142. Sayfa

8. Cüz

  • 6:119

    وَمَا لَكُمْ اَلَّا تَأْكُلُوا مِمَّا ذُكِرَ اسْمُ اللّٰهِ عَلَيْهِ وَقَدْ فَصَّلَ لَكُمْ مَا حَرَّمَ عَلَيْكُمْ اِلَّا مَا اضْطُرِرْتُمْ اِلَيْهِۜ وَاِنَّ كَث۪يرًا لَيُضِلُّونَ بِاَهْوَٓائِهِمْ بِغَيْرِ عِلْمٍۜ اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ بِالْمُعْتَد۪ينَ

    Size ne oluyor ki; zaruri bir ihtiyaçla karşı karşıya kalmanız durumunda, onlardan (bile) yiyebilecekleriniz dışında; O, size haram kıldıklarını ayrı ayrı açıklamışken, (siz hâlâ) üzerinde Allah'ın ismi anılan (helâl) şeyleri yemiyorsunuz (ve böylece takvalık taslıyorsunuz)? Gerçekten (insanlardan önderlik ve mürşitlik taslayanların bir)çoğu da ilmi (ve ehliyeti) olmadan, sadece kendi nefsi hevâsına uyarak (peşlerine takılanları doğru yoldan) saptırmakta (rastgele şu helâldir, bu haramdır diyerek insanları dalâlete sürüklemekte)dirler. Şüphesiz, Senin Rabbin haddi aşanları en iyi Bilendir.

  • 6:120

    وَذَرُوا ظَاهِرَ الْاِثْمِ وَبَاطِنَهُۜ اِنَّ الَّذ۪ينَ يَكْسِبُونَ الْاِثْمَ سَيُجْزَوْنَ بِمَا كَانُوا يَقْتَرِفُونَ

    Günahın açıkta olanını da, gizli yapılanını da terk edin. Çünkü günahı kazananların, yüklenegeldikleri kötülük dolayısıyla mutlaka cezalandırılmaları kesindir. (İşte bundan korkmak ve korunmak gerekir.)

  • 6:121

    وَلَا تَأْكُلُوا مِمَّا لَمْ يُذْكَرِ اسْمُ اللّٰهِ عَلَيْهِ وَاِنَّهُ لَفِسْقٌۜ وَاِنَّ الشَّيَاط۪ينَ لَيُوحُونَ اِلٰٓى اَوْلِيَٓائِهِمْ لِيُجَادِلُوكُمْۚ وَاِنْ اَطَعْتُمُوهُمْ اِنَّكُمْ لَمُشْرِكُونَ۟

    Üzerine Allah'ın isminin anılmadığı (Besmelesiz kesilen) şeyi yemeyin; çünkü bu fısktır (yoldan çıkıştır; kesilme dışında vurularak veya şokla öldürülen hayvanlar hastalık saçacaktır). Gerçekten şeytanlar (kapitalist ve komünist zihniyetli şerli odaklar) sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına (işbirlikçi uşaklarına) gizli teklif ve tavsiyelerde (vahyeder gibi sinsi telkinlerde) bulunurlar. Eğer onlara itaat eder de (şirke ve şekavete yönelirseniz), şüphesiz siz de (artık) müşriklerden oluverirsiniz.

  • 6:122

    اَوَمَنْ كَانَ مَيْتًا فَاَحْيَيْنَاهُ وَجَعَلْنَا لَهُ نُورًا يَمْش۪ي بِه۪ فِي النَّاسِ كَمَنْ مَثَلُهُ فِي الظُّلُمَاتِ لَيْسَ بِخَارِجٍ مِنْهَاۜ كَذٰلِكَ زُيِّنَ لِلْكَافِر۪ينَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

    (Kalbi) Ölü iken kendisini (iman ve İslam’la) dirilttiğimiz ve insanlar içinde (sapıtmadan, örnek ve rehber olarak) yürümesi için kendisine bir nur (akıl ve anlayış) verdiğimiz kimsenin durumu, (gaflet ve cehalet) karanlıklarında kalıp oradan bir çıkış (yolu) bulamayan kimsenin durumu gibi midir? İşte, kâfirlere yapmakta oldukları böyle 'süslü ve çekici' gösterilmiştir.

  • 6:123

    وَكَذٰلِكَ جَعَلْنَا ف۪ي كُلِّ قَرْيَةٍ اَكَابِرَ مُجْرِم۪يهَا لِيَمْكُرُوا ف۪يهَاۜ وَمَا يَمْكُرُونَ اِلَّا بِاَنْفُسِهِمْ وَمَا يَشْعُرُونَ

    Böylece her kentin ve ülkenin ekâbirini (zenginlerini ve idarecilerini) oranın mücrimleri (kötüleri) kıldık (ve bir müddet fırsat tanıdık) ki, orada (halka) hile yapsınlar (ve şeytani düzenler kursunlar!..) Halbuki onlar aslında kendilerinden başkasına hile yapmıyorlar, (kendi sonlarını hazırlıyorlar) ama farkında değillerdir.

  • 6:124

    وَاِذَا جَٓاءَتْهُمْ اٰيَةٌ قَالُوا لَنْ نُؤْمِنَ حَتّٰى نُؤْتٰى مِثْلَ مَٓا اُو۫تِيَ رُسُلُ اللّٰهِۜ اَللّٰهُ اَعْلَمُ حَيْثُ يَجْعَلُ رِسَالَتَهُۜ سَيُص۪يبُ الَّذ۪ينَ اَجْرَمُوا صَغَارٌ عِنْدَ اللّٰهِ وَعَذَابٌ شَد۪يدٌ بِمَا كَانُوا يَمْكُرُونَ

    Onlara ne zaman bir ayet (bir mucize ve İlahi emir) gelse, derler ki: "Allah'ın elçilerine verilenin bir benzeri bize de verilene kadar biz kesin olarak inanmayacağız." (Oysa) Allah, elçiliğini (tebliğ görevini ve şerefini) nereye (ve kime) vereceğini daha iyi bilir. Bu suçlu günahkârlara, kurdukları hileli düzenleri nedeniyle şiddetli bir azap ve Allah katında bir küçüklük (zillet ve aşağılanma) isabet edecektir.