-
81:21
مُطَاعٍ ثَمَّ اَم۪ينٍۜ
(Hz. Cebrail ki) Kendisine (hürmet ve) itaat edilendir, O, çok yüksek ve uzak makamlardaki; (olgunlaştırma ve haber ulaştırma görevlisidir ve) en güvenilir Zat’tır. [Not: Ayetteki “semme” kelimesinin “sümme=sonra” ile karıştırılması yanlıştır. “Semme” kelimesi; uzak ve yüksek makamdakiler, tamir ve tekâmülle görevliler anlamındadır. Bu ayette Efendimize, Ahir Zaman Elçisine de işaret buyrulmaktadır.]
-
81:22
وَمَا صَاحِبُكُمْ بِمَجْنُونٍۚ
Sizin sahibiniz (ve Peygamberiniz de asla cinnlenmiş) bir deli değildir.
-
81:23
وَلَقَدْ رَاٰهُ بِالْاُفُقِ الْمُب۪ينِۚ
Andolsun O (Peygamber), onu (Cebrail’i ve İlahi tecelliyi) apaçık bir ufukta (iken de) görmüşlerdir.
-
81:24
وَمَا هُوَ عَلَى الْغَيْبِ بِضَن۪ينٍۚ
O (Allah’ın Elçisi), gayb (haberlerin)e karşı (söylediklerinden dolayı) suçlanacak değildir. (Çünkü Hz. Peygamber bildiklerini ümmetine aktarmak hususunda cimrilik etmeyecektir.)
-
81:25
وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَيْطَانٍ رَج۪يمٍۚ
Bu (Kur'an) da (asla) kovulmuş şeytanın sözü değildir. (Allah’ın emir ve haberleridir.)
-
81:26
فَاَيْنَ تَذْهَبُونَۜ
Şu halde (ey insanlar), siz nereye kaçıp-gidiyorsunuz? (Allah’tan kurtulmak imkânsızdır.)
-
81:27
اِنْ هُوَ اِلَّا ذِكْرٌ لِلْعَالَم۪ينَۙ
Kur'an bütün âlemler için bir zikir, öğüt ve hatırlatmadır.
-
81:28
لِمَنْ شَٓاءَ مِنْكُمْ اَنْ يَسْتَق۪يمَ
Ve içinizden dosdoğru bir istikamet tutturmak (dürüst olmak ve dengeli davranmak) isteyenler için (bir hüküm ve hikmet kaynağıdır. Ve Kur’an’dan sadece dürüst olanlarınız yararlanır.)
-
81:29
وَمَا تَشَٓاؤُ۫نَ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُ رَبُّ الْعَالَم۪ينَ
(Unutmayınız ve haddinizi aşmayınız ki) Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz! (Öyle her arzu ettiğinize erişemezsiniz. Zira her şey Allah’ın elinde ve takdirinde bulunmaktadır.)
-
İnfitâr Suresi
-
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla
-
82:1
اِذَا السَّمَٓاءُ انْفَطَرَتْۙ
(Kıyamet koptuğunda) Gök çatlayıp-yarıldığı zaman,
-
82:2
وَاِذَا الْكَوَاكِبُ انْتَثَرَتْۙ
Yıldızlar dağılıp-yayıldığı zaman,
-
82:3
وَاِذَا الْبِحَارُ فُجِّرَتْۙ
Denizler fışkırtılıp-taşırıldığı zaman,
-
82:4
وَاِذَا الْقُبُورُ بُعْثِرَتْۙ
Ve kabirlerin içi 'deşilip (bütün mevtalar) dışa atıldığı' zaman;
-
82:5
عَلِمَتْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ وَاَخَّرَتْۜ
(Mahşerde artık her) Nefis önceden takdim ettiklerini ve ertelediklerini (iyiliklerini, kötülüklerini ve yerine getirmediği görevlerini) bilip anlayacaktır.
-
82:6
يَٓا اَيُّهَا الْاِنْسَانُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ الْكَر۪يمِۙ
Ey insan, ‘sonsuz Kerem sahibi’ olan Rabbine karşı seni ne(ler, kimler, hangi nimetler ve yetkiler) aldatıp gururlandırmıştı? (Hangi şeytani odaklar; hangi imkân ve iğvalarla sizi kandırıp Hakk’tan ve hayırdan caydırmıştı?)
-
82:7
اَلَّذ۪ي خَلَقَكَ فَسَوّٰيكَ فَعَدَلَكَۙ
Ki O (Rabbin) seni (hiç yoktan) yarattı, 'sana bir düzen içinde biçim verdi' (ve donattı) ve seni bir itidal üzere kıldı (dengeni koruyacak şekilde ayarladı).
-
82:8
ف۪ٓي اَيِّ صُورَةٍ مَا شَٓاءَ رَكَّبَكَۜ
Dilediği bir surette (ve en güzel şekilde) seni tertip etti (organlarını uyarladı).
-
82:9
كَلَّا بَلْ تُكَذِّبُونَ بِالدّ۪ينِۙ
(Artık bütün mazeretleriniz asılsızdır) Hayır; siz (sözde inanıyorsunuz, ama gerçekte) dini yalanlıyorsunuz (küfür ve kötülükleri cesaretle yapmanız bundandır).
-
82:10
وَاِنَّ عَلَيْكُمْ لَحَافِظ۪ينَۙ
Oysa kesinlikle sizin üzerinizde (her an) koruyucular (ve amellerinizi kaydeden muhafızlar) vardır,
-
82:11
كِرَامًا كَاتِب۪ينَۙ
(Onlar) 'Şerefli-üstün' yazıcılardır (bütün hayatınızı kayda almaktadırlar).
-
82:12
يَعْلَمُونَ مَا تَفْعَلُونَ
Her yapmakta olduğunuzu bilip (not tutmaktadırlar).
-
82:13
اِنَّ الْاَبْرَارَ لَف۪ي نَع۪يمٍۚ
(Ahirette) Şüphesiz ebrar (iyi) olanlar, elbette nimetler(le donatılmış cennetler) içinde olacaklardır.
-
82:14
وَاِنَّ الْفُجَّارَ لَف۪ي جَح۪يمٍۚ
Ve şüphesiz facir (kötü ve günahkâr) olanlar da, elbette çılgınca yanan ateşin içine atılacaklardır.
-
82:15
يَصْلَوْنَهَا يَوْمَ الدّ۪ينِ
Onlar, din (hesap ve ceza) günü oraya yollanıp-kapatılıp (cehennemde kalacaklardır).
-
82:16
وَمَا هُمْ عَنْهَا بِغَٓائِب۪ينَۜ
Ve ondan ayrılıp-kaybolmaları (kaçıp kurtulmaları da) imkânsızdır.
-
82:17
وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا يَوْمُ الدّ۪ينِۙ
(Ey Nebim!) Din gününü (mahşere ve hesaba çekilmeye dönüşü ve büyük mahkeme görülüşünü) Sana bildiren şey nedir? (Rabbin Sana böyle haber vermezse nereden bileceksin?)
-
82:18
ثُمَّ مَٓا اَدْرٰيكَ مَا يَوْمُ الدّ۪ينِۜ
Ve yine din (hesap ve azap) gününü Sana bildiren şey nedir? (Söyleyeyim mi?)
-
82:19
يَوْمَ لَا تَمْلِكُ نَفْسٌ لِنَفْسٍ شَيْـًٔاۜ وَالْاَمْرُ يَوْمَئِذٍ لِلّٰهِ
Hiçbir nefsin bir başka nefse, herhangi bir şeyle (ve herhangi bir şekilde kimsenin kimseye yardıma) güç yetiremeyeceği (ve şefaat edemeyeceği) gündür; o gün (her türlü) emir (yetki, karar ve hüküm) yalnızca Allah'ındır.