74. Sayfa

4. Cüz

  • 3:187

    وَاِذْ اَخَذَ اللّٰهُ م۪يثَاقَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ لَتُبَيِّنُنَّهُ لِلنَّاسِ وَلَا تَكْتُمُونَهُۘ فَنَبَذُوهُ وَرَٓاءَ ظُهُورِهِمْ وَاشْتَرَوْا بِه۪ ثَمَنًا قَل۪يلًاۜ فَبِئْسَ مَا يَشْتَرُونَ

    Vaktiyle Allah, kendilerine kitap verilenlerden; “Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız (ilmi ve İslami gerçekleri asla) saklamayacaksınız!” diye söz almıştı. Fakat onlar verdikleri sözü kulak ardına attılar. (Allah rızasını) Az bir dünyalığa sattılar ve çok çirkin bir alışveriş yaptılar (elbette kazandıkları kötü ve murdardır).

  • 3:188

    لَا تَحْسَبَنَّ الَّذ۪ينَ يَفْرَحُونَ بِمَٓا اَتَوْا وَيُحِبُّونَ اَنْ يُحْمَدُوا بِمَا لَمْ يَفْعَلُوا فَلَا تَحْسَبَنَّهُمْ بِمَفَازَةٍ مِنَ الْعَذَابِۚ وَلَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ

    (Meydana) Getirdikleri (mal ve makam gibi imrendirici, ama geçici bazı sonuçlarla) sevinip gururla ferahlananları ve yapmadıkları (ve başaramadıkları) şeyler (ve sahip olmadıkları meziyet ve marifetler) nedeniyle övülüp (sahte kahraman gibi alkışlanmaktan) hoşlananları (kazançlı ve kıymetli) sayma (bu gibilere boşuna imrenip durma) ve onları azaptan (ve Allah’ın gazabından) kurtulmuş da sanma! Onlar için acı bir azap (ve alçaltıcı bir akıbet) vardır.

  • 3:189

    وَلِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ۟

    Kesinlikle göklerin ve yerin mülkü (ve her türlü başarı ve zaferin mührü) Allah'ındır. Allah, her şeye ve bütünüyle güç yetiren (Kâdir olandır).

  • 3:190

    اِنَّ ف۪ي خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ لَاٰيَاتٍ لِاُو۬لِي الْاَلْبَابِۚ

    Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardı ardına geliş deveranında (Dünya’nın kendisinin ve Güneş’in etrafında dolaşmasında) temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır. [Not: Tüm evrende, Samanyolu Galaksimizde, Güneş sisteminde ve özellikle yaşadığımız Yeryüzünde: a) Birbirine uzaklık ve yakınlıkları, b) Ulaşım süratleri ve yörünge ayarları, c) Çevrelerini kuşatan GAZ’ların miktarı ve oranları, d) Evrenin sürekli ve sistemli genişleme hızı konularındaki: 1- Muhteşem ve mükemmel bir ‘DENGE’, 2- Muazzam ve muntazam bir ‘DÜZEN’, 3- Yüksek derecede makul ve mantıklı bir ‘DETAY VE DİSİPLİN’ bulunmaktadır. Bu durum: Kâinatın, Dünya’nın ve tabiatın; A- Sınırsız bir kudret ve ilim (hikmet) sahibi (Allah CC) tarafından yaratıldığını, B- Bu yaratılışın sonsuz bir akıl, kusursuz bir plan ve sorunsuz bir takdirle varlığa çıkarıldığını, C- Ve her an atom zerrelerinden yıldız kürrelerine kadar her şeyin ve tüm detayları ile Allah’ın yönetimi (El-Vâliy) ve denetimi (Er-Râgıb) altında bulunduklarını; aklen, ilmen ve teknolojikmen ortaya koymaktadır ki, bu hassas dengelerde çok az bir değişme durumunda bile; artık hayat, tabiat ve kâinat olmayacaktır. Öyle ise elbette bu kâinatın üstün bir Yaratıcısı vardır ve bize Kendini tanıtmak üzere Peygamber ve Kitap yollamıştır. Kur’an’ın bütün kuralları ve haber buyurdukları da hepsi Hakk’tır ve mutlaka çıkacaktır.]

  • 3:191

    اَلَّذ۪ينَ يَذْكُرُونَ اللّٰهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلٰى جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ ف۪ي خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هٰذَا بَاطِلًاۚ سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ

    (Aklı ve basireti olanlar ki) Onlar ayakta iken, otururken ve yanları üzere yatarken (devamlı) Allah’ı hatırlar (O’nu zikreder ve O’na yalvarırlar), göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde (dikkat ve ibretle) düşünür (eşyanın hikmet ve hakikatini anlamak üzere ilmi ve fikri araştırma yaparlar) ve “Rabbimiz, Sen (bütün) bunları hâşâ (gayesiz ve hikmetsiz) boş yere ve bâtıl sebeplerle yaratmadın (ve asla başıboş bırakmadın), Sen (böyle yersiz ve yararsız iş yapmaktan) Yücesin. Bizi ateşin azabından koru” (diye yalvarırlar).

  • 3:192

    رَبَّنَٓا اِنَّكَ مَنْ تُدْخِلِ النَّارَ فَقَدْ اَخْزَيْتَهُۜ وَمَا لِلظَّالِم۪ينَ مِنْ اَنْصَارٍ

    Rabbimiz, şüphesiz Sen kimi ateşe sokarsan, artık onu "hor ve aşağılık" kılmışsındır; (ki orada) zulmedenlerin yardımcıları da yoktur (ve asla olmayacaktır).

  • 3:193

    رَبَّنَٓا اِنَّنَا سَمِعْنَا مُنَادِيًا يُنَاد۪ي لِلْا۪يمَانِ اَنْ اٰمِنُوا بِرَبِّكُمْ فَاٰمَنَّاۗ رَبَّنَا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَكَفِّرْ عَنَّا سَيِّـَٔاتِنَا وَتَوَفَّنَا مَعَ الْاَبْرَارِۚ

    Rabbimiz, gerçekten biz: "Rabbinize iman edin" diye imana çağrıda bulunan bir davetçiyi işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik (ve ihsan) ehliyle birlikte öldür (iman ve istikamet üzerindeyken canımızı aldır).

  • 3:194

    رَبَّنَا وَاٰتِنَا مَا وَعَدْتَنَا عَلٰى رُسُلِكَ وَلَا تُخْزِنَا يَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ اِنَّكَ لَا تُخْلِفُ الْم۪يعَادَ

    Rabbimiz, elçilerin (vesilesiyle) va'ad ettiklerini bize de ver, (nimet ve nusretinden mahrum bırakma,) kıyamet gününde de bizi 'hor ve aşağılık' kılma. Şüphesiz Sen, asla va'adine muhalefet etmeyensin (Hakk sözünde duransın).