-
Zilzâl Suresi
-
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla
-
99:1
اِذَا زُلْزِلَتِ الْاَرْضُ زِلْزَالَهَاۙ
Yer (Dünya), o şiddetli sarsıntısıyla sarsıldığı,
-
99:2
وَاَخْرَجَتِ الْاَرْضُ اَثْقَالَهَاۙ
Ve yerin (Dünya’nın), ağırlıklarını (iki bin santigrat sıcaklıktaki magma tabakasının korkunç lavlarını, bütün maden ve mücevher yataklarını) dışa atıp-çıkardığı,
-
99:3
وَقَالَ الْاِنْسَانُ مَا لَهَاۚ
Ve insanın: “Buna ne oluyor? (Dünya neden çatırdayıp çözülüyor!)” diyerek (korku ve şaşkınlıkla etrafına bakındığı) zaman;
-
99:4
يَوْمَئِذٍ تُحَدِّثُ اَخْبَارَهَاۙ
(Kıyamette ve mahşerde) O gün (yer), haberlerini (üzerinde işlenenlerin hepsini) anlatacaktır.
-
99:5
بِاَنَّ رَبَّكَ اَوْحٰى لَهَاۜ
Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir. (Dünya’yı Allah konuşturacak ve ona şahitlik yaptıracaktır.)
-
99:6
يَوْمَئِذٍ يَصْدُرُ النَّاسُ اَشْتَاتًاۙ لِيُرَوْا اَعْمَالَهُمْۜ
O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin (ve hak ettiği karşılığı verilsin) diye, (kabirlerinden) bölük bölük fırlayıp-çıkacaklardır.
-
99:7
فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُۜ
Artık kim zerre kadar (ya bizzat) hayır yapmış (veya iyiliklere vesile ve sebep olmuş)sa, onun karşılığı (mükâfatı)nı mutlaka görecek (ve alacaktır).
-
99:8
وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ
Ve kim de zerre miktarı şer işlemiş (veya kötülüğe sebebiyet vermiş)se, onun da cezasını mutlaka görecek (ve bulacaktır).
-
Âdiyât Suresi
-
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla
-
100:1
وَالْعَادِيَاتِ ضَبْحًاۙ
Andolsun (Allah yolunda ve Hakk uğrunda) o gürültülü sesler çıkararak (soluyup) koşanlara! (Ve hızla ileri doğru fırlayanlara… Atlara, tanklara ve uçaklara.)
-
100:2
فَالْمُورِيَاتِ قَدْحًاۙ
(Ve madeni bir araçla; taş, tuğla ve beton cinsinden bir yapıya çarparak ve) Çakarak (kıvılcım) ateş çıkaranlara!
-
100:3
فَالْمُغ۪يرَاتِ صُبْحًاۙ
Sabah saatlerinde (düşman mevzilerine) akın-baskın yapanlara!
-
100:4
فَاَثَرْنَ بِه۪ نَقْعًاۙ
Derken o andaki (hücumlarıyla ve yangınlarıyla ortalığı) tozu dumana katanlara! (Gri toz bulutuyla, siyah yağlı duman oluşturup insanları şaşkınlığa uğratanlara...)
-
100:5
فَوَسَطْنَ بِه۪ جَمْعًاۙ
Ve (böylece zalim) topluluğun tam ortasına (ekonomik ve askeri karargâhlarına) dalanlara! (Yemin olsun.) [Not: Adiyat Suresinin bu ilk beş ayeti, mucizevi bir şekilde; Amerika’daki ikiz kulelere yönelik 11 Eylül 2001 saldırılarını da hatırlatmaktadır. Etkisi ve paniği hâlâ devam eden bu korkunç hadisenin, kullanılan araç gereçleriyle, yapılış şekliyle, meydana geliş vakti-saatiyle, çok önemli stratejik merkezlere yönelmesiyle, sebebiyet verdiği dehşetli toz bulutları ve yağlı duman neticeleriyle ve üstelik aynen yapılış sırası ile; 1445 yıl önceden işaret edilmesi üzerinde dikkatle ve ibretle durulmalıdır.]
-
100:6
اِنَّ الْاِنْسَانَ لِرَبِّه۪ لَكَنُودٌۚ
Ki kesinlikle (gafil ve kâfir) insan, Rabbine karşı oldukça nankör (nimetlerine teşekkür etmekte duyarsız ve kulluk görevlerinde isteksiz ve tutarsız) davranmaktadır.
-
100:7
وَاِنَّهُ عَلٰى ذٰلِكَ لَشَه۪يدٌۚ
Ve gerçekten (insan), kendisi de buna (nankörlük tavırlarına bizzat) şahittir. (Küfrünün ve nankörlüğünün farkındadır.)
-
100:8
وَاِنَّهُ لِحُبِّ الْخَيْرِ لَشَد۪يدٌۜ
Ve gerçekten onun, mala ve makama olan sevgisi pek şiddetlidir. (Bu nedenle kötülüğe kaymakta, bencil ve cimri davranmakta ve vicdanı katılaşmaktadır.)
-
100:9
اَفَلَا يَعْلَمُ اِذَا بُعْثِرَ مَا فِي الْقُبُورِۙ
(O gafil ve nankör insan) Kabirlerin içerisinde olanların ‘deşilip dışarı atılacağı’;
-
100:10
وَحُصِّلَ مَا فِي الصُّدُورِۙ
Göğüslerde (gönüllerde gizli) olanların derlenip toparlanıp (hepsinin) ortaya çıkarılacağı o zamanı (düşünüp), hâlâ (gerçeği) bilmeyecek (ve anlamayacak mıdır?)
-
100:11
اِنَّ رَبَّهُمْ بِهِمْ يَوْمَئِذٍ لَخَب۪يرٌ
Şüphesiz, o gün Rableri, kendilerinden (ve bütün yapıp ettiklerinden) gerçekten Haberdardır. (Ve tek tek hesabını soracaktır.)