-
4:135
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُونُوا قَوَّام۪ينَ بِالْقِسْطِ شُهَدَٓاءَ لِلّٰهِ وَلَوْ عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ اَوِ الْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَب۪ينَۚ اِنْ يَكُنْ غَنِيًّا اَوْ فَق۪يرًا فَاللّٰهُ اَوْلٰى بِهِمَا فَلَا تَتَّبِعُوا الْهَوٰٓى اَنْ تَعْدِلُواۚ وَاِنْ تَلْوُٓ۫ا اَوْ تُعْرِضُوا فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرًا
Ey iman edenler! Hakk üzere durup adaleti titizlikle sağlamaya çalışan (hâkimler) ve Allah için (doğru söyleyen) şahitler olun. (Dürüstlükten ve hakkaniyetten asla uzaklaşmayın.) Velev ki bu şahitliğiniz kendinizin, ana-babanızın veya akraba ve yakınlarınızın aleyhine bile olsa! (Yine doğruluktan ve Hakk’tan ayrılmayın. Üzerine şahitlik veya hâkimlik yapacağınız kimseler,) Onlar ister zengin olsun ister fakir bulunsun (yine sakın adaletten ve doğru bildiğinizden caymayın). Çünkü (taraflar kim olursa olsun,) Allah ikisine de sizden daha yakındır. (Yani, bizzat O’nun kullarıdır, buna rağmen adaleti buyurmaktadır.) Onun için siz adaletten ayrılıp haddinizi aşarak (Hakk’tan yüz çevirip) nefsinizin hevâsına uymayın. Eğer (adaletten ve doğru şahitlikten) dilinizi eğip bükerseniz veya büsbütün Hakk’tan yüz çevirirseniz, Allah şüphesiz yaptıklarınızdan Haberdardır. (Bunun hesabı ve azabı çok ağırdır!..)
-
4:136
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اٰمِنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِه۪ وَالْكِتَابِ الَّذ۪ي نَزَّلَ عَلٰى رَسُولِه۪ وَالْكِتَابِ الَّذ۪ٓي اَنْزَلَ مِنْ قَبْلُۜ وَمَنْ يَكْفُرْ بِاللّٰهِ وَمَلٰٓئِكَتِه۪ وَكُتُبِه۪ وَرُسُلِه۪ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا بَع۪يدًا
Ey iman edenler! (Görünüşte değil gerçekten) İman edin; ALLAH’a, (her şeyin Rabbi, sahibi, yegâne hâkimi ve kuluna kâfi; -her konuda yeterli, kefil ve vekil- olduğuna;) RESULÜ’ne, (Hz. Peygamberin en güzel örnek-model, en mükemmel rehber ve Sünnetinin hayat sistemi ve huzur prensipleri olduğuna;) Resulüne indirdiği KİTABI’na, (Kur’an’ın, ekonomiden siyasete, dış ilişkilerden sosyal adalete, bütün temel hüküm ve haberlerinin Hakk ve hayırlı olduğuna, bu İlahi kanunlara aykırı bütün kurum, kural ve oluşumların şaşkınlık ve şeytanlık sayıldığına, İlahi hükümleri bırakıp, bâtıla tâbi ve taraf olanların inkâra ve tuğyana saptığına) ve daha önce indirdiği Kitap(ların aslına ve esaslarına) iman edip güvenin (ve amelinizle-tarafgirliğinizle bunu sürekli ispatlayıp gösterin). Kim Allah’ı, Meleklerini, Kitaplarını, Elçilerini ve Ahiret Gününü inkâr ederse, şüphesiz o uzak ve derin bir sapkınlıkla sapıtmıştır.
-
4:137
اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا ثُمَّ كَفَرُوا ثُمَّ اٰمَنُوا ثُمَّ كَفَرُوا ثُمَّ ازْدَادُوا كُفْرًا لَمْ يَكُنِ اللّٰهُ لِيَغْفِرَ لَهُمْ وَلَا لِيَهْدِيَهُمْ سَب۪يلًاۜ
Gerçek şu ki; iman edip sonra inkâra sapanlar, ardından yine iman edip tekrar inkâra sapanlar, sonra da inkârlarını arttıranları (var ya), Allah onları bağışlayan olmayacak, onları (hidayete) doğru yola da ulaştırmayacaktır.
-
4:138
بَشِّرِ الْمُنَافِق۪ينَ بِاَنَّ لَهُمْ عَذَابًا اَل۪يمًاۙ
(Dindar geçinmelerine ve dini istismar etmelerine rağmen, Kur’an nizamı karşıtı ve Hakk Dava kaçkını) Münafıkları ise öylesine acıklı (ve alçaltıcı) bir azapla müjdele (ve uyarıp haber ver) ki, onlar için (gerçekten sancılı bir süreç ve akıbet vardır).
-
4:139
اَلَّذ۪ينَ يَتَّخِذُونَ الْكَافِر۪ينَ اَوْلِيَٓاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِن۪ينَۜ اَيَبْتَغُونَ عِنْدَهُمُ الْعِزَّةَ فَاِنَّ الْعِزَّةَ لِلّٰهِ جَم۪يعًاۜ
(Münafıklar) Ki onlar mü’minleri (İslam kardeşliği cephesini) bırakıp, kâfirlerin (ve zalimlerin) velayetini-himayesini (haksızlık ve ahlâksızlık temelli Haçlı birlikteliğini) hedef ittihaz ediniyorlar. (Bu münafıklar) İzzeti (şeref, huzur ve hürriyeti) onların (bâtıl ve barbar odakların) yanında mı arıyorlar? Oysa bütün izzet (kuvvet ve haysiyet) kesinlikle Allah’ındır (ve İslam’dadır).
-
4:140
وَقَدْ نَزَّلَ عَلَيْكُمْ فِي الْكِتَابِ اَنْ اِذَا سَمِعْتُمْ اٰيَاتِ اللّٰهِ يُكْفَرُ بِهَا وَيُسْتَهْزَاُ بِهَا فَلَا تَقْعُدُوا مَعَهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِه۪ۘ اِنَّكُمْ اِذًا مِثْلُهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ جَامِعُ الْمُنَافِق۪ينَ وَالْكَافِر۪ينَ ف۪ي جَهَنَّمَ جَم۪يعًاۙ
O (Allah), size Kitap'ta: "Allah'ın ayetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın (bu hain münafıklardan ayrılın), yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye (ayet) indirdi (ve uyardı). Doğrusu Allah, münafıkların ve kâfirlerin tümünü cehennemde toplayacaktır.