Had-hudud(cezalar)
-
4:15
Kadınlarınızdan fuhuş yaptıkları (iddia edilenlere) karşı, içinizden onların aleyhine şahitlik yapacak dört kişi getirip (konuşturun). Eğer bunlar, (zinaya) şahitlik ederlerse, onları (zina yapanları) ölüm gelip çatıncaya veya Allah bir yol açıncaya kadar evlerde tutun (insanlarla irtibatını kesip göz hapsine alın).
-
4:16
Sizden (içinizden) fuhşu (eşcinselliği) irtikâp eden kişilerin her ikisini de eziyete koşun (el ve dil ile zahmete ve zillete tâbi tutun). Eğer tevbe ederler de ıslah olurlarsa, artık onlardan vazgeçip bırakın. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul buyurandır, Esirgeyip Bağışlayandır. [Not: Cahiliye döneminden silm=barış dönemine geçiş sürecinde bu iki ayetin hükümleri uygulanır. Ama İslami düzen yerleşip benimsendikten sonra Nur Suresi 2. ayeti esas alınır.]
-
5:33
Allah’a ve Resulüne (bunlara bağlı adil bir devlete ve hükümete karşı) savaş açanların ve yeryüzünde (ülkesinde ve bölgesinde) bozgunculuk çıkaranların (anarşiye ve isyana kalkışanların) cezası; (vuruşma anında) öldürülmeleri, (çarpışma sonucu yakalananlardan tedhişçi ve tehlikeli olanların) asılarak idam edilmeleri (ve ibreti âlem olsun ve caydırıcılığı bulunsun diye herkese gösterilmeleri), veya (terörde çok ileri gitmiş, nice asker ve sivil masum insanı katletmiş, isyan ve bölücülüğe önderlik etmiş ise sağ) elleriyle (sol) ayaklarının çaprazlama kesilmesidir. Yok eğer (istemeden ve bazı mazeret ve mecburiyetlerle anarşiye katılmış, sonra pişmanlık duymuşsa ve kendi bölgesinde kalması fitne ve fesada yol açacaksa, bunların ve yakınlarının da bulundukları) yerden (başka yörelere) sürgün edilmeleri (ve böylece uyumlu ve yararlı vatandaş haline gelmelerine fırsat verilmesidir). Bunlar (onların) dünyadaki eziyetleri ve rezillikleridir, ahirette ise onlar için daha büyük bir azap (var edilmiştir).
-
5:34
Ancak, siz onlara güç yetirmenizden (terör şebekesini tepelemenizden) önce tevbe edip (anarşiden vazgeçen ve pişmanlıkla devlete teslimiyeti seçenler) hariçtir; (onlar için genel af çıkarmak suretiyle bu kandırılmış ve mecbur bırakılmış kimseleri yeniden topluma kazandırmak gerekir. Çünkü) Biliniz ki Allah da Bağışlayıcı ve Esirgeyicidir.
-
5:38
(Zaruri ihtiyaçlarını karşılama mecburiyeti gibi ciddi mazeretler ve çaresizlikler dışında, çalmayı meslek haline getiren ve 10 dirhem=iki koyun fiyatından fazla çalıveren) Hırsız erkek ve hırsız kadının, (çalıp haksız) kazandıklarına bir karşılık ve Allah'tan 'tekrarını önleyen etkin ve caydırıcı bir ceza' olmak üzere; her birinin (sağ) elini (bilekten) kesin! Allah Üstün ve Güçlü olandır, Hüküm ve Hikmet sahibidir. [Not: Ülke çapında ıslah edici tedbirler alınmasına, herkese meşru çalışma ve kazanma imkânları sağlanmasına, sakat ve sahipsiz ise ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılanmasına rağmen; ev ve işyeri gibi ortamlardan, kuyumculardan, kasalardan, mağazalardan hırsızlık yapanların, önce önlerinin kesilmesi, fayda vermiyorsa ellerinin kesilmesi, uygulanma şartları çok zor, ama caydırıcı bir ceza olarak önemli bir tedbirdir. İslam’da aslolan, hırsızlığın önünün kesilmesi, insanca yaşama şartlarının geliştirilmesidir. Zaten bu tedbirler alınmadan el kesme cezasının uygulanamayacağı belirtilmiştir. Cehalet ve mecburiyet sonucu işlenen suçlar, zararları ödenmek ve tekrar edilmemek şartıyla devletçe affedilir. (Bak: En’am 54. Ayet) Asıl suç ve sorumluluk; ülkede, faiz ve rantiye sistemiyle vurgun ve soygun düzeni kurarak halkı soyanların ve geçim darlığı içinde kıvrandıranların üzerindedir.]
-
5:39
Ancak kim (hırsızlık, haksızlık ve ahlâksızlık gibi) işlediği zulümden sonra tevbe eder ve (davranışlarını) düzeltirse, şüphesiz Allah onun tevbesini kabul edicidir. (Samimi bir pişmanlıkla artık ıslah olduğuna ve hırsızlık huyundan uzaklaştığına kanaat getiren devlet de onu bağışlayıverir.) Muhakkak Allah, Bağışlayandır, Esirgeyendir. [Not: Bu Ayet-i Kerimede, hırsızlığı önleyici tedbirler olarak; el kesmekten önce, insanca yaşanacak ekonomik önlemleri almak, ve bu sağlanmadan yapılan yanlışlıkları ve pişmanlıkları bağışlamak gereği öğütlenmektedir.]
-
4:15
وَالّٰت۪ي يَأْت۪ينَ الْفَاحِشَةَ مِنْ نِسَٓائِكُمْ فَاسْتَشْهِدُوا عَلَيْهِنَّ اَرْبَعَةً مِنْكُمْۚ فَاِنْ شَهِدُوا فَاَمْسِكُوهُنَّ فِي الْبُيُوتِ حَتّٰى يَتَوَفّٰيهُنَّ الْمَوْتُ اَوْ يَجْعَلَ اللّٰهُ لَهُنَّ سَب۪يلًا
Kadınlarınızdan fuhuş yaptıkları (iddia edilenlere) karşı, içinizden onların aleyhine şahitlik yapacak dört kişi getirip (konuşturun). Eğer bunlar, (zinaya) şahitlik ederlerse, onları (zina yapanları) ölüm gelip çatıncaya veya Allah bir yol açıncaya kadar evlerde tutun (insanlarla irtibatını kesip göz hapsine alın).
-
4:16
وَالَّذَانِ يَأْتِيَانِهَا مِنْكُمْ فَاٰذُوهُمَاۚ فَاِنْ تَابَا وَاَصْلَحَا فَاَعْرِضُوا عَنْهُمَاۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ تَوَّابًا رَح۪يمًا
Sizden (içinizden) fuhşu (eşcinselliği) irtikâp eden kişilerin her ikisini de eziyete koşun (el ve dil ile zahmete ve zillete tâbi tutun). Eğer tevbe ederler de ıslah olurlarsa, artık onlardan vazgeçip bırakın. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul buyurandır, Esirgeyip Bağışlayandır. [Not: Cahiliye döneminden silm=barış dönemine geçiş sürecinde bu iki ayetin hükümleri uygulanır. Ama İslami düzen yerleşip benimsendikten sonra Nur Suresi 2. ayeti esas alınır.]
-
5:33
اِنَّمَا جَزٰٓؤُا الَّذ۪ينَ يُحَارِبُونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الْاَرْضِ فَسَادًا اَنْ يُقَتَّلُٓوا اَوْ يُصَلَّبُٓوا اَوْ تُقَطَّعَ اَيْد۪يهِمْ وَاَرْجُلُهُمْ مِنْ خِلَافٍ اَوْ يُنْفَوْا مِنَ الْاَرْضِۜ ذٰلِكَ لَهُمْ خِزْيٌ فِي الدُّنْيَا وَلَهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ عَذَابٌ عَظ۪يمٌۙ
Allah’a ve Resulüne (bunlara bağlı adil bir devlete ve hükümete karşı) savaş açanların ve yeryüzünde (ülkesinde ve bölgesinde) bozgunculuk çıkaranların (anarşiye ve isyana kalkışanların) cezası; (vuruşma anında) öldürülmeleri, (çarpışma sonucu yakalananlardan tedhişçi ve tehlikeli olanların) asılarak idam edilmeleri (ve ibreti âlem olsun ve caydırıcılığı bulunsun diye herkese gösterilmeleri), veya (terörde çok ileri gitmiş, nice asker ve sivil masum insanı katletmiş, isyan ve bölücülüğe önderlik etmiş ise sağ) elleriyle (sol) ayaklarının çaprazlama kesilmesidir. Yok eğer (istemeden ve bazı mazeret ve mecburiyetlerle anarşiye katılmış, sonra pişmanlık duymuşsa ve kendi bölgesinde kalması fitne ve fesada yol açacaksa, bunların ve yakınlarının da bulundukları) yerden (başka yörelere) sürgün edilmeleri (ve böylece uyumlu ve yararlı vatandaş haline gelmelerine fırsat verilmesidir). Bunlar (onların) dünyadaki eziyetleri ve rezillikleridir, ahirette ise onlar için daha büyük bir azap (var edilmiştir).
-
5:34
اِلَّا الَّذ۪ينَ تَابُوا مِنْ قَبْلِ اَنْ تَقْدِرُوا عَلَيْهِمْۚ فَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ۟
Ancak, siz onlara güç yetirmenizden (terör şebekesini tepelemenizden) önce tevbe edip (anarşiden vazgeçen ve pişmanlıkla devlete teslimiyeti seçenler) hariçtir; (onlar için genel af çıkarmak suretiyle bu kandırılmış ve mecbur bırakılmış kimseleri yeniden topluma kazandırmak gerekir. Çünkü) Biliniz ki Allah da Bağışlayıcı ve Esirgeyicidir.
-
5:38
وَالسَّارِقُ وَالسَّارِقَةُ فَاقْطَعُٓوا اَيْدِيَهُمَا جَزَٓاءً بِمَا كَسَبَا نَكَالًا مِنَ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ
(Zaruri ihtiyaçlarını karşılama mecburiyeti gibi ciddi mazeretler ve çaresizlikler dışında, çalmayı meslek haline getiren ve 10 dirhem=iki koyun fiyatından fazla çalıveren) Hırsız erkek ve hırsız kadının, (çalıp haksız) kazandıklarına bir karşılık ve Allah'tan 'tekrarını önleyen etkin ve caydırıcı bir ceza' olmak üzere; her birinin (sağ) elini (bilekten) kesin! Allah Üstün ve Güçlü olandır, Hüküm ve Hikmet sahibidir. [Not: Ülke çapında ıslah edici tedbirler alınmasına, herkese meşru çalışma ve kazanma imkânları sağlanmasına, sakat ve sahipsiz ise ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılanmasına rağmen; ev ve işyeri gibi ortamlardan, kuyumculardan, kasalardan, mağazalardan hırsızlık yapanların, önce önlerinin kesilmesi, fayda vermiyorsa ellerinin kesilmesi, uygulanma şartları çok zor, ama caydırıcı bir ceza olarak önemli bir tedbirdir. İslam’da aslolan, hırsızlığın önünün kesilmesi, insanca yaşama şartlarının geliştirilmesidir. Zaten bu tedbirler alınmadan el kesme cezasının uygulanamayacağı belirtilmiştir. Cehalet ve mecburiyet sonucu işlenen suçlar, zararları ödenmek ve tekrar edilmemek şartıyla devletçe affedilir. (Bak: En’am 54. Ayet) Asıl suç ve sorumluluk; ülkede, faiz ve rantiye sistemiyle vurgun ve soygun düzeni kurarak halkı soyanların ve geçim darlığı içinde kıvrandıranların üzerindedir.]
-
5:39
فَمَنْ تَابَ مِنْ بَعْدِ ظُلْمِه۪ وَاَصْلَحَ فَاِنَّ اللّٰهَ يَتُوبُ عَلَيْهِۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ
Ancak kim (hırsızlık, haksızlık ve ahlâksızlık gibi) işlediği zulümden sonra tevbe eder ve (davranışlarını) düzeltirse, şüphesiz Allah onun tevbesini kabul edicidir. (Samimi bir pişmanlıkla artık ıslah olduğuna ve hırsızlık huyundan uzaklaştığına kanaat getiren devlet de onu bağışlayıverir.) Muhakkak Allah, Bağışlayandır, Esirgeyendir. [Not: Bu Ayet-i Kerimede, hırsızlığı önleyici tedbirler olarak; el kesmekten önce, insanca yaşanacak ekonomik önlemleri almak, ve bu sağlanmadan yapılan yanlışlıkları ve pişmanlıkları bağışlamak gereği öğütlenmektedir.]
-
4:15
وَالّٰت۪ي يَأْت۪ينَ الْفَاحِشَةَ مِنْ نِسَٓائِكُمْ فَاسْتَشْهِدُوا عَلَيْهِنَّ اَرْبَعَةً مِنْكُمْۚ فَاِنْ شَهِدُوا فَاَمْسِكُوهُنَّ فِي الْبُيُوتِ حَتّٰى يَتَوَفّٰيهُنَّ الْمَوْتُ اَوْ يَجْعَلَ اللّٰهُ لَهُنَّ سَب۪يلًا
-
4:16
وَالَّذَانِ يَأْتِيَانِهَا مِنْكُمْ فَاٰذُوهُمَاۚ فَاِنْ تَابَا وَاَصْلَحَا فَاَعْرِضُوا عَنْهُمَاۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ تَوَّابًا رَح۪يمًا
-
5:33
اِنَّمَا جَزٰٓؤُا الَّذ۪ينَ يُحَارِبُونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الْاَرْضِ فَسَادًا اَنْ يُقَتَّلُٓوا اَوْ يُصَلَّبُٓوا اَوْ تُقَطَّعَ اَيْد۪يهِمْ وَاَرْجُلُهُمْ مِنْ خِلَافٍ اَوْ يُنْفَوْا مِنَ الْاَرْضِۜ ذٰلِكَ لَهُمْ خِزْيٌ فِي الدُّنْيَا وَلَهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ عَذَابٌ عَظ۪يمٌۙ
-
5:34
اِلَّا الَّذ۪ينَ تَابُوا مِنْ قَبْلِ اَنْ تَقْدِرُوا عَلَيْهِمْۚ فَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ۟
-
5:38
وَالسَّارِقُ وَالسَّارِقَةُ فَاقْطَعُٓوا اَيْدِيَهُمَا جَزَٓاءً بِمَا كَسَبَا نَكَالًا مِنَ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ
-
5:39
فَمَنْ تَابَ مِنْ بَعْدِ ظُلْمِه۪ وَاَصْلَحَ فَاِنَّ اللّٰهَ يَتُوبُ عَلَيْهِۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ