-
70:11
يُبَصَّرُونَهُمْۜ يَوَدُّ الْمُجْرِمُ لَوْ يَفْتَد۪ي مِنْ عَذَابِ يَوْمِئِذٍ بِبَن۪يهِۙ
(Kıyamet günü) Onlar (akraba ve arkadaşlar) birbirine gösterilip (bakınca tanıyacaklardır). O günün azabına karşılık olmak üzere, her mücrim (suçlu ve şımarık kişi) kendi oğullarını fidye vermek isteyecek (ama kabul olunmayacaktır).
-
70:12
وَصَاحِبَتِه۪ وَاَخ۪يهِۙ
Kendi eşini ve kardeşini (feda etmeye kalkışacaktır),
-
70:13
وَفَص۪يلَتِهِ الَّت۪ي تُـْٔو۪يهِۙ
Ve onu barındıran ve kendisini koruyup arka çıkan aşiretini de (gözden çıkaracaktır).
-
70:14
وَمَنْ فِي الْاَرْضِ جَم۪يعًاۙ ثُمَّ يُنْج۪يهِۙ
(Elinde olsa) Yeryüzündekilerin hepsini; kurtulmak için (vermeye çalışacaktır).
-
70:15
كَلَّاۜ اِنَّهَا لَظٰىۙ
Hayır ve asla! (Bunların hiçbiri kesinlikle kabul olunmayacaktır.) Doğrusu o (cehennem), cayır cayır yanmakta olan ateştir (ki mücrim ve münkir zalimler ona atılacaktır).
-
70:16
نَزَّاعَةً لِلشَّوٰىۚ
(O ateş) Başın derisini kavurup-soyacak (organları söküp çıkaracak)tır.
-
70:17
تَدْعُوا مَنْ اَدْبَرَ وَتَوَلّٰىۙ
Yüz çevirip (kaçmak için) arkasını döneni çağırıp duracak (yakalayıp yakacaktır).
-
70:18
وَجَمَعَ فَاَوْعٰى
(Dünyada haram ve haksız yollarla mal ve servet biriktirip) Toplayarak bir yerde (istif edip) yığanları (helâl kazansa bile hayır yolunda harcamayanları cehennem kavuracaktır).
-
70:19
اِنَّ الْاِنْسَانَ خُلِقَ هَلُوعًاۙ
Çünkü hakikaten insan çok hırslı, sabırsız (huysuz ve doyumsuz) bir yaratılıştadır.
-
70:20
اِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ جَزُوعًاۙ
Kendisine şer (ve keder) dokunursa, o zaman hemen feryada başlayıp sızlanır.
-
70:21
وَاِذَا مَسَّهُ الْخَيْرُ مَنُوعًاۙ
Ama ona bir iyilik dokunur (ve hayır sahibi kılınırsa) o zaman da (başkalarıyla paylaşmayı meneder) ve kıskanırlar.
-
70:22
اِلَّا الْمُصَلّ۪ينَۙ
Ancak, (şuurla ve huzurla) namaz kılanlar başka (onlar ayrıdır ve farklıdırlar).
-
70:23
اَلَّذ۪ينَ هُمْ عَلٰى صَلَاتِهِمْ دَٓائِمُونَۖ
Ki onlar; namazda (ve niyazlarında, kulluk ve sorumluluk yolunda) devamlıdırlar. (Her an Rabblerinin huzurunda olmanın şuuruyla davranırlar.)
-
70:24
وَالَّذ۪ينَ ف۪ٓي اَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَعْلُومٌۙ
Onların mallarında, (fakir ve çaresiz kimselerin de bilinen ve belirlenen) bir hakkı vardır.
-
70:25
لِلسَّٓائِلِ وَالْمَحْرُومِۖ
Ki, ihtiyaç duyup isteyenlerin (çalışıp kazanma imkânından mahrum kimselerin) ve yoksul kesimlerin (yardımına koşulmalıdır.)
-
70:26
وَالَّذ۪ينَ يُصَدِّقُونَ بِيَوْمِ الدّ۪ينِۖ
Onlar (mü’minler), din gününü tasdik edip (ahirete tam inanmaktadırlar).
-
70:27
وَالَّذ۪ينَ هُمْ مِنْ عَذَابِ رَبِّهِمْ مُشْفِقُونَۚ
Onlar Rablerinin azabına karşı (daimî) bir korku duymakta (ve ona göre davranmakta)dırlar.
-
70:28
اِنَّ عَذَابَ رَبِّهِمْ غَيْرُ مَأْمُونٍۚ
Şüphesiz Rablerinin azabından emin olunamaz. (Kimse kendisini kurtulmuş sayamaz. Allah’tan hakkıyla korkmak ve hesaba hazırlanmak lazımdır.)
-
70:29
وَالَّذ۪ينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَۙ
Ve onlar, ırzlarını (ferçlerini-namus ve onurlarını) korumakta (her türlü hayâsızlıktan sakınmakta)dırlar;
-
70:30
اِلَّا عَلٰٓى اَزْوَاجِهِمْ اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُهُمْ فَاِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُوم۪ينَۚ
Ancak kendi eşleri ya da sağ ellerinin malik olduğu (özel nikâh sözleşmelileri) başka; çünkü onlar (bunlardan dolayı) kınanmazlar.
-
70:31
فَمَنِ ابْتَغٰى وَرَٓاءَ ذٰلِكَ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْعَادُونَۚ
Fakat bunun ötesini arayanlar (ve harama kayanlar), artık onlar taşkınlık yapıp sınırı aşanlardır.
-
70:32
وَالَّذ۪ينَ هُمْ لِاَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَۖ
(Bir de mü’minler) Onlar, emanetlerine (memuriyet ve mesuliyetlerine) ve ahitlerine (sözlerine ve senetlerine harfiyen) riayette bulunanlardır.
-
70:33
وَالَّذ۪ينَ هُمْ بِشَهَادَاتِهِمْ قَٓائِمُونَۖ
(Onlar) Şahitliklerinde dosdoğru davrananlardır. (Gördüklerini gizleyip eksiltmeyen, konuya çarpıtıcı ilaveler eklemeyen, kendi yorumunu gerçek gibi söylemeyen sadık insanlardır.)
-
70:34
وَالَّذ۪ينَ هُمْ عَلٰى صَلَاتِهِمْ يُحَافِظُونَۜ
Onlar namazlarını (titizlikle) koruyanlardır. (Tüm İslami kurum ve kuralları ayakta tutanlardır.)
-
70:35
اُو۬لٰٓئِكَ ف۪ي جَنَّاتٍ مُكْرَمُونَۜ۟
İşte onlar, cennetler içinde ikram olunup ağırlanacaklardır.
-
70:36
فَمَا لِالَّذ۪ينَ كَفَرُوا قِبَلَكَ مُهْطِع۪ينَۙ
(Dünyada iken Hakkı) İnkâr edenlere ve nankörlere ne oluyor ki, (şimdi şefaat ümidiyle) boyunlarını Sana uzatıp koşmaktadırlar.
-
70:37
عَنِ الْيَم۪ينِۙ وَعَنِ الشِّمَالِ عِز۪ينَ
Sağ yandan ve sol yandan bölükler halinde (Senin himayene sığınma telaşındadırlar).
-
70:38
اَيَطْمَعُ كُلُّ امْرِئٍ مِنْهُمْ اَنْ يُدْخَلَ جَنَّةَ نَع۪يمٍۙ
(Yoksa) Onlardan her biri, nimetlerle donatılmış cennete gireceğini mi sanıp ummaktadır?
-
70:39
كَلَّاۜ اِنَّا خَلَقْنَاهُمْ مِمَّا يَعْلَمُونَ
Hayır öyle değil! Doğrusu Biz onları bildikleri şeyden (basit bir meniden) yarattık (bir ömür boyu nice imkân ve fırsatlar tanıdık, ama imana ve itaate yanaşmamışlardır).