-
4:87
اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ لَيَجْمَعَنَّكُمْ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ لَا رَيْبَ ف۪يهِۜ وَمَنْ اَصْدَقُ مِنَ اللّٰهِ حَد۪يثًا۟
Allah (O’dur ki), O'ndan başka ilah yoktur (ve zaten bu muhaldir, imkânsızdır). Kendisinde hiçbir şüphe olmayan kıyamet gününde (O) sizleri muhakkak bir araya toplayacaktır (ve hesap soracaktır. Bunlara inanın ve ona göre davranın). Allah'tan daha doğru sözlü kim vardır?
-
4:88
فَمَا لَكُمْ فِي الْمُنَافِق۪ينَ فِئَتَيْنِ وَاللّٰهُ اَرْكَسَهُمْ بِمَا كَسَبُواۜ اَتُر۪يدُونَ اَنْ تَهْدُوا مَنْ اَضَلَّ اللّٰهُۜ وَمَنْ يُضْلِلِ اللّٰهُ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ سَب۪يلًا
Öyle ise size ne oluyor ve (Hakk davaya sızan gizli gâvurlar ile şeytani odaklara uşaklık yapan dindar görünümlü) münafıklar konusunda ne diye ikiye ayrılıyor (ve birçoğunuz hâlâ onları sahiplenip savunuyorsunuz?) Allah, kazandıkları (günahları ve sadık mü’minlere kazdıkları tuzakları) yüzünden onları tersine çevirip tepetaklak ettiği halde, siz Allah’ın saptırdığını hâlâ hidayete erdirmek (ve bu marazlı münafıkları masum ve mazur göstermek mi) istiyorsunuz?! (Bu tavrınız bir nifak hastalığıdır!) Allah kimi saptırırsa, artık Sen kesin olarak (hidayet bulması ve kurtulması konusunda) onun için asla bir yol bulamazsın.
-
4:89
وَدُّوا لَوْ تَكْفُرُونَ كَمَا كَفَرُوا فَتَكُونُونَ سَوَٓاءً فَلَا تَتَّخِذُوا مِنْهُمْ اَوْلِيَٓاءَ حَتّٰى يُهَاجِرُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِۜ فَاِنْ تَوَلَّوْا فَخُذُوهُمْ وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ وَجَدْتُمُوهُمْۖ وَلَا تَتَّخِذُوا مِنْهُمْ وَلِيًّا وَلَا نَص۪يرًاۙ
(O münafıklar) Onlar, kendilerinin (hıyanet ve nankörlük edip) inkâra saptıkları gibi, sizin de (Hakk’tan ayrılıp) inkâra kaymanızı arzulamaktadırlar. (Eğer onlara uysaydınız) Böylelikle (ahlâk ve anlayış bakımından) onlarla bir olacaktınız. Öyleyse Allah yolunda hicret edinceye (küfür ve zulüm düzeninden vazgeçip Hakka dönünceye) kadar onlardan veliler (dostlar) tutmayın (onlara aldanmayın). Şayet (hicretlerinden ve tevbelerinden sonra bile) yine yüz çevirirlerse (tekrar Hakk’tan döner ve halkı fesada yönelirlerse), artık onları yakalayın ve her nerede ele geçirirseniz öldürüp (etkisiz bırakın! Artık) onlardan ne bir veli (dost) edinin, ne de bir yardımcı! (Çünkü onlar güvenilmez insanlardır.)
-
4:90
اِلَّا الَّذ۪ينَ يَصِلُونَ اِلٰى قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ م۪يثَاقٌ اَوْ جَٓاؤُ۫كُمْ حَصِرَتْ صُدُورُهُمْ اَنْ يُقَاتِلُوكُمْ اَوْ يُقَاتِلُوا قَوْمَهُمْۜ وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ لَسَلَّطَهُمْ عَلَيْكُمْ فَلَقَاتَلُوكُمْۚ فَاِنِ اعْتَزَلُوكُمْ فَلَمْ يُقَاتِلُوكُمْ وَاَلْقَوْا اِلَيْكُمُ السَّلَمَۙ فَمَا جَعَلَ اللّٰهُ لَكُمْ عَلَيْهِمْ سَب۪يلًا
Ancak (bunlardan), sizinle aralarında antlaşma bulunan bir kavme sığınanlar, ya da hem sizinle, hem kendi kavimleriyle savaşmak (istemeyip bun)dan göğüslerini sıkıntı basarak size gelmiş olanlar (ayrı, bunlar dokunulmaz)dır. Allah dileseydi, onları üstünüze saldırtır, böylece onlar sizinle çarpışırlardı. Eğer sizden uzak durur (geri çekilir), sizinle savaşmaz ve barış (şartların)ı size bırakırlarsa (işinize karışmaz ve içinizi karıştırmazlarsa), artık Allah, sizin için onların aleyhinde bir yol kılmamıştır.
-
4:91
سَتَجِدُونَ اٰخَر۪ينَ يُر۪يدُونَ اَنْ يَأْمَنُوكُمْ وَيَأْمَنُوا قَوْمَهُمْۜ كُلَّمَا رُدُّٓوا اِلَى الْفِتْنَةِ اُرْكِسُوا ف۪يهَاۚ فَاِنْ لَمْ يَعْتَزِلُوكُمْ وَيُلْقُٓوا اِلَيْكُمُ السَّلَمَ وَيَكُفُّٓوا اَيْدِيَهُمْ فَخُذُوهُمْ وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْۜ وَاُو۬لٰٓئِكُمْ جَعَلْنَا لَكُمْ عَلَيْهِمْ سُلْطَانًا مُب۪ينًا۟
(Bunun yanında, inkârcı ve münafıklardan) Diğer bazılarını da, (hem) sizden ve (hem de) kendi kavimlerinden güvende olmayı istiyor bulacaksınız. (Ama) Fitneye (teşvik edilip) her geri çağrılışlarında ise (hemen onun) içine baş aşağı (şuursuzca balıklama) dalarlar. Şayet bunlar sizden uzak durmaz, barış (şartların)ı size bırakmaz ve ellerini (fitne fesatlıktan) çekmezlerse, artık onları her nerede bulursanız, tutup yakalayın ve onları öldürüp (etkisiz bırakın). İşte size, onların aleyhinde apaçık olan bir sultan (destekleyici bir delil-bürhan) kıldık.