-
85:12
اِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَد۪يدٌۜ
Doğrusu, Rabbinin 'zorlu yakalayışı' elbette şiddetlidir. (Zalimlerin yaptıklarını yanlarına bırakmayacaktır.)
-
85:13
اِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُع۪يدُۚ
Çünkü O, ilkin (hiç yoktan) yaratan, (sonra dirilterek mahşere ve hesap vermeye) döndürecek olandır.
-
85:14
وَهُوَ الْغَفُورُ الْوَدُودُۙ
(Ancak tevbe edip Hakka yönelenler için) O, çok Bağışlayandır, çok Sevilip-Sayılandır.
-
85:15
ذُو الْعَرْشِ الْمَج۪يدُۙ
(Allah) Arş’ın (tüm kâinatın yönetim makamının) sahibidir ve Mecîd (övülüp yüceltilmeye layıktır).
-
85:16
فَعَّالٌ لِمَا يُر۪يدُۜ
Her dilediğini mutlaka (kusursuzca ve kolayca) yapandır.
-
85:17
هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ الْجُنُودِۙ
(Ey Nebim, şu kuvvetlerine güvenip helak olan) Orduların haberi (tarafımızdan) Sana geldi mi? (Görevin ümmetine anlatmaktır.)
-
85:18
فِرْعَوْنَ وَثَمُودَۜ
(Hani şu) Firavun ve Semud (ordularının, ki nasıl bir akıbete uğramışlardı? Ve kâfirler-zalimler bugün de hezimetten kurtulamayacaklardır.)
-
85:19
بَلِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا ف۪ي تَكْذ۪يبٍۙ
Şüphesiz inkâr edenler, (hâlâ sürekli) bir yalanlama içinde (bocalamaktadırlar).
-
85:20
وَاللّٰهُ مِنْ وَرَٓائِهِمْ مُح۪يطٌۚ
Allah ise, onları arkalarından (ve hiç haberleri olmadan) sarıp-kuşatmıştır.
-
85:21
بَلْ هُوَ قُرْاٰنٌ مَج۪يدٌۙ
Evet, doğrusu bu (Kitap); 'şerefli-üstün' olan bir Kur'an'dır;
-
85:22
ف۪ي لَوْحٍ مَحْفُوظٍ
(Ki Onun aslı) Levh-i Mahfuz'dadır. (Elimizdeki Kutsal Kitabımız da Allah’ın özel muhafazası altındadır.)
-
Târık Suresi
-
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla
-
86:1
وَالسَّمَٓاءِ وَالطَّارِقِۙ
Göğe ve Tarık’a yemin ederim.
-
86:2
وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا الطَّارِقُۙ
(Ey Resulüm! Ben bildirmezsem) Tarık’ın ne olduğunu nasıl bileceksin?
-
86:3
اَلنَّجْمُ الثَّاقِبُۙ
O (Tarık öyle bir) Yıldızdır ki, (küfür karanlıklarını) delen (zulüm odaklarını ve şeytani çarklarını deşifre eden)dir. [Not: “En-Necmüs-Sakıb” = cehalet ve zulüm karanlığını Delen Yıldız: Hz. Peygamber Efendimizin iman ve istikamet devrimine ve Onun izinde gerçekleşecek Mehdiyet önderliğine işaret olabilir.]
-
86:4
اِنْ كُلُّ نَفْسٍ لَمَّا عَلَيْهَا حَافِظٌۜ
Üzerinde gözetleyici-koruyucu (kendisini muhafaza edici ve amellerini kaydedici ve denetleyici) bulunmayan hiçbir nefis (ve hiçbir kimse) bulunmamaktadır.
-
86:5
فَلْيَنْظُرِ الْاِنْسَانُ مِمَّ خُلِقَۜ
(Hele) İnsan (dikkatle ve ibretle) bir baksın, hangi şeyden yaratılmıştır?
-
86:6
خُلِقَ مِنْ مَٓاءٍ دَافِقٍۙ
(O) Dökülüp atılan bir sudan (meni tohumundan) yaratılmıştır.
-
86:7
يَخْرُجُ مِنْ بَيْنِ الصُّلْبِ وَالتَّرَٓائِبِۜ
(Bu döl suyu) Bel kemiği ile kaburgalar arasında(ki organlarda)n çıkmaktadır.
-
86:8
اِنَّهُ عَلٰى رَجْعِه۪ لَقَادِرٌۜ
Şüphesiz (Allah), onu (öldükten sonra insanı) yeniden (diriltip, eski haline) döndürmeye Kâdir olandır.
-
86:9
يَوْمَ تُبْلَى السَّرَٓائِرُۙ
(Artık bütün) Sırların orta yere çıkarılacağı gün (yakındır);
-
86:10
فَمَا لَهُ مِنْ قُوَّةٍ وَلَا نَاصِرٍۜ
Orada onun (insanoğlunun) ne (kaçıp kurtulacak) gücü vardır, ne yardımcısı (bulunacaktır).
-
86:11
وَالسَّمَٓاءِ ذَاتِ الرَّجْعِۙ
Yemin olsun (gezegenleri ve galaksileri harika bir denge ve düzenle) dönüşlü olan göğe (ki muhteşem donatılmıştır).
-
86:12
وَالْاَرْضِ ذَاتِ الصَّدْعِۙ
Yarılan yeryüzüne (ki içinde ziraat yapılmaktadır ve tüm evrenin özeti konumundadır).
-
86:13
اِنَّهُ لَقَوْلٌ فَصْلٌۙ
Şüphesiz O (Kur'an, Hakkı bâtıldan, helâli haramdan, mü’mini münafıktan, dostu düşmandan fasl ile) ayırt eden (net ve kesin) bir sözdür (İlahi bir kelâmdır).
-
86:14
وَمَا هُوَ بِالْهَزْلِۜ
O, (asla) bir şaka (veya müzik gibi okuma) değildir. (Kur’an bir eğlence ve sadece dinlence sanılmamalı, onu anlayıp uygulamaya çalışmalıdır.)
-
86:15
اِنَّهُمْ يَك۪يدُونَ كَيْدًاۙ
Doğrusu onlar (inkârcılar ve münafıklar, sürekli Müslümanlar ve İslam aleyhine) hileli bir düzen planlayıp kurmaktadırlar.
-
86:16
وَاَك۪يدُ كَيْدًاۚ
(Halbuki) Ben de (o hainlere karşı hile ve tertiplerini boşa çıkaracak) bir düzen kurup hazırlamaktayım.
-
86:17
فَمَهِّلِ الْكَافِر۪ينَ اَمْهِلْهُمْ رُوَيْدًا
(Öyle ise) Sen o kâfirlere (ve hain nankörlere şimdilik) mühlet ver ve biraz süre tanı. (Allah’ın va’adini ve kudretini ileride ve kesinlikle herkes görüp anlayacaklardır!)