144. Sayfa

8. Cüz

  • 6:132

    وَلِكُلٍّ دَرَجَاتٌ مِمَّا عَمِلُواۜ وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا يَعْمَلُونَ

    Her bir kimsenin işlediği amellere göre dereceleri vardır ve Rabbin onların yaptıklarından habersiz değildir. (Bu ayetle, kişilerin ve ekiplerin; yaptıkları ve başardıkları hayırlı ve yararlı işlere, amellere, mesleklere… Bilgi, beceri, gayret ve girişimleri sonucu oluşan verimlilik ve üretim kriterlerine göre kıymetleri; etkinlik ve yetkinlik mertebeleri olacağı belirtilmektedir.)

  • 6:133

    وَرَبُّكَ الْغَنِيُّ ذُو الرَّحْمَةِۜ اِنْ يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ وَيَسْتَخْلِفْ مِنْ بَعْدِكُمْ مَا يَشَٓاءُ كَمَٓا اَنْشَاَكُمْ مِنْ ذُرِّيَّةِ قَوْمٍ اٰخَر۪ينَۜ

    Rabbin, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Zengindir (ve sonsuz) rahmet sahibidir. Eğer dilerse sizi giderir (iktidarınızı devirir) ve dilerse, sizi bir başka kavmin soyundan (inşa edip) var ettiği gibi, sizin yerinize de bir başkasını getirir.

  • 6:134

    اِنَّ مَا تُوعَدُونَ لَاٰتٍۙ وَمَٓا اَنْتُمْ بِمُعْجِز۪ينَ

    Hiç şüphesiz, size va’ad edilen (her şey) mutlaka gelecek (ve gerçekleşecek)tir. Ve (ey kâfirler ve zalimler) siz (Bizi asla) aciz bırakacak değilsiniz. (Allah’ın va’adini ve takdirini asla engelleyemezsiniz!)

  • 6:135

    قُلْ يَا قَوْمِ اعْمَلُوا عَلٰى مَكَانَتِكُمْ اِنّ۪ي عَامِلٌۚ فَسَوْفَ تَعْلَمُونَۙ مَنْ تَكُونُ لَهُ عَاقِبَةُ الدَّارِۜ اِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ

    De ki: “Ey kavmim, bütün imkânlarınızla çalışıp (elinizden geleni) yapın; şüphesiz ben de (görevimin gereğini) yapıyorum (yapacağım). Yakında (kutlu) sonuç diyarının (ülke ve dünya iktidarının) kimin olacağını, bilip-öğreneceksiniz. Gerçekten zalimler (şeytani amaçlarına ve) kurtuluşa ermeyeceklerdir.”

  • 6:136

    وَجَعَلُوا لِلّٰهِ مِمَّا ذَرَاَ مِنَ الْحَرْثِ وَالْاَنْعَامِ نَص۪يبًا فَقَالُوا هٰذَا لِلّٰهِ بِزَعْمِهِمْ وَهٰذَا لِشُرَكَٓائِنَاۚ فَمَا كَانَ لِشُرَكَٓائِهِمْ فَلَا يَصِلُ اِلَى اللّٰهِۚ وَمَا كَانَ لِلّٰهِ فَهُوَ يَصِلُ اِلٰى شُرَكَٓائِهِمْۜ سَٓاءَ مَا يَحْكُمُونَ

    (Müşrikler) O'nun (Cenab-ı Hakkın) üretip-türettiği ekin ve hayvanlardan, (güya) Allah için de bir pay ayırdılar, sonra kendi zanlarınca: "Bu Allah'ındır, bu da şirk koştuklarımızın (putlarımızın ve canlı tağutlarımızın hakkı)dır" dediler. Kendi ortakları için olan (pay), Allah tarafına geçmezdi, ama Allah'a ait olan kendi ortaklarının tarafına (payına) geçerdi. (Yani sözde Allah’a ayırdıkları hisseleri çalıp tağutlarına verirlerdi.) Ne kötü hüküm verip (küfre düşerlerdi).

  • 6:137

    وَكَذٰلِكَ زَيَّنَ لِكَث۪يرٍ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ قَتْلَ اَوْلَادِهِمْ شُرَكَٓاؤُ۬هُمْ لِيُرْدُوهُمْ وَلِيَلْبِسُوا عَلَيْهِمْ د۪ينَهُمْۜ وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ مَا فَعَلُوهُ فَذَرْهُمْ وَمَا يَفْتَرُونَ

    Yine bunun gibi onların ortakları (şeytanları), müşriklerden çoğuna (kendi masum) çocuklarını öldürmeyi (ve nüfus planlaması diye nesillerinin kökünü kesmeyi) süslü gösterdiler. Hem onları helake uğratmak, hem kendi aleyhlerinde dinlerini karmakarışık kılmak için (bunları teşvik ederler. Ama) Allah (önlemek) dileseydi bunu yapmazlardı; o halde Sen onları ve düzmekte oldukları iftiraları (boş ver ve) bırak. (Senin görevin tebliğdir.)