-
3:10
اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَنْ تُغْنِيَ عَنْهُمْ اَمْوَالُهُمْ وَلَٓا اَوْلَادُهُمْ مِنَ اللّٰهِ شَيْـًٔاۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمْ وَقُودُ النَّارِۙ
(Kendilerine tebliğ yapıldığı ve İslami gerçeklere akılları yattığı halde; işlerine gelmediği için bile bile inkâr eden) Kâfirlerin ne malları (ekonomik ve teknolojik imkânları), ne de çocukları (nüfus ve askeri çoklukları) onlara, Allah'tan (gelecek felaket ve hezimet gibi) şeylere karşı (hiçbir fonksiyonu olmayacak ve) hiçbir fayda sağlamayacaktır. (Adil bir Düzene ve yönetime karşı, haksız inkâr ve isyana kalkışanların da, devlet katında can ve mal güvenlikleri ortadan kalkacaktır.) Ve onlar ateşin yakıtlarıdır.
-
3:11
كَدَأْبِ اٰلِ فِرْعَوْنَۙ وَالَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْۜ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَاۚ فَاَخَذَهُمُ اللّٰهُ بِذُنُوبِهِمْۜ وَاللّٰهُ شَد۪يدُ الْعِقَابِ
Tıpkı Firavun ailesinin (zulüm ve küfür yönetiminin) ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi (olanların akıbeti de aynıdır). Onlar da ayetlerimizi yalanlamışlardı, böylece Allah, günahları nedeniyle onları (kahrıyla) yakalamıştı. Allah, (cezayla) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.
-
3:12
قُلْ لِلَّذ۪ينَ كَفَرُوا سَتُغْلَبُونَ وَتُحْشَرُونَ اِلٰى جَهَنَّمَۜ وَبِئْسَ الْمِهَادُ
(Ey Elçim!) İnkâr ve nankörlük edenlere de ki: "Yakında (sisteminiz ve tüm tedbirleriniz çöküp yıkılacak ve) yenilgiye uğratılacaksınız ve (dünyada rezil olduğunuz gibi ahirette de) toplanıp cehenneme atılacaksınız!” O ne kötü bir yataktır. (Ne kahredici bir zindandır.)
-
3:13
قَدْ كَانَ لَكُمْ اٰيَةٌ ف۪ي فِئَتَيْنِ الْتَقَتَاۜ فِئَةٌ تُقَاتِلُ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَاُخْرٰى كَافِرَةٌ يَرَوْنَهُمْ مِثْلَيْهِمْ رَأْيَ الْعَيْنِۜ وَاللّٰهُ يُؤَيِّدُ بِنَصْرِه۪ مَنْ يَشَٓاءُۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَعِبْرَةً لِاُو۬لِي الْاَبْصَارِ
(Bedir’de) Karşı karşıya gelen iki toplulukta da, andolsun sizin için bir ayet (ibret) vardır. Bir topluluk Allah yolunda çarpışıyordu; diğeri ise kâfirdi ki göz görmesiyle karşılarındakini (mü’minleri) kendilerinin iki katı görüyorlardı. (Böylece Allah kâfirlerin moralini bozmakta ve cesaretlerini kırmaktaydı.) İşte Allah, dilediğine yardımıyla (böyle) destek (çıkmaktadır). Şüphesiz bunda, basiret sahipleri için gerçekten bir ibret vardır.
-
3:14
زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَٓاءِ وَالْبَن۪ينَ وَالْقَنَاط۪يرِ الْمُقَنْطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالْاَنْعَامِ وَالْحَرْثِۜ ذٰلِكَ مَتَاعُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۚ وَاللّٰهُ عِنْدَهُ حُسْنُ الْمَاٰبِ
Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüş (paraya), salma (serbest dolaşan bakımlı) güzel atlara (lüks arabalara, yatlara), hayvanlara ve ekinlere (bahçelere, bağlara) duyulan şehvetli tutku insanlara 'süslü ve çekici' kılındı. (Oysa) Bunlar, (fani) dünya hayatının (geçim) metaıdır. Asıl varılacak güzel yer ise Allah katındadır.
-
3:15
قُلْ اَؤُ۬نَبِّئُكُمْ بِخَيْرٍ مِنْ ذٰلِكُمْۜ لِلَّذ۪ينَ اتَّقَوْا عِنْدَ رَبِّهِمْ جَنَّاتٌ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَا وَاَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ وَرِضْوَانٌ مِنَ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ بَص۪يرٌ بِالْعِبَادِۚ
De ki: "Size bundan (dünyalık servet ve saltanattan) daha hayırlısını bildireyim mi? (Küfür ve kötülükten) Korkup sakınanlar için Rablerinin katında, içinde temelli kalacakları, altından ırmaklar (ve havuzlu şelaleler) akan cennetler, tertemiz eşler ve (özellikle) Allah'ın rızası vardır. Allah, kullarını hakkıyla görüp durmaktadır."