-
3:46
وَيُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلًا وَمِنَ الصَّالِح۪ينَ
(Ki) “O beşikte de yetişkinliğinde de (gökten tekrar dünyaya gelişinde de) insanlarla (hikmet ve ibretle) konuşacaktır. Ve O salihlerdendir" (demişlerdi.)
-
3:47
قَالَتْ رَبِّ اَنّٰى يَكُونُ ل۪ي وَلَدٌ وَلَمْ يَمْسَسْن۪ي بَشَرٌۜ قَالَ كَذٰلِكِ اللّٰهُ يَخْلُقُ مَا يَشَٓاءُۜ اِذَا قَضٰٓى اَمْرًا فَاِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
(Hz. Meryem şaşkınlıkla:) "Rabbim, bana bir beşer dokunmamışken, nasıl bir çocuğum olabilir?" dedi. (Cenab-ı Hakk ise:) "İşte böyle!.." (Her şey Benim irademle meydana gelir…) dedi. Allah neyi (ve nasıl) dilerse (öyle) yaratıp (meydana getirir). Bir işin olmasına karar verirse, yalnızca ona "OL!" der, o da hemen oluverir.
-
3:48
وَيُعَلِّمُهُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَالتَّوْرٰيةَ وَالْاِنْج۪يلَۚ
(Allah, Hz. İsa’ya) "Ona Kitabı (yazı yazmayı ve Kur’an’ı), hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretecektir."
-
3:49
وَرَسُولًا اِلٰى بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ اَنّ۪ي قَدْ جِئْتُكُمْ بِاٰيَةٍ مِنْ رَبِّكُمْۙ اَنّ۪ٓي اَخْلُقُ لَكُمْ مِنَ الطّ۪ينِ كَهَيْـَٔةِ الطَّيْرِ فَاَنْفُخُ ف۪يهِ فَيَكُونُ طَيْرًا بِاِذْنِ اللّٰهِۚ وَاُبْرِئُ الْاَكْمَهَ وَالْاَبْرَصَ وَاُحْيِ الْمَوْتٰى بِاِذْنِ اللّٰهِۚ وَاُنَبِّئُكُمْ بِمَا تَأْكُلُونَ وَمَا تَدَّخِرُونَۙ ف۪ي بُيُوتِكُمْۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةً لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَۚ
(Allah, Hz. İsa’yı) İsrailoğullarına elçi gönderecek (O, İsrailoğullarına şöyle diyecektir): "Gerçek şu ki, ben size Rabbinizden bir ayetle (mucizelerle) geldim. Ben size süzme çamurdan (veya metalik hamurdan) kuş biçiminde bir şey oluşturup içine üfürürüm, o da hemencecik Allah'ın izniyle kuş oluverir. Ve Allah'ın izniyle doğuştan kör olanı ve alaca hastalığına tutulanı iyileştirir ve ölüyü diriltirim. (Her gün) Yediklerinizi ve evlerinizde biriktirdiklerinizi size haber veririm. Şüphesiz, eğer inanmışsanız bunda sizin için kesin bir ayet vardır” (bunlar mucizedir).
-
3:50
وَمُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرٰيةِ وَلِاُحِلَّ لَكُمْ بَعْضَ الَّذ۪ي حُرِّمَ عَلَيْكُمْ وَجِئْتُكُمْ بِاٰيَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ فَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُونِ
(Hz. İsa dedi ki:) "Benden önceki Tevrat'ı doğrulamak ve (israf ve isyankârlığınızdan dolayı) size haram kılınan bazı şeyleri tekrar helâl kılmak üzere, size Rabbinizden bir ayetle (mucizelerle) geldim. Artık Allah'tan korkup bana itaat edin."
-
3:51
اِنَّ اللّٰهَ رَبّ۪ي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُۜ هٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَق۪يمٌ
"Gerçekten Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse (sadece) O'na ibadet edin. Dosdoğru olan yol işte budur” (diye öğüt verdi).
-
3:52
فَلَمَّٓا اَحَسَّ ع۪يسٰى مِنْهُمُ الْكُفْرَ قَالَ مَنْ اَنْصَار۪ٓي اِلَى اللّٰهِۜ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ اَنْصَارُ اللّٰهِۚ اٰمَنَّا بِاللّٰهِۚ وَاشْهَدْ بِاَنَّا مُسْلِمُونَ
(Hz.) İsa onlardaki inkârı (isyan ve itirazı) sezince dedi ki: “(Sizden) Allah için bana yardım edecekler (samimi ve sürekli destek verecekler) kimdir?” Havariler ise: “Allah’ın yardımcıları biziz. Biz Allah’a inandık, (ey İsa!) bizim gerçekten Müslümanlar olduğumuza şahit ol” demişlerdi.