُ ذٰلِكَ صِيَامًا لِيَذُوقَ وَبَالَ اَمْرِه۪ۜ عَفَا اللّٰهُ عَمَّا سَلَفَۜ وَمَنْ عَادَ فَيَنْتَقِمُ اللّٰهُ مِنْهُۜ وَاللّٰهُ عَز۪يزٌ ذُو انْتِقَامٍ

  • 5:97

    جَعَلَ اللّٰهُ الْكَعْبَةَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ قِيَامًا لِلنَّاسِ وَالشَّهْرَ الْحَرَامَ وَالْهَدْيَ وَالْقَلَٓائِدَۜ ذٰلِكَ لِتَعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ وَاَنَّ اللّٰهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ

  • 22:28

    لِيَشْهَدُوا مَنَافِعَ لَهُمْ وَيَذْكُرُوا اسْمَ اللّٰهِ ف۪ٓي اَيَّامٍ مَعْلُومَاتٍ عَلٰى مَا رَزَقَهُمْ مِنْ بَه۪يمَةِ الْاَنْعَامِۚ فَكُلُوا مِنْهَا وَاَطْعِمُوا الْبَٓائِسَ الْفَق۪يرَۘ

  • 22:32

    ذٰلِكَۗ وَمَنْ يُعَظِّمْ شَعَٓائِرَ اللّٰهِ فَاِنَّهَا مِنْ تَقْوَى الْقُلُوبِ

  • 22:33

    لَكُمْ ف۪يهَا مَنَافِعُ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ مَحِلُّهَٓا اِلَى الْبَيْتِ الْعَت۪يقِ۟

  • 22:34

    وَلِكُلِّ اُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنْسَكًا لِيَذْكُرُوا اسْمَ اللّٰهِ عَلٰى مَا رَزَقَهُمْ مِنْ بَه۪يمَةِ الْاَنْعَامِۜ فَاِلٰهُكُمْ اِلٰهٌ وَاحِدٌ فَلَهُٓ اَسْلِمُواۜ وَبَشِّرِ الْمُخْبِت۪ينَۙ

  • 22:36

    وَالْبُدْنَ جَعَلْنَاهَا لَكُمْ مِنْ شَعَٓائِرِ اللّٰهِ لَكُمْ ف۪يهَا خَيْرٌۗ فَاذْكُرُوا اسْمَ اللّٰهِ عَلَيْهَا صَوَٓافَّۚ فَاِذَا وَجَبَتْ جُنُوبُهَا فَكُلُوا مِنْهَا وَاَطْعِمُوا الْقَانِعَ وَالْمُعْتَرَّۜ كَذٰلِكَ سَخَّرْنَاهَا لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

  • 22:37

    لَنْ يَنَالَ اللّٰهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَٓاؤُ۬هَا وَلٰكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوٰى مِنْكُمْۜ كَذٰلِكَ سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُمْۜ وَبَشِّرِ الْمُحْسِن۪ينَ

  • 108:1

    اِنَّٓا اَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَۜ

  • 108:2

    فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْۜ