-
3:122
اِذْ هَمَّتْ طَٓائِفَتَانِ مِنْكُمْ اَنْ تَفْشَلَاۙ وَاللّٰهُ وَلِيُّهُمَاۜ وَعَلَى اللّٰهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
(Uhud gününde) O zaman sizden (mü’minlerden) iki grup, (düşmanın çok üstün gücünden ürkerek) neredeyse 'çözülüp geri çekilmeye (ve savaşa girmemeye)' yönelmişti. Oysa (endişeleri yersizdi, çünkü) Allah onların (velisi) destekçisiydi. Artık mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etmelidir.
-
3:123
وَلَقَدْ نَصَرَكُمُ اللّٰهُ بِبَدْرٍ وَاَنْتُمْ اَذِلَّةٌۚ فَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Andolsun, siz zayıf ve güçsüz iken Allah size Bedir'de de yardımıyla zafer vermişti. Şu halde Allah'tan (korkup O’na sığının, itiraz ve isyandan) sakının ki, O'na şükredebilesiniz.
-
3:124
اِذْ تَقُولُ لِلْمُؤْمِن۪ينَ اَلَنْ يَكْفِيَكُمْ اَنْ يُمِدَّكُمْ رَبُّكُمْ بِثَلٰثَةِ اٰلَافٍ مِنَ الْمَلٰٓئِكَةِ مُنْزَل۪ينَۜ
(Ey Nebim!) Hani o zaman Sen mü’minlere: “Rabbinizin size meleklerden indirilmiş üç bin kişiyle yardım iletmesi size yetmez mi?” diye (uyarıvermiştin).
-
3:125
بَلٰٓىۙ اِنْ تَصْبِرُوا وَتَتَّقُوا وَيَأْتُوكُمْ مِنْ فَوْرِهِمْ هٰذَا يُمْدِدْكُمْ رَبُّكُمْ بِخَمْسَةِ اٰلَافٍ مِنَ الْمَلٰٓئِكَةِ مُسَوِّم۪ينَ
Evet, eğer (siz Hakk ve hayır yolundaki sıkıntılara) sabrederseniz, (günahlardan da) sakınırsanız ve onlar (düşmanlarınız) da aniden üstünüze (saldırırsa yine) Rabbiniz size meleklerden nişanlı beş bin kişiyle (yani görmediğiniz, ama hissettiğiniz manevi desteklerle) yardım eriştirecek ve imdadınıza yetişecektir.
-
3:126
وَمَا جَعَلَهُ اللّٰهُ اِلَّا بُشْرٰى لَكُمْ وَلِتَطْمَئِنَّ قُلُوبُكُمْ بِه۪ۜ وَمَا النَّصْرُ اِلَّا مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ الْعَز۪يزِ الْحَك۪يمِۙ
Allah bunu (melekler ve manevi güçlerle yardımı) size ancak bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla tatmin bulsun diye yaptı. (Yoksa) "Yardım ve zafer" (nusret) ancak, Üstün ve Güçlü, Hüküm ve Hikmet sahibi olan Allah'a aittir. (O’nun indindedir.)
-
3:127
لِيَقْطَعَ طَرَفًا مِنَ الَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اَوْ يَكْبِتَهُمْ فَيَنْقَلِبُوا خَٓائِب۪ينَ
(Ki bununla) İnkâr edenlerin (önde gelenlerinden) bir kısmını(n kökünü) kessin (helak etsin), ya da ‘umutları suya düşmüşler olarak onları tepesi aşağı getirsin de geri dönüp gitsinler' (diye kâfirleri ve zalimleri hezimete uğratıverecektir).
-
3:128
لَيْسَ لَكَ مِنَ الْاَمْرِ شَيْءٌ اَوْ يَتُوبَ عَلَيْهِمْ اَوْ يُعَذِّبَهُمْ فَاِنَّهُمْ ظَالِمُونَ
(Ey Resulüm! Allah'ın) Onların (bazılarının) tevbelerini kabul etmesi veya zalim olduklarından dolayı azap vermesi işinden Sana bir şey (sorumluluk ve görev) verilmiş değildir.
-
3:129
وَلِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ يَغْفِرُ لِمَنْ يَشَٓاءُ وَيُعَذِّبُ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ۟
Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ındır. Kimi dilerse (layık görürse) bağışlar, kimi dilerse (müstahak ise) azaplandırır. Allah Gafûr ve Rahim’dir.
-
3:130
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَأْكُلُوا الرِّبٰٓوا اَضْعَافًا مُضَاعَفَةًۖ وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَۚ
Ey iman edenler! (Sakın) Faizi yemeyin, kat kat arttırılmış olarak (sürekli artan borç yükü altında insanları sömüren düzeni terk edin!) Ve Allah'tan korkun (da faizci sistemden vazgeçin); umulur ki felaha ve refaha erersiniz.
-
3:131
وَاتَّقُوا النَّارَ الَّت۪ٓي اُعِدَّتْ لِلْكَافِر۪ينَۚ
Ve (faizci düzeni mübah sayan) kâfirler için hazırlanmış olan ateşten sakınıverin.
-
3:132
وَاَط۪يعُوا اللّٰهَ وَالرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَۚ
Allah'a ve Elçisine (ve Onların izinden giden adil devlete ve hükümete) itaat edin, olur ki merhamet edilir (huzurlu ve onurlu yaşama ulaşıverir)siniz.