553. Sayfa

28. Cüz

  • 62:9

    Ey iman edenler, Cuma günü namaz için (ezan okunup) çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah'ı zikretmeye (ibadet etmeye, Kur’ani hükümleri ve cihad ve itaat hutbesini dinlemeye) koşuverin ve alış-verişi bırakıp (camiye gidin). Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır (ve önceliklidir).

  • 62:10

    (Cuma öğlende) Namaz kıldıktan sonra ise (artık) yeryüzüne dağılıverin ve Allah'ın fazlı kereminden (helâl ve meşru yöntemlerle nasibinizi) aramaya girişin. Ve Allah’ı çokça zikredip (Kur’ani ve Nebevi ölçüleri sürekli hatırlayıp ona göre hareket edin), ki böylece felaha (huzura ve başarıya) erişesiniz.

  • 62:11

    (Ey Resulüm!) Oysa onlar, bir ticaret ya da bir eğlence gördükleri zaman, (hemen) ona yönelip sökün ederek dağılıp gittiler ve Seni (hutbede) ayakta (yalnız) bırakıverdiler. (Kalben ve tamamen Allah'a ve İslam'a teslim olmayanların tavrı böyledir.) De ki: "Allah'ın katında bulunan (nimet ve faziletler), eğlenceden ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (O, takdir ve taksiminde Kerim’dir, cömerttir, adildir ve rızkınıza kefildir.)

  • Münafikun Suresi

  • Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla

  • 63:1

    Münafıklar Sana geldikleri zaman: “Şahitlik ederiz ki Sen gerçekten Allah’ın Resulüsün” derler. (Üstelik) “Allah da bilir ki, Sen elbette O’nun Resulüsün” (diyerek kendi samimiyetsizliklerini örtmek için Allah’ı da şahit gösterirler. Ama) Allah (CC) hiç şüphesiz o münafıkların yalancı olduklarını da (bilmekte ve buna) şahitlik yapmaktadır. [Not: Buradaki “Şehadet” mutlaka görüyor ve kesinlikle biliyor anlamında sağlam bir inancı ifade etmek yanında, yemin manasına da kullanılmıştır. İkiyüzlülük ve riyakârlık zaten münafıkların ortak vasfıdır. Her riyakâr münafık olmasa da, her münafık mutlaka riyakârdır. Yalan yere yemin etmek, olduğundan başka türlü görünmek, bunların devamlı yaptıkları bir davranıştır. Hz. Peygamber Aleyhisselamın risaletine, Onun şeriatına, sünnetine ve hayat sistemine aslında iman etmedikleri, itimat ve itibar göstermedikleri halde; hem ganimet ve diğer menfaatlerden yararlanmak, hem de kınanmak ve dışlanmaktan kurtulmak amacıyla böyle yapılmakta ve kendilerini kanıtlamak için de yalan yere yemine başvurulmaktadır.]

  • 63:2

    Onlar (münafıklar) yeminlerini kalkan yapıp (yalan yeminlerinin ve sahte samimiyetlerinin arkasına sığınıp insanları) Allah’ın yolundan saptırmaktadırlar. Doğrusu bu yaptıkları ne kadar kötü (bir davranış) olmaktadır.

  • 63:3

    Bu, onların (başında; akılları ve vicdanları İslami gerçekleri ve Hakk Dinin gerekliliğini anlayıp) iman etmelerine (rağmen, işlerine gelmediği ve beğenmedikleri için) sonradan (içten itiraz ve) inkâra yönelmeleri (ama zahiren hâlâ Müslüman görünmeleri) dolayısıyla böyle olmaktadır. Bu yüzden kalplerinin üzerine mühür basılmış (hidayetleri kararmıştır), artık onlar (gerçeği ve başlarına geleceği) kavrayamaz konumdadır. [Not: Özellikle, önceleri safiyet ve samimiyetle iman edip hayırlı hizmetler yaparken, sonradan dünyalık heves ve hesaplar ve bulaştıkları günahlar yüzünden, adım adım nifak ve nankörlüğe sapan kimseler, daha tehlikeli ve tahripkâr olmaktadır. Zira gerçek mü’min rolü oynayarak Müslümanlara yaklaşmaları ve onları aldatıp avlamaları daha kolaydır. Ve herkesin kendisi gibi olmasını istemek fıtri bir sapmadır ve bozuk insan psikolojisinden kaynaklanmaktadır. Bu gibiler “Hidayeti (rüşvet) verip dalâleti satın almışlardır.” Bu alışverişleri de mutlaka ziyan olacak, artık hidayetten de mahrum kalacaklardır.]

  • 63:4

    (Ey Nebim!) Sen onları (münafıkları) gördüğün zaman, (düzgün ve bakımlı) endamları (zahiri kalıpları ve tavırları) Senin hoşuna gidip beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlemeye (değer sanırsın. Oysa bunlar sözlerine, kıyafetlerine ve zahir görünüşlerine aşırı dikkat gösterip, suni ve sahte davranışlarla takva ve tarafsızlık numarası yapmakta ustalaşmışlardır. Aslında) Onlar sanki (sütun misali) dayandırılmış düzgün ahşap-kütükler gibi (şuursuz ve vicdansızdırlar. Bu kofluklarından ve korkularından dolayı da) Her çıkışı ve çağrıyı (her yaygarayı ve konuşulanı) kendileri aleyhlerine sanırlar. Onlar (sinsi ve tehlikeli) düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp-sakının (münafıkları tanımaya çalışın ve onlara karşı tedbirli ve dikkatli olun). Allah onları kahretsin; nasıl da (Hakk’tan) çevriliyorlar ve dönekleşip duruyorlar. [Bakara: 204, 205 ve 206 bu ayetin izahıdır.]