-
76:26
وَمِنَ الَّيْلِ فَاسْجُدْ لَهُ وَسَبِّحْهُ لَيْلًا طَو۪يلًا
Gecenin bir bölümünde O'na secde et (teheccüt namazıyla Rabbine yönel) ve geceleyin uzun uzadıya O'nu tesbih et (ki huzura ve manevi doyuma ulaşasın).
-
76:27
اِنَّ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ يُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَٓاءَهُمْ يَوْمًا ثَق۪يلًا
Gerçek şu ki bunlar (müşrikler ve münafıklar), çarçabuk geçmekte olanı (dünya çıkarlarını, haram ve haksız yollarla elde ettikleri imkânları) sevip hoşlanmaktadırlar. Önlerinde bulunan ağır bir günü (ahiret hazırlığını ise) bırakmaktadırlar.
-
76:28
نَحْنُ خَلَقْنَاهُمْ وَشَدَدْنَٓا اَسْرَهُمْۚ وَاِذَا شِئْنَا بَدَّلْنَٓا اَمْثَالَهُمْ تَبْد۪يلًا
(Oysa) Onları Biz yarattık ve (mafsallarını ve iskelet) bağlarını sımsıkı bağlayıp (hareket kabiliyetlerini enzimler sayesinde kolaylaştırdık). Dilediğimiz zaman da onları benzerleriyle değiştiririz. (Böylece insan vücudundaki organları ameliyatla düzeltmeye ve organ nakline müsait kıldık.)
-
76:29
اِنَّ هٰذِه۪ تَذْكِرَةٌۚ فَمَنْ شَٓاءَ اتَّخَذَ اِلٰى رَبِّه۪ سَب۪يلًا
Şüphesiz Bu (Kur’an) bir öğüt ve hatırlatmadır. Artık dileyen (bununla) Rabbine (ulaştıracak) yolu bulacak (hidayet kulpuna tutunmuş olacak)tır.
-
76:30
وَمَا تَشَٓاؤُ۫نَ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَل۪يمًا حَك۪يمًاۗ
(Gerçi) Allah dilemedikçe, siz (bir şey) dileyemezsiniz! (Beyniniz, irade ve tercih etme yeteneğiniz bile Allah’tandır. Siz dileyemezsiniz, ancak Allah'ın dilediğini dileyebilirsiniz anlamındadır.) Gerçekten Allah (her şeyi hakkıyla) bilip durandır, Hüküm ve Hikmet sahibi olandır.
-
76:31
يُدْخِلُ مَنْ يَشَٓاءُ ف۪ي رَحْمَتِه۪ۜ وَالظَّالِم۪ينَ اَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا اَل۪يمًا
(Allah, hayra liyakat kesbetmiş kullarından) Dilediğini Kendi rahmetine sokar. Zalimlere ise, onlar için acı bir azap hazırlamıştır.
-
Mürselât Suresi
-
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla
-
77:1
وَالْمُرْسَلَاتِ عُرْفًاۙ
Birbiri ardınca ve iyilik amacıyla (örfen; zamanın şartlarına ve ihtiyaçlarına uygun olarak) gönderilenlere (uyarıcılara, Hakka çağırıcılara) yemin olsun ki;
-
77:2
فَالْعَاصِفَاتِ عَصْفًاۙ
Derken (sert ve çetin rüzgârlar gibi, her hayırlı hizmete koşturup, şeytani odakları ve münafıkları) kökünden koparıp savuranlara…
-
77:3
وَالنَّاشِرَاتِ نَشْرًاۙ
Ardından (hakikat prensiplerini ve huzur projelerini, neşriyat yoluyla) korkmadan ve yılmadan yaydıkça yayanlara,
-
77:4
فَالْفَارِقَاتِ فَرْقًاۙ
Sonra, (rahatının ve menfaatinin kölesi ve nefsani arzularının esiri olanlardan uzaklaşıp, Hakkı bâtıldan, sadıkı sahtekârdan, mü’mini münafıktan çok kesin ve keskin biçimde) ayırdıkça ayıranlara... (Mutlak doğruları ve mutlu oluşumları topluma tanıtanlara,)
-
77:5
فَالْمُلْقِيَاتِ ذِكْرًاۙ
(Ve gelecek nesillere de) Bir zikir ve öğüt (olacak eserler) bırakanlara!
-
77:6
عُذْرًا اَوْ نُذْرًاۙ
Böylece (hiç kimsenin “bilmiyordum, başka türlü sanıyordum” gibi) bir bahanesi ve mazereti (kalmasın), veya (herkes apaçık şekilde) uyarılsın! (diye gerçekleri, hem de gerekçeleriyle birlikte ortaya koyanlara yemin olsun ki,)
-
77:7
اِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَاقِعٌۜ
Şüphesiz size va’ad edilen (zalimlerin hezimeti, ezilen mü’minlerin zafer ve hâkimiyeti ve kıyamet haberi) mutlaka vuku bulacaktır.
-
77:8
فَاِذَا النُّجُومُ طُمِسَتْۙ
(Evet,) Yıldızlar 'örtülüp (ışıkları) silinip karardığı' zaman,
-
77:9
وَاِذَا السَّمَٓاءُ فُرِجَتْۙ
Gök yarılıp parçalandığı zaman,
-
77:10
وَاِذَا الْجِبَالُ نُسِفَتْۙ
Dağlar kökünden sökülüp savrulmaya başladığı zaman,
-
77:11
وَاِذَا الرُّسُلُ اُقِّتَتْۜ
Ve resuller (elçiler, davetçiler) de (şahitlik yapmak üzere) belirlenen bir vakitte getirilip (herkesin İlahi mahkemeye çıkarıldığı) zaman,
-
77:12
لِاَيِّ يَوْمٍ اُجِّلَتْۜ
(Ey kâfirler, şimdi anladınız mı bu kıyamet:) Hangi güne (ve şimdiye kadar niye) ertelenmişti?
-
77:13
لِيَوْمِ الْفَصْلِۚ
(Mü'mini müşrikten, mazlumu zalimden) Ayırma günü için! (Herkes ayarını ortaya koysun diye fırsat verilmişti.)
-
77:14
وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِۜ
(Ey Nebim!) Bu ayırma gününü (ve ayrıştırma hükmünü Biz) Sana bildirmeseydik Sen nereden bilecektin?
-
77:15
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ
(İşte) O gün, (kıyamet ve ahireti) yalanlayanların (ve ona hazırlık yapmayanların) vay haline!
-
77:16
اَلَمْ نُهْلِكِ الْاَوَّل۪ينَۜ
Biz, (inkâr ve isyan eden) öncekileri helak etmedik mi?
-
77:17
ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ الْاٰخِر۪ينَ
Sonra arkadan gelen (azgın ve sapkın kimse)leri de (ekleyip) onların peşinden sürükleriz.
-
77:18
كَذٰلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِم۪ينَ
İşte Biz, suçlu-günahkârlara böyle davranırız (mücrim zalimlerin hadlerini bildiririz).
-
77:19
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ
O gün, (kitabı ve hesabı) yalanlayanların vay haline (gör ki neler ederiz!)