Kısas

  • 2:178

    Ey iman edenler! (Meşru savunma mecburiyeti ve hukuk düzenini koruma görevi olmaksızın, haksız yere ve kasten) Katledilip öldürülen kimseler hakkında size kısas (misliyle cezalandırma ve idam cezası) yazıldı (farz kılındı). Özgüre karşı özgür, köleye karşı köle ve dişiye karşı dişi. (Yani cinayeti ister hür -asil ve zengin kesiminden-, ister fakir ve halktan kimselerden ve ister kadın cinsinden olsun, kim işlerse cezasını başkası değil, kendisi çekecektir.) Fakat kimin (hangi katilin) lehine, onun (maktulün) kardeşi (varisi veya velisi) tarafından bağışlanırsa, artık (yapılması gereken) örfe uymak (ve) ona (maktulün varisine veya velisine) güzellikle (diyet) ödemektir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Artık kim bundan sonra tecavüzde bulunursa, onun için elem verici bir azap vardır. [Not: Kasten öldürülen bir insanın ailesine ödenecek DİYET; çeşitli cinslerden toplam bin koyun, ya da 100 deve veya 1000 (bin) dinar altın kadardır. Bunlar bugünkü 4250 gram altın karşılığıdır. ADİL DÜZEN’de; bu kadar parası ve malı bulunmayan, yakın çevresinden de destek çıkılmayan KATİL’i cezaevine koyup beslemek yerine; devlet bu parayı ona kredi olarak açıp mağdur aileye aktarır. O katili de devlete borçlandırıp; kömür ve maden ocakları, lağım ve tünel kazıları gibi ağır işlerde, örneğin; 2,5 altın maaşla, 7 tam gün 10’ar saat çalıştırır. Bu aylığın yarısını devlet kendi çocuklarının bakımına ayırır, diğer yarısını ise borcuna mahsuben kesmek suretiyle yaklaşık 20 yılda kapatır. Böylece hem ölenin yakınları perişan duruma düşmekten, hem de katilin ailesi mağdur edilmekten kurtarılır.]

  • 2:179

    Ey temiz vicdan ve aklıselim sahipleri, kısasta (toplum düzeni ve disiplini için, adam öldüreni idamda) sizin için hayat (huzur ve emniyet garantisi) vardır. (İşte bu nedenle haksız yere masum insanları katledenlerin de öldürülmeleri, cinayetlerin önünü alıcı ve caydırıcı bir ceza olarak emredildi.) Umulur ki (katliamdan ve devlete isyandan) sakınırsınız.

  • 5:44

    Hakikat şu ki, içinde bir hidayet ve nur bulunan Tevrat'ı Biz indirdik. (Allah'a) Teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hükmederlerdi. Bilgin-yöneticiler (Rabbaniyyun) ve yüksek bilginler (Ahbar), Allah'ın kitabını korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahitler olduklarından (onunla hükmederlerdi.) Öyleyse (ey bilgili ve yetkili kimseler!) insanlardan korkmayın, Benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim (hükümet ederken, hâkimlik ve hakemlik yaparken) Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse (siyasi, ekonomik, ilmi ve ahlâki konularda çözüm üretirken ve kanun hazırlarken, hiçbir engelleyici mazeret ve mecburiyeti bulunmadığı halde, Kur’an’ın emir ve yasaklarını temel ölçü edinmezse); işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.

  • 16:126

    Eğer (size hakaret ve haksızlık edenlere) ceza verecekseniz, size yapılan ezanın (hakaret ve zararın) misliyle karşılık verin (işte bu adalettir). Eğer sabredip (şahsi haklarınızdan vazgeçerseniz), andolsun ki bu sabredenler için daha hayırlıdır (faziletlidir).

  • 2:178

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِصَاصُ فِي الْقَتْلٰىۜ اَلْحُرُّ بِالْحُرِّ وَالْعَبْدُ بِالْعَبْدِ وَالْاُنْثٰى بِالْاُنْثٰىۜ فَمَنْ عُفِيَ لَهُ مِنْ اَخ۪يهِ شَيْءٌ فَاتِّبَاعٌ بِالْمَعْرُوفِ وَاَدَٓاءٌ اِلَيْهِ بِاِحْسَانٍۜ ذٰلِكَ تَخْف۪يفٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَرَحْمَةٌۜ فَمَنِ اعْتَدٰى بَعْدَ ذٰلِكَ فَلَهُ عَذَابٌ اَل۪يمٌ

    Ey iman edenler! (Meşru savunma mecburiyeti ve hukuk düzenini koruma görevi olmaksızın, haksız yere ve kasten) Katledilip öldürülen kimseler hakkında size kısas (misliyle cezalandırma ve idam cezası) yazıldı (farz kılındı). Özgüre karşı özgür, köleye karşı köle ve dişiye karşı dişi. (Yani cinayeti ister hür -asil ve zengin kesiminden-, ister fakir ve halktan kimselerden ve ister kadın cinsinden olsun, kim işlerse cezasını başkası değil, kendisi çekecektir.) Fakat kimin (hangi katilin) lehine, onun (maktulün) kardeşi (varisi veya velisi) tarafından bağışlanırsa, artık (yapılması gereken) örfe uymak (ve) ona (maktulün varisine veya velisine) güzellikle (diyet) ödemektir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Artık kim bundan sonra tecavüzde bulunursa, onun için elem verici bir azap vardır. [Not: Kasten öldürülen bir insanın ailesine ödenecek DİYET; çeşitli cinslerden toplam bin koyun, ya da 100 deve veya 1000 (bin) dinar altın kadardır. Bunlar bugünkü 4250 gram altın karşılığıdır. ADİL DÜZEN’de; bu kadar parası ve malı bulunmayan, yakın çevresinden de destek çıkılmayan KATİL’i cezaevine koyup beslemek yerine; devlet bu parayı ona kredi olarak açıp mağdur aileye aktarır. O katili de devlete borçlandırıp; kömür ve maden ocakları, lağım ve tünel kazıları gibi ağır işlerde, örneğin; 2,5 altın maaşla, 7 tam gün 10’ar saat çalıştırır. Bu aylığın yarısını devlet kendi çocuklarının bakımına ayırır, diğer yarısını ise borcuna mahsuben kesmek suretiyle yaklaşık 20 yılda kapatır. Böylece hem ölenin yakınları perişan duruma düşmekten, hem de katilin ailesi mağdur edilmekten kurtarılır.]

  • 2:179

    وَلَكُمْ فِي الْقِصَاصِ حَيٰوةٌ يَٓا اُو۬لِي الْاَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

    Ey temiz vicdan ve aklıselim sahipleri, kısasta (toplum düzeni ve disiplini için, adam öldüreni idamda) sizin için hayat (huzur ve emniyet garantisi) vardır. (İşte bu nedenle haksız yere masum insanları katledenlerin de öldürülmeleri, cinayetlerin önünü alıcı ve caydırıcı bir ceza olarak emredildi.) Umulur ki (katliamdan ve devlete isyandan) sakınırsınız.

  • 5:44

    اِنَّٓا اَنْزَلْنَا التَّوْرٰيةَ ف۪يهَا هُدًى وَنُورٌۚ يَحْكُمُ بِهَا النَّبِيُّونَ الَّذ۪ينَ اَسْلَمُوا لِلَّذ۪ينَ هَادُوا وَالرَّبَّانِيُّونَ وَالْاَحْبَارُ بِمَا اسْتُحْفِظُوا مِنْ كِتَابِ اللّٰهِ وَكَانُوا عَلَيْهِ شُهَدَٓاءَۚ فَلَا تَخْشَوُا النَّاسَ وَاخْشَوْنِ وَلَا تَشْتَرُوا بِاٰيَات۪ي ثَمَنًا قَل۪يلًاۜ وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ

    Hakikat şu ki, içinde bir hidayet ve nur bulunan Tevrat'ı Biz indirdik. (Allah'a) Teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hükmederlerdi. Bilgin-yöneticiler (Rabbaniyyun) ve yüksek bilginler (Ahbar), Allah'ın kitabını korumakla görevli kılındıklarından ve onun üzerine şahitler olduklarından (onunla hükmederlerdi.) Öyleyse (ey bilgili ve yetkili kimseler!) insanlardan korkmayın, Benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim (hükümet ederken, hâkimlik ve hakemlik yaparken) Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse (siyasi, ekonomik, ilmi ve ahlâki konularda çözüm üretirken ve kanun hazırlarken, hiçbir engelleyici mazeret ve mecburiyeti bulunmadığı halde, Kur’an’ın emir ve yasaklarını temel ölçü edinmezse); işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.

  • 16:126

    وَاِنْ عَاقَبْتُمْ فَعَاقِبُوا بِمِثْلِ مَا عُوقِبْتُمْ بِه۪ۜ وَلَئِنْ صَبَرْتُمْ لَهُوَ خَيْرٌ لِلصَّابِر۪ينَ

    Eğer (size hakaret ve haksızlık edenlere) ceza verecekseniz, size yapılan ezanın (hakaret ve zararın) misliyle karşılık verin (işte bu adalettir). Eğer sabredip (şahsi haklarınızdan vazgeçerseniz), andolsun ki bu sabredenler için daha hayırlıdır (faziletlidir).

  • 2:178

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِصَاصُ فِي الْقَتْلٰىۜ اَلْحُرُّ بِالْحُرِّ وَالْعَبْدُ بِالْعَبْدِ وَالْاُنْثٰى بِالْاُنْثٰىۜ فَمَنْ عُفِيَ لَهُ مِنْ اَخ۪يهِ شَيْءٌ فَاتِّبَاعٌ بِالْمَعْرُوفِ وَاَدَٓاءٌ اِلَيْهِ بِاِحْسَانٍۜ ذٰلِكَ تَخْف۪يفٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَرَحْمَةٌۜ فَمَنِ اعْتَدٰى بَعْدَ ذٰلِكَ فَلَهُ عَذَابٌ اَل۪يمٌ

  • 2:179

    وَلَكُمْ فِي الْقِصَاصِ حَيٰوةٌ يَٓا اُو۬لِي الْاَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

  • 5:44

    اِنَّٓا اَنْزَلْنَا التَّوْرٰيةَ ف۪يهَا هُدًى وَنُورٌۚ يَحْكُمُ بِهَا النَّبِيُّونَ الَّذ۪ينَ اَسْلَمُوا لِلَّذ۪ينَ هَادُوا وَالرَّبَّانِيُّونَ وَالْاَحْبَارُ بِمَا اسْتُحْفِظُوا مِنْ كِتَابِ اللّٰهِ وَكَانُوا عَلَيْهِ شُهَدَٓاءَۚ فَلَا تَخْشَوُا النَّاسَ وَاخْشَوْنِ وَلَا تَشْتَرُوا بِاٰيَات۪ي ثَمَنًا قَل۪يلًاۜ وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ

  • 16:126

    وَاِنْ عَاقَبْتُمْ فَعَاقِبُوا بِمِثْلِ مَا عُوقِبْتُمْ بِه۪ۜ وَلَئِنْ صَبَرْتُمْ لَهُوَ خَيْرٌ لِلصَّابِر۪ينَ