-
6:9
وَلَوْ جَعَلْنَاهُ مَلَكًا لَجَعَلْنَاهُ رَجُلًا وَلَلَبَسْنَا عَلَيْهِمْ مَا يَلْبِسُونَ
(Kaldı ki Biz) Onu (Hz. Peygamber Aleyhisselam’ı) eğer bir melek kılsaydık, (yine) elbette erkek insan (suretinde bir melek) yapardık ve mutlaka (kâfirlerin) duymuş oldukları (şüpheleri) yine katardık. (Herkesi inanmaya mecbur bırakacak netlikte bir imtihan yapmazdık.)
-
6:10
وَلَقَدِ اسْتُهْزِئَ بِرُسُلٍ مِنْ قَبْلِكَ فَحَاقَ بِالَّذ۪ينَ سَخِرُوا مِنْهُمْ مَا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ۟
Andolsun Senden önceki elçiler de alaya alınmıştı da; o alaya aldıkları şey (İslam gerçeği ve İlahi intikam haberi), onlardan (Dini; şakalaşmaya ve karnaval aracı kılmaya çalışarak) maskaralık yapanları (sonunda) çepeçevre kuşatmıştı.
-
6:11
قُلْ س۪يرُوا فِي الْاَرْضِ ثُمَّ انْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّب۪ينَ
De ki: “Yeryüzünde dolaşın (ve tarihten ibret alın) da, sonra görün (bakalım) davetçileri yalanlayanlar nasıl bir akıbete uğramışlardır?”
-
6:12
قُلْ لِمَنْ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ قُلْ لِلّٰهِۜ كَتَبَ عَلٰى نَفْسِهِ الرَّحْمَةَۜ لَيَجْمَعَنَّكُمْ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ لَا رَيْبَ ف۪يهِۜ اَلَّذ۪ينَ خَسِرُٓوا اَنْفُسَهُمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
(Onlara) De ki: "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" (Cevaben) De ki: "Allah'ındır." O, rahmeti Kendi üzerine yazmıştır. (Bütün kullarına ve mahlûkatına şefkat ve merhamet buyurmak Allah’ın şanıdır.) O sizi kendisinde şüphe olmayan kıyamet gününde elbette toplayacaktır. (Kendilerine yazık edip) Nefislerini hüsrana uğratanlar (var ya), işte onlar (bütün haber ve hükümleriyle Kur’an’a) inanmayanlardır.
-
6:13
وَلَهُ مَا سَكَنَ فِي الَّيْلِ وَالنَّهَارِۜ وَهُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ
Gecenin ve gündüzün (göklerin ve yerin içinde) barınan (ve bulunan) her şey O'nundur. O, İşitendir, Bilendir. (Her varlığın ve olayın en ince ayrıntısına kadar kaydını tutmaktadır.)
-
6:14
قُلْ اَغَيْرَ اللّٰهِ اَتَّخِذُ وَلِيًّا فَاطِرِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَهُوَ يُطْعِمُ وَلَا يُطْعَمُۜ قُلْ اِنّ۪ٓي اُمِرْتُ اَنْ اَكُونَ اَوَّلَ مَنْ اَسْلَمَ وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ
De ki: "O, gökleri ve yeri yaratıp (dururken) ve O (her şeyi) yedirip besleyen (olduğu halde, ama Kendisi) beslenmezken, Ben (hâlâ) Allah'tan başkasını mı veli edineceğim?" (Allah’ın dışındaki şahısların ve tağutların velayet ve yönetimine sığınmak iman zaafiyetidir.) De ki: "Bana gerçekten Müslüman olanların ilki (örneği ve önderi) olmam emredildi ve sakın müşriklerden olma” (denildi ve Ben buna uyarım).
-
6:15
قُلْ اِنّ۪ٓي اَخَافُ اِنْ عَصَيْتُ رَبّ۪ي عَذَابَ يَوْمٍ عَظ۪يمٍ
De ki: "Şüphesiz Ben, Rabbime isyan edersem (ve zalimlerin himayesine girersem) o büyük günün azabından korkarım."
-
6:16
مَنْ يُصْرَفْ عَنْهُ يَوْمَئِذٍ فَقَدْ رَحِمَهُۜ وَذٰلِكَ الْفَوْزُ الْمُب۪ينُ
(Mahşerde) O gün kimden (azap) savuşturulup (cehennemden) korunmuş olursa, elbette O (Allah), onu esirgeyip kurtarmıştır. İşte apaçık olan 'kurtuluş ve mutluluk' bu (olacaktır).
-
6:17
وَاِنْ يَمْسَسْكَ اللّٰهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُٓ اِلَّا هُوَۜ وَاِنْ يَمْسَسْكَ بِخَيْرٍ فَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ
Şayet Allah sana bir kötülük ve zarar dokunduracak olursa, O'ndan başka bunu giderecek yoktur. Eğer sana bir iyilik ve yarar dokunduracak olursa (bu) da (Allah’ın lütfudur ve bunu da O'ndan başka geri alacak yoktur). O, her şeye güç yetiren (Kâdir-i Mutlak'tır).
-
6:18
وَهُوَ الْقَاهِرُ فَوْقَ عِبَادِه۪ۜ وَهُوَ الْحَك۪يمُ الْخَب۪يرُ
O (Allah CC) kulları üzerinde Kahredici (mutlak egemenliğin sahibi) olandır. O, Hüküm ve Hikmet sahibi olup (her şeyden hakkıyla) Haberdardır.