547. Sayfa

28. Cüz

  • 59:17

    فَكَانَ عَاقِبَتَهُمَٓا اَنَّهُمَا فِي النَّارِ خَالِدَيْنِ ف۪يهَاۜ وَذٰلِكَ جَزٰٓؤُا الظَّالِم۪ينَ۟

    Sonunda onların (her iki takımın) da akıbetleri, şüphesiz ateşin içinde süresiz kalıcılar olarak (azap çekmeleridir). İşte zalim olanların cezası böyledir.

  • 59:18

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَلْتَنْظُرْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ لِغَدٍۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ خَب۪يرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ

    Ey ehli iman! Allah’tan (hakkıyla) korkup (günahlardan çekinin) ve herkes yarın (ahiret) için ne (gibi salih ve halis ameller hazırlayıp) gönderdiğine bakıversin. Allah’tan (emirlerine muhalefetten ve hükmüne itirazdan) korkup (her türlü küfür ve kötülükten) vazgeçin. Zira Allah her yaptığınızdan hakkıyla Haberdardır. (Bütün amellerinizi görmekte ve niyetlerinizi bilmektedir.)

  • 59:19

    وَلَا تَكُونُوا كَالَّذ۪ينَ نَسُوا اللّٰهَ فَاَنْسٰيهُمْ اَنْفُسَهُمْۜ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ

    Sakın ha, kendileri Allah’ı unutmuş (şeytanın ve dünyalık arzularının yolunu tutmuş), böylece O (Allah) da (ceza olarak onları dergâhından kovmuş) kendi nefislerinin (ebedi kârını ve uhrevi çıkarını) onlara unutturmuş (bütün maneviyatını ve cennet hayatını, fani ve fena şeyler için feda etmeyi akıllılık ve gözü açıklık sanacak bir gaflet ve dalâlete sokmuş) kimseler gibi olmayın! Ki onlar (Rahmet-i İlahi’den nasipsiz bırakılmış ve hidayetleri kararmış) fasık (ve münafık)ların ta kendileridir.

  • 59:20

    لَا يَسْتَو۪ٓي اَصْحَابُ النَّارِ وَاَصْحَابُ الْجَنَّةِۜ اَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمُ الْفَٓائِزُونَ

    Ateş halkı ile cennet halkı (asla) bir değildir. Cennet halkı 'umduklarına kavuşup mutluluk içinde olan (ve sonsuz saadete ulaşan) kimselerdir.'

  • 59:21

    لَوْ اَنْزَلْنَا هٰذَا الْقُرْاٰنَ عَلٰى جَبَلٍ لَرَاَيْتَهُ خَاشِعًا مُتَصَدِّعًا مِنْ خَشْيَةِ اللّٰهِۜ وَتِلْكَ الْاَمْثَالُ نَضْرِبُهَا لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ

    Şayet Biz bu Kur’an'ı bir dağın üzerine indirmiş (ve sorumluluklarını iletmiş) olsaydık, andolsun onun Allah korkusundan saygıyla boyun büküp parçalandığını görecektin. İşte Biz, belki düşünürler diye, insanlara böyle örnekler veririz.

  • 59:22

    هُوَ اللّٰهُ الَّذ۪ي لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِۚ هُوَ الرَّحْمٰنُ الرَّح۪يمُ

    O Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur. Gaybı da, müşahede edilebileni de (görülmeyen gizlilikleri de, görülebilen her şeyi de) Bilen’dir. O Rahman’dır, Rahim’dir.

  • 59:23

    هُوَ اللّٰهُ الَّذ۪ي لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَز۪يزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُۜ سُبْحَانَ اللّٰهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ

    O Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur. Melik'tir (Gerçek Sultan ve Hükümrandır); Kuddûs'tür (Her türlü kusur ve noksanlıktan uzaktır); Selâm'dır (Kullarını selamet ve esenlikte tutandır); Mü'min'dir (İman ehlini Adalet Düzeniyle huzur ve emniyete ulaştırandır); Müheymin'dir (Himaye edip kollayan, gözetip koruyandır); Azîz'dir (Sonsuz üstünlüğe sahip olandır); Cebbâr'dır (Her istediğini mutlaka ve zorla yaptırandır); Mütekebbir'dir (Büyüklük ve Ululuk O’nun şanıdır). Allah, (müşriklerin) şirk koştuklarından çok Yücedir.

  • 59:24

    هُوَ اللّٰهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْاَسْمَٓاءُ الْحُسْنٰىۜ يُسَبِّحُ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

    O Allah ki, Hâlık’tır (her şeyi yaratıp vücuda getirendir), Bârî’dir (her şeyi hiç yoktan ve en güzel bir biçimde kusursuzca var edendir), Musavvir’dir ('şekil ve suret' verendir). En güzel isimler O'na aittir. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. (O'nun şanını yüceltmektedir.) O, Azîz’dir, Hakîm’dir. (O mutlak Üstündür, tam Hüküm ve Hikmet sahibidir.)