Kâinatın yaratılışı
-
2:29
(Ey insanlar, düşünün!) Sizin için yerde olanların (ihtiyaçlarınızı karşılamak üzere, canlı ve cansız varlıkların) tümünü yaratan O’dur. Sonra (üstün sanat ve hikmetiyle) göğe istiva edip (kudretiyle kuşatıverip) de onları yedi (tabaka) gökler olarak düzenleyen de O’dur. Ve O, her şeyi (bütün detayları ve donanımıyla) Bilendir.
-
6:101
(Allah CC) Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin (hiç yoktan) yaratandır. O'nun nasıl bir çocuğu olabilir? O'nun bir eşi (zevcesi) de yoktur. O, her şeyi Yaratandır. O, her şeyi Bilen (Allah’tır).
-
6:107
Eğer Allah dileseydi (herkesi imana mecbur kılar) onlar da şirk koşmazlardı. Biz Seni onlar üzerinde bir gözetleyici bekçi (zorla İslam’a getirici) kılmadık; Sen onlar üzerinde bir vekil de değilsin. (Suçları ve sorumlulukları kendilerine aittir.)
-
30:19
(Cenab-ı Allah) O ölüden diriyi çıkarır ve diriden ölüyü çıkarır, (her kış) ölümünden sonra da (baharda tekrar) yeri diriltip (çeşitli bitkilerle donatır). İşte siz de böyle (yeniden yaratılıp topraktan) çıkarılacaksınız.
-
32:7
O, yarattığı her şeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya (süzme ve özlü) bir çamurdan (maddi bir hamurdan ve mayadan) başlayandır.
-
36:36
Yerin bitirdiklerinden, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri nice şeylerden bütün çiftleri yaratan (Allah çok) Yücedir. (Her türlü noksanlık, yanlışlık ve haksızlıktan münezzehtir.)
-
39:63
Göklerin ve yerin kilitleri (ve bunların içerisindeki tüm varlıklar ve olaylarla ilgili hard disk misali, çok özel ve gizli bilgi hazinelerinin açılış şifreleri) O'nun (kudret elindedir. Anahtarları ise imanla birlikte akıl ve ilimdir). Allah'ın ayetlerine (karşı çıkıp bunlara itiraz ve) inkâr edenler ise; işte onlar, hüsrana uğrayanlardır.
-
40:62
İşte bu (Yüce sıfatları taşıyan), sizin Rabbiniz O Allah'tır; ki (hayır ve şer) her şeyin Yaratıcısıdır; O'ndan başka ilah yoktur. Öyleyse nasıl olur da (Hakk’tan) çevriliyorsunuz? (Bu açık bir akılsızlık ve vicdansızlıktır.)
-
42:49
Göklerin ve yerin mülkü Allah'a aittir. Dilediğini yaratıverir, dilediğine kız çocukları ihsan edebilir, dilediğine de erkek çocukları bağışlayıp verir.
-
43:12
O (Allah) ki, (bitki ve hayvanlardan) bütün çiftleri yaratıp (onlara hayat veren) ve size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar var edendir.
-
51:49
Ve Biz, (insanlar dahil) her şeyi (dişili erkekli) iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz (diye bu bir ibret ve hikmettir.) [Not: Bazılarının zan ve iddia ettiği gibi, İslam kadını asla ikinci sınıf bir varlık gibi düşünmemekte ve onu temel insan haklarından mahrum etmemektedir. İslam, kadın erkek eşitliğinin de ötesinde, her ikisini tek bir bedenin bütünleyici bireyleri görmektedir.]
-
54:49
Hiç şüphesiz, Biz her şeyi bir kadere (nezdimizde bulunan bir düzene, bir ezeli projeye göre hassas bir ölçü ve miktar içinde) yaratıverdik. [Not: Elbette Cenab-ı Hakkın, hücrelerden gezegenlere, enerjiden elektromanyetik sistemlere kadar “Her şeyi bir KADER (ölçü, miktar, formül, prensip ve proje) ile yarattığı” kesindir.]
-
54:50
(Bütün bunlar; sonsuz kudret ve hikmetlerimizi göstermek ve nimetlerimizi tattırıvermek içindir. Yoksa) Bizim (yaratma) emrimiz, bir göz kırpma gibi sadece 'bir keredir' (OL! dediğimiz şey anında meydana çıkmaktadır).
-
57:1
Göklerde ve yerkürede olanların tümü Allah'ı tesbih etmekte (yaratılış gayeleri ve görevleri doğrultusunda hizmet yürütmekte)dirler. O, Üstün ve Güçlü (Azîz) olandır, Hüküm ve Hikmet sahibidir.
-
61:1
Göklerde olanlar da, yeryüzünde olanlar da (hepsi ve her şey) Allah'ı tesbih etmektedirler. (Her şey yaratılış gayesine uygun olarak hareket, hizmet ve doğal ibadet halindedirler.) O (Allah) Azîz’dir (asla yenilmeyen ve baş edilmeyen güç ve şeref sahibidir), Hakîm’dir (her şeye hükmetmektedir ve her işini hikmetle=üstün ve eşsiz bilgelikle yürütmektedir).
-
62:1
Göklerde ve yerde olanların tümü, (yegâne) Melik (kâinatın ve mahlûkatın asıl hükümdarı); Kuddûs (her türlü noksanlık ve kusurdan münezzeh olan); Azîz (daima galip ve güçlü bulunan); Hakîm (hikmet ve hâkimiyet sahibi) olan Allah'ı tesbih etmektedirler.
-
64:1
Göklerde ve yeryüzünde olanların tümü Allah'ı tesbih etmekte (yaratılış görevlerini yerine getirmekte)dirler. Mülk (Kâinat ve Saltanat) O'na aittir, hamd (övgü) de O'nun içindir. O, her şeye güç yetirendir.
-
81:15
Kesinlikle kasem ederim; (gece görünen, gündüz) sinip dönen (gezegen)lere,
-
81:18
Ve nefes almaya (aydınlanmaya) başladığı zaman, sabah vaktine yemin olsun ki;
-
86:1
Göğe ve Tarık’a yemin ederim.
-
86:3
O (Tarık öyle bir) Yıldızdır ki, (küfür karanlıklarını) delen (zulüm odaklarını ve şeytani çarklarını deşifre eden)dir. [Not: “En-Necmüs-Sakıb” = cehalet ve zulüm karanlığını Delen Yıldız: Hz. Peygamber Efendimizin iman ve istikamet devrimine ve Onun izinde gerçekleşecek Mehdiyet önderliğine işaret olabilir.]
-
87:2
(O Rabbin hepinizi ve her şeyi hiç yoktan) Yaratan, (mükemmel bir sistem içinde biçim verip) düzene koyandır (ki her şeyi her an yeniden yaratmaktadır, mükemmel şekilde donatmaktadır).
-
91:1
Andolsun Güneş'e ve onun (huzur ve hayat verici) parıltısına (özellikle kuşluk vaktindeki aydınlığa, yaydığı ışık ve ısıya),
-
91:2
Onu izlediği zaman Ay'a,
-
91:3
Onu (Güneş’i) açığa çıkardığı zaman gündüze,
-
91:4
Onu sarıp-örttüğü (ve Dünya’yı karanlığa bürüdüğü) zaman geceye,
-
91:5
Göğe ve onu (bu denli muhteşem ve mükemmel) bina edene,
-
91:6
Yeryüzüne ve onu (yaşam için bu denli elverişli) yayıp döşeyene,
-
91:7
(İnsan olarak yaratılan her) Nefse ve ona ‘bir düzen içinde biçim verene.’
-
91:8
Sonra da (her nefse) fücurunu (imani ve ahlâki düşüklüklerini) ve takvasını (küfür ve kötülükten sakınma çarelerini) ilham edip (öğreten yüce Rabbe yemin olsun ki).
-
92:3
Erkeği ve dişiyi halk edene... (Yüce Rabbe yemin olsun!)
-
95:1
Andolsun İncir ve Zeytin (gibi yaratılış harikası lezzetli yiyecek ve vitamin depolarına)…
-
95:2
(Hz. Musa’yı, kutsal davasını ve Yüce Rabbiyle irtibatını hatırlatan) Sina Dağı'na…
-
95:3
Ve şu emin beldeye (güvenli kent Mekke’ye ve mübarek civarına)…
-
2:29
هُوَ الَّذ۪ي خَلَقَ لَكُمْ مَا فِي الْاَرْضِ جَم۪يعًا ثُمَّ اسْتَوٰٓى اِلَى السَّمَٓاءِ فَسَوّٰيهُنَّ سَبْعَ سَمٰوَاتٍۜ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ۟
(Ey insanlar, düşünün!) Sizin için yerde olanların (ihtiyaçlarınızı karşılamak üzere, canlı ve cansız varlıkların) tümünü yaratan O’dur. Sonra (üstün sanat ve hikmetiyle) göğe istiva edip (kudretiyle kuşatıverip) de onları yedi (tabaka) gökler olarak düzenleyen de O’dur. Ve O, her şeyi (bütün detayları ve donanımıyla) Bilendir.
-
6:101
بَد۪يعُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ اَنّٰى يَكُونُ لَهُ وَلَدٌ وَلَمْ تَكُنْ لَهُ صَاحِبَةٌۜ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍۚ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ
(Allah CC) Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin (hiç yoktan) yaratandır. O'nun nasıl bir çocuğu olabilir? O'nun bir eşi (zevcesi) de yoktur. O, her şeyi Yaratandır. O, her şeyi Bilen (Allah’tır).
-
6:107
وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ مَٓا اَشْرَكُواۜ وَمَا جَعَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَف۪يظًاۚ وَمَٓا اَنْتَ عَلَيْهِمْ بِوَك۪يلٍ
Eğer Allah dileseydi (herkesi imana mecbur kılar) onlar da şirk koşmazlardı. Biz Seni onlar üzerinde bir gözetleyici bekçi (zorla İslam’a getirici) kılmadık; Sen onlar üzerinde bir vekil de değilsin. (Suçları ve sorumlulukları kendilerine aittir.)
-
30:19
يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَيُحْيِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاۜ وَكَذٰلِكَ تُخْرَجُونَ۟
(Cenab-ı Allah) O ölüden diriyi çıkarır ve diriden ölüyü çıkarır, (her kış) ölümünden sonra da (baharda tekrar) yeri diriltip (çeşitli bitkilerle donatır). İşte siz de böyle (yeniden yaratılıp topraktan) çıkarılacaksınız.
-
32:7
اَلَّذ۪ٓي اَحْسَنَ كُلَّ شَيْءٍ خَلَقَهُ وَبَدَاَ خَلْقَ الْاِنْسَانِ مِنْ ط۪ينٍۚ
O, yarattığı her şeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya (süzme ve özlü) bir çamurdan (maddi bir hamurdan ve mayadan) başlayandır.
-
36:36
سُبْحَانَ الَّذ۪ي خَلَقَ الْاَزْوَاجَ كُلَّهَا مِمَّا تُنْبِتُ الْاَرْضُ وَمِنْ اَنْفُسِهِمْ وَمِمَّا لَا يَعْلَمُونَ
Yerin bitirdiklerinden, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri nice şeylerden bütün çiftleri yaratan (Allah çok) Yücedir. (Her türlü noksanlık, yanlışlık ve haksızlıktan münezzehtir.)
-
39:63
لَهُ مَقَال۪يدُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِ اللّٰهِ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ۟
Göklerin ve yerin kilitleri (ve bunların içerisindeki tüm varlıklar ve olaylarla ilgili hard disk misali, çok özel ve gizli bilgi hazinelerinin açılış şifreleri) O'nun (kudret elindedir. Anahtarları ise imanla birlikte akıl ve ilimdir). Allah'ın ayetlerine (karşı çıkıp bunlara itiraz ve) inkâr edenler ise; işte onlar, hüsrana uğrayanlardır.
-
40:62
ذٰلِكُمُ اللّٰهُ رَبُّكُمْ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍۢ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۘ فَاَنّٰى تُؤْفَكُونَ
İşte bu (Yüce sıfatları taşıyan), sizin Rabbiniz O Allah'tır; ki (hayır ve şer) her şeyin Yaratıcısıdır; O'ndan başka ilah yoktur. Öyleyse nasıl olur da (Hakk’tan) çevriliyorsunuz? (Bu açık bir akılsızlık ve vicdansızlıktır.)
-
42:49
لِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ يَخْلُقُ مَا يَشَٓاءُۜ يَهَبُ لِمَنْ يَشَٓاءُ اِنَاثًا وَيَهَبُ لِمَنْ يَشَٓاءُ الذُّكُورَۙ
Göklerin ve yerin mülkü Allah'a aittir. Dilediğini yaratıverir, dilediğine kız çocukları ihsan edebilir, dilediğine de erkek çocukları bağışlayıp verir.
-
43:12
وَالَّذ۪ي خَلَقَ الْاَزْوَاجَ كُلَّهَا وَجَعَلَ لَكُمْ مِنَ الْفُلْكِ وَالْاَنْعَامِ مَا تَرْكَبُونَۙ
O (Allah) ki, (bitki ve hayvanlardan) bütün çiftleri yaratıp (onlara hayat veren) ve size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar var edendir.
-
51:49
وَمِنْ كُلِّ شَيْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
Ve Biz, (insanlar dahil) her şeyi (dişili erkekli) iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz (diye bu bir ibret ve hikmettir.) [Not: Bazılarının zan ve iddia ettiği gibi, İslam kadını asla ikinci sınıf bir varlık gibi düşünmemekte ve onu temel insan haklarından mahrum etmemektedir. İslam, kadın erkek eşitliğinin de ötesinde, her ikisini tek bir bedenin bütünleyici bireyleri görmektedir.]
-
54:49
اِنَّا كُلَّ شَيْءٍ خَلَقْنَاهُ بِقَدَرٍ
Hiç şüphesiz, Biz her şeyi bir kadere (nezdimizde bulunan bir düzene, bir ezeli projeye göre hassas bir ölçü ve miktar içinde) yaratıverdik. [Not: Elbette Cenab-ı Hakkın, hücrelerden gezegenlere, enerjiden elektromanyetik sistemlere kadar “Her şeyi bir KADER (ölçü, miktar, formül, prensip ve proje) ile yarattığı” kesindir.]
-
54:50
وَمَٓا اَمْرُنَٓا اِلَّا وَاحِدَةٌ كَلَمْحٍ بِالْبَصَرِ
(Bütün bunlar; sonsuz kudret ve hikmetlerimizi göstermek ve nimetlerimizi tattırıvermek içindir. Yoksa) Bizim (yaratma) emrimiz, bir göz kırpma gibi sadece 'bir keredir' (OL! dediğimiz şey anında meydana çıkmaktadır).
-
57:1
سَبَّحَ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ
Göklerde ve yerkürede olanların tümü Allah'ı tesbih etmekte (yaratılış gayeleri ve görevleri doğrultusunda hizmet yürütmekte)dirler. O, Üstün ve Güçlü (Azîz) olandır, Hüküm ve Hikmet sahibidir.
-
61:1
سَبَّحَ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ
Göklerde olanlar da, yeryüzünde olanlar da (hepsi ve her şey) Allah'ı tesbih etmektedirler. (Her şey yaratılış gayesine uygun olarak hareket, hizmet ve doğal ibadet halindedirler.) O (Allah) Azîz’dir (asla yenilmeyen ve baş edilmeyen güç ve şeref sahibidir), Hakîm’dir (her şeye hükmetmektedir ve her işini hikmetle=üstün ve eşsiz bilgelikle yürütmektedir).
-
62:1
يُسَبِّحُ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَز۪يزِ الْحَك۪يمِ
Göklerde ve yerde olanların tümü, (yegâne) Melik (kâinatın ve mahlûkatın asıl hükümdarı); Kuddûs (her türlü noksanlık ve kusurdan münezzeh olan); Azîz (daima galip ve güçlü bulunan); Hakîm (hikmet ve hâkimiyet sahibi) olan Allah'ı tesbih etmektedirler.
-
64:1
يُسَبِّحُ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۚ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُۘ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ
Göklerde ve yeryüzünde olanların tümü Allah'ı tesbih etmekte (yaratılış görevlerini yerine getirmekte)dirler. Mülk (Kâinat ve Saltanat) O'na aittir, hamd (övgü) de O'nun içindir. O, her şeye güç yetirendir.
-
81:15
فَلَٓا اُقْسِمُ بِالْخُنَّسِۙ
Kesinlikle kasem ederim; (gece görünen, gündüz) sinip dönen (gezegen)lere,
-
81:18
وَالصُّبْحِ اِذَا تَنَفَّسَۙ
Ve nefes almaya (aydınlanmaya) başladığı zaman, sabah vaktine yemin olsun ki;
-
86:1
وَالسَّمَٓاءِ وَالطَّارِقِۙ
Göğe ve Tarık’a yemin ederim.
-
86:3
اَلنَّجْمُ الثَّاقِبُۙ
O (Tarık öyle bir) Yıldızdır ki, (küfür karanlıklarını) delen (zulüm odaklarını ve şeytani çarklarını deşifre eden)dir. [Not: “En-Necmüs-Sakıb” = cehalet ve zulüm karanlığını Delen Yıldız: Hz. Peygamber Efendimizin iman ve istikamet devrimine ve Onun izinde gerçekleşecek Mehdiyet önderliğine işaret olabilir.]
-
87:2
اَلَّذ۪ي خَلَقَ فَسَوّٰىۙۖ
(O Rabbin hepinizi ve her şeyi hiç yoktan) Yaratan, (mükemmel bir sistem içinde biçim verip) düzene koyandır (ki her şeyi her an yeniden yaratmaktadır, mükemmel şekilde donatmaktadır).
-
91:1
وَالشَّمْسِ وَضُحٰيهَاۙۖ
Andolsun Güneş'e ve onun (huzur ve hayat verici) parıltısına (özellikle kuşluk vaktindeki aydınlığa, yaydığı ışık ve ısıya),
-
91:2
وَالْقَمَرِ اِذَا تَلٰيهَاۙۖ
Onu izlediği zaman Ay'a,
-
91:3
وَالنَّهَارِ اِذَا جَلّٰيهَاۙۖ
Onu (Güneş’i) açığa çıkardığı zaman gündüze,
-
91:4
وَالَّيْلِ اِذَا يَغْشٰيهَاۙۖ
Onu sarıp-örttüğü (ve Dünya’yı karanlığa bürüdüğü) zaman geceye,
-
91:5
وَالسَّمَٓاءِ وَمَا بَنٰيهَاۙۖ
Göğe ve onu (bu denli muhteşem ve mükemmel) bina edene,
-
91:6
وَالْاَرْضِ وَمَا طَحٰيهَاۙۖ
Yeryüzüne ve onu (yaşam için bu denli elverişli) yayıp döşeyene,
-
91:7
وَنَفْسٍ وَمَا سَوّٰيهَاۙۖ
(İnsan olarak yaratılan her) Nefse ve ona ‘bir düzen içinde biçim verene.’
-
91:8
فَاَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوٰيهَاۙۖ
Sonra da (her nefse) fücurunu (imani ve ahlâki düşüklüklerini) ve takvasını (küfür ve kötülükten sakınma çarelerini) ilham edip (öğreten yüce Rabbe yemin olsun ki).
-
92:3
وَمَا خَلَقَ الذَّكَرَ وَالْاُنْثٰىۙ
Erkeği ve dişiyi halk edene... (Yüce Rabbe yemin olsun!)
-
95:1
وَالتّ۪ينِ وَالزَّيْتُونِۙ
Andolsun İncir ve Zeytin (gibi yaratılış harikası lezzetli yiyecek ve vitamin depolarına)…
-
95:2
وَطُورِ س۪ين۪ينَۙ
(Hz. Musa’yı, kutsal davasını ve Yüce Rabbiyle irtibatını hatırlatan) Sina Dağı'na…
-
95:3
وَهٰذَا الْبَلَدِ الْاَم۪ينِۙ
Ve şu emin beldeye (güvenli kent Mekke’ye ve mübarek civarına)…
-
2:29
هُوَ الَّذ۪ي خَلَقَ لَكُمْ مَا فِي الْاَرْضِ جَم۪يعًا ثُمَّ اسْتَوٰٓى اِلَى السَّمَٓاءِ فَسَوّٰيهُنَّ سَبْعَ سَمٰوَاتٍۜ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ۟
-
6:101
بَد۪يعُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ اَنّٰى يَكُونُ لَهُ وَلَدٌ وَلَمْ تَكُنْ لَهُ صَاحِبَةٌۜ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍۚ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ
-
6:107
وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ مَٓا اَشْرَكُواۜ وَمَا جَعَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَف۪يظًاۚ وَمَٓا اَنْتَ عَلَيْهِمْ بِوَك۪يلٍ
-
30:19
يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَيُحْيِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاۜ وَكَذٰلِكَ تُخْرَجُونَ۟
-
32:7
اَلَّذ۪ٓي اَحْسَنَ كُلَّ شَيْءٍ خَلَقَهُ وَبَدَاَ خَلْقَ الْاِنْسَانِ مِنْ ط۪ينٍۚ
-
36:36
سُبْحَانَ الَّذ۪ي خَلَقَ الْاَزْوَاجَ كُلَّهَا مِمَّا تُنْبِتُ الْاَرْضُ وَمِنْ اَنْفُسِهِمْ وَمِمَّا لَا يَعْلَمُونَ
-
39:63
لَهُ مَقَال۪يدُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِ اللّٰهِ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ۟
-
40:62
ذٰلِكُمُ اللّٰهُ رَبُّكُمْ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍۢ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۘ فَاَنّٰى تُؤْفَكُونَ
-
42:49
لِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ يَخْلُقُ مَا يَشَٓاءُۜ يَهَبُ لِمَنْ يَشَٓاءُ اِنَاثًا وَيَهَبُ لِمَنْ يَشَٓاءُ الذُّكُورَۙ
-
43:12
وَالَّذ۪ي خَلَقَ الْاَزْوَاجَ كُلَّهَا وَجَعَلَ لَكُمْ مِنَ الْفُلْكِ وَالْاَنْعَامِ مَا تَرْكَبُونَۙ
-
51:49
وَمِنْ كُلِّ شَيْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
-
54:49
اِنَّا كُلَّ شَيْءٍ خَلَقْنَاهُ بِقَدَرٍ
-
54:50
وَمَٓا اَمْرُنَٓا اِلَّا وَاحِدَةٌ كَلَمْحٍ بِالْبَصَرِ
-
57:1
سَبَّحَ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ
-
61:1
سَبَّحَ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ
-
62:1
يُسَبِّحُ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَز۪يزِ الْحَك۪يمِ
-
64:1
يُسَبِّحُ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۚ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُۘ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ
-
81:15
فَلَٓا اُقْسِمُ بِالْخُنَّسِۙ
-
81:18
وَالصُّبْحِ اِذَا تَنَفَّسَۙ
-
86:1
وَالسَّمَٓاءِ وَالطَّارِقِۙ
-
86:3
اَلنَّجْمُ الثَّاقِبُۙ
-
87:2
اَلَّذ۪ي خَلَقَ فَسَوّٰىۙۖ
-
91:1
وَالشَّمْسِ وَضُحٰيهَاۙۖ
-
91:2
وَالْقَمَرِ اِذَا تَلٰيهَاۙۖ
-
91:3
وَالنَّهَارِ اِذَا جَلّٰيهَاۙۖ
-
91:4
وَالَّيْلِ اِذَا يَغْشٰيهَاۙۖ
-
91:5
وَالسَّمَٓاءِ وَمَا بَنٰيهَاۙۖ
-
91:6
وَالْاَرْضِ وَمَا طَحٰيهَاۙۖ
-
91:7
وَنَفْسٍ وَمَا سَوّٰيهَاۙۖ
-
91:8
فَاَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوٰيهَاۙۖ
-
92:3
وَمَا خَلَقَ الذَّكَرَ وَالْاُنْثٰىۙ
-
95:1
وَالتّ۪ينِ وَالزَّيْتُونِۙ
-
95:2
وَطُورِ س۪ين۪ينَۙ
-
95:3
وَهٰذَا الْبَلَدِ الْاَم۪ينِۙ