-
63:5
وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمْ تَعَالَوْا يَسْتَغْفِرْ لَكُمْ رَسُولُ اللّٰهِ لَوَّوْا رُؤُ۫سَهُمْ وَرَاَيْتَهُمْ يَصُدُّونَ وَهُمْ مُسْتَكْبِرُونَ
Onlara (münafıklara): “Gelin (bu nifak ve tefrikadan vazgeçip tevbe edin) Allah’ın Resulü de sizin için mağfiret dilesin. (Kendinize, çevrenize ve geleceğinize yazık etmeyin)” denildiği zaman, başlarını döndürüp (uzaklaşmaktadırlar) ve görürsün ki kibirlenerek yüz çevirip (gururlu bir tavır takınmaktadırlar).
-
63:6
سَوَٓاءٌ عَلَيْهِمْ اَسْتَغْفَرْتَ لَهُمْ اَمْ لَمْ تَسْتَغْفِرْ لَهُمْۜ لَنْ يَغْفِرَ اللّٰهُ لَهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِق۪ينَ
Artık mağfiret dilesen de dilemesen de onlar için aynıdır. (Çünkü vicdanları bozulduğundan, boş bir gurura kapıldıklarından ve geri dönüşü giderek imkânsızlaşan bir karanlık yola daldıklarından; artık davet ve nasihat onlara fayda sağlamayacaktır.) Bu nedenle Allah da (CC) onlara asla mağfiret buyurmayacaktır. Doğrusu Allah (CC) böylesine fasık (ve münafık) bir topluluğu hidayete ulaştırmayacaktır.
-
63:7
هُمُ الَّذ۪ينَ يَقُولُونَ لَا تُنْفِقُوا عَلٰى مَنْ عِنْدَ رَسُولِ اللّٰهِ حَتّٰى يَنْفَضُّواۜ وَلِلّٰهِ خَزَٓائِنُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَلٰكِنَّ الْمُنَافِق۪ينَ لَا يَفْقَهُونَ
(Münafıklar kendi aralarında) Allah Elçisinin (ve Hakk dava temsilcisinin devamlı) yanında bulunan (Ona tam bir teslimiyetle bağlanıp savundukları halde, fakir ve yetkisiz durumda olan kimseleri kastederek) "Bunlar için hiçbir infak-harcama yapmayın (onlara imkân ve fırsat sağlamayın, ekonomik ve sosyal yardımda bulunmayın, adam yerine koymayın ve sahip çıkmayın ki, Onun etrafından) dağılıp gitsinler” diye (konuşup fısıldaşmaktadırlar). Halbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Fakat (ne yazık ki) münafıkların (bu gerçeğe akılları yatmamakta) ve kavrayamamaktadırlar.
-
63:8
يَقُولُونَ لَئِنْ رَجَعْنَٓا اِلَى الْمَد۪ينَةِ لَيُخْرِجَنَّ الْاَعَزُّ مِنْهَا الْاَذَلَّۜ وَلِلّٰهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِه۪ وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ وَلٰكِنَّ الْمُنَافِق۪ينَ لَا يَعْلَمُونَ۟
(Münafıklar:) "Andolsun, eğer Medine'ye dönersek (devlet ve hükümete yerleşirsek), daha üstün ve şerefli olan (bizler), daha güçsüz ve zelil olanı (sadık mü’minleri) oradan mutlaka çıkarıp atacaktır” diyorlardı. Oysa (gerçek) izzet, haysiyet ve üstünlük, (ancak) Allah'ın; Peygamberin ve (samimiyetle ve bütünüyle İslam’a) inananlarındır. Ne var ki münafıklar bunu bilecek (ve idrak edecek akli ve vicdani dürüstlükten uzaktırlar).
-
63:9
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تُلْهِكُمْ اَمْوَالُكُمْ وَلَٓا اَوْلَادُكُمْ عَنْ ذِكْرِ اللّٰهِۚ وَمَنْ يَفْعَلْ ذٰلِكَ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
Ey iman edenler (ve Müslümanlık iddiasında bulunanlar!) Ne mallarınız ne de evlatlarınız, sakın sizleri Allah’ı anmaktan (her durumda ve her konuda Kur’ani buyruklara göre yaşamaktan geri bırakmasın ve sakın tutkuyla dünyaya bağlanarak ahireti hatırlayıp hazırlanmaktan sizi) alıkoymasın. Her kim böyle yaparsa işte onlar hüsrana uğrayanlardır.
-
63:10
وَاَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاكُمْ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَأْتِيَ اَحَدَكُمُ الْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَٓا اَخَّرْتَن۪ٓي اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يبٍۙ فَاَصَّدَّقَ وَاَكُنْ مِنَ الصَّالِح۪ينَ
Herhangi birinize ölüm gelip de: “Rabbim! Ne olursun, beni yakın bir süreye (ecele) kadar geciktirsen de, (İslam'ı bütünüyle) tasdik edenlerden ve (malımı İslam ve insanlık uğrunda harcayıp) sadaka verenlerden ve (her türlü küfür ve kötülükten uzaklaşıp) salih amel işleyenlerden olsam!” diye (boşuna yalvaracağı ve bu dileğinin asla kabul olunmayacağı gün) gelmeden önce, size verdiğimiz rızıktan infak edip (harcayın. Her çeşit imkân ve fırsatı hayır ve hizmet yolunda kullanın.)
-
63:11
وَلَنْ يُؤَخِّرَ اللّٰهُ نَفْسًا اِذَا جَٓاءَ اَجَلُهَاۜ وَاللّٰهُ خَب۪يرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ
(Çünkü) Allah, kesinlikle kendi eceli gelmiş bulunan hiçbir kimseyi erteleyip (ömrünü uzatmayacaktır). Allah, yaptıklarınızdan (bütünüyle) Haberdardır (niyetinizi de, mahiyetinizi de elbette bilip durmaktadır).