-
4:27
وَاللّٰهُ يُر۪يدُ اَنْ يَتُوبَ عَلَيْكُمْ وَيُر۪يدُ الَّذ۪ينَ يَتَّبِعُونَ الشَّهَوَاتِ اَنْ تَم۪يلُوا مَيْلًا عَظ۪يمًا
Allah, sizi (hayra yöneltip) tevbelerinizi kabul etmeyi dilemektedir; (bu nedenle resmen nikâhlanmak, ama evlilik yürütülemezse, boşanmak hususunda kolaylık ve adalet yolunu göstermektedir. Ancak) şehvetleri ardınca giden (Haçlı AB gibi şerli ve şeytani kesim)ler ise, sizin büyük bir azgınlıkla sapmanızı (zina, livata ve nikâhsız yaşama gibi ahlâksızlıklara bulaşmanızı) istemektedirler.
-
4:28
يُر۪يدُ اللّٰهُ اَنْ يُخَفِّفَ عَنْكُمْۚ وَخُلِقَ الْاِنْسَانُ ضَع۪يفًا
Allah (ağır yükleri ve zor hükümleri) sizden hafifletmek ister; (çünkü) insan (fıtratı ve tabiatı, dayanıklılığı az ve) zayıf olarak halk edilmiştir. (Ve zaten İslam sıkıntı değil kolaylık dinidir.)
-
4:29
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَأْكُلُٓوا اَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ اِلَّٓا اَنْ تَكُونَ تِجَارَةً عَنْ تَرَاضٍ مِنْكُمْ وَلَا تَقْتُلُٓوا اَنْفُسَكُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِكُمْ رَح۪يمًا
Ey iman edenler! Mallarınızı, kendi aranızda karşılıklı anlaşmadan (doğan) bir ticaretten başka, (hile, hırsızlık, faiz, karaborsa, yalan ve aldatma gibi) haksız 'nedenler ve yollarla' (bâtılca) yemeyin. Ve kendi nefislerinizi de öldürmeyin (helâl ve meşru nimetlerden de kendinizi mahrum etmeyin ve intihara yönelmeyin)! Şüphesiz Allah, size çok Merhametlidir.
-
4:30
وَمَنْ يَفْعَلْ ذٰلِكَ عُدْوَانًا وَظُلْمًا فَسَوْفَ نُصْل۪يهِ نَارًاۜ وَكَانَ ذٰلِكَ عَلَى اللّٰهِ يَس۪يرًا
(Artık) Kim düşmanlığa kalkışıp haddi aşarak ve zulme yanaşarak böyle yaparsa (faiz, hilekârlık ve zorbalıkla başkalarının hakkını alırsa), Biz onu ateşe (dünyada bela ve musibetlere, ahirette ise cehenneme) sokuveririz. Bu da Allah’a pek kolay olan (bir iş)dir.
-
4:31
اِنْ تَجْتَنِبُوا كَبَٓائِرَ مَا تُنْهَوْنَ عَنْهُ نُكَفِّرْ عَنْكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَنُدْخِلْكُمْ مُدْخَلًا كَر۪يمًا
Eğer size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin diğer kötülük ve kusurlarınızı örteriz ve sizi 'onurlu-üstün' bir makama iletiriz.
-
4:32
وَلَا تَتَمَنَّوْا مَا فَضَّلَ اللّٰهُ بِه۪ بَعْضَكُمْ عَلٰى بَعْضٍۜ لِلرِّجَالِ نَص۪يبٌ مِمَّا اكْتَسَبُوا وَلِلنِّسَٓاءِ نَص۪يبٌ مِمَّا اكْتَسَبْنَۜ وَسْـَٔلُوا اللّٰهَ مِنْ فَضْلِه۪ۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمًا
Allah'ın Kendi faziletiyle kiminizi kiminize göre üstün kıldığı şeyleri (malı ve makamı) imrenip temenni (ve tamah) etmeyin. Erkeklere kazandıklarından pay (olduğu gibi), kadınlara da kazandıklarından pay vardır. (Kadınlar ve erkekler, kendi fıtratlarına ve fırsatlarına uygun ve meşru işlerde çalışıp kazanmalı ve hayatın yükünü paylaşmalıdır.) Allah'tan O’nun fazlını (ihsanını) isteyin. Gerçekten, Allah her şeyi Bilendir.
-
4:33
وَلِكُلٍّ جَعَلْنَا مَوَالِيَ مِمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالْاَقْرَبُونَۜ وَالَّذ۪ينَ عَقَدَتْ اَيْمَانُكُمْ فَاٰتُوهُمْ نَص۪يبَهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَه۪يدًا۟
Anne-babanın ve yakınların (ölüp de) geride bıraktıklarından her birine (akrabalık bağına göre) mirasçılar kılıverdik. Yeminlerinizin (akid ile) bağladığı (mallarını ve paralarını; borç, emanet ve rehin aldığınız) kimselere de kendi hakları olan paylarını verin. Şüphesiz Allah, her şeye şahit olandır (görüp değerlendirendir).