539. Sayfa

27. Cüz

  • 57:19

    وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا بِاللّٰهِ وَرُسُلِه۪ٓ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الصِّدّ۪يقُونَۗ وَالشُّهَدَٓاءُ عِنْدَ رَبِّهِمْۜ لَهُمْ اَجْرُهُمْ وَنُورُهُمْۜ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ الْجَح۪يمِ۟

    Allah'a ve O'nun resullerine (samimiyetle ve teslimiyetle) iman edenler (var ya); işte onlar Rableri katında sıddıklar (özü, sözü ve yüzü dosdoğru olup itibar olunanlar) ve şehitler (veya Allah’ın va’adinin Hakk olduğuna şahitler)dir. (Cenab-ı Hakk değerlerini ve derecelerini göstermek üzere, bazı kişiler ve girişimler hakkında onlara şahitlik ettirecektir.) Onların (yüksek) ecirleri (mükâfatları) ve (çok özel ve örnek) nurları (güzellik ve etkinlik alâmetleri) vardır (ki hayret ve hayranlıkla seyredileceklerdir). İnkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlar ise; işte onlar da cehennem ehlidir.

  • 57:20

    اِعْلَمُٓوا اَنَّمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَز۪ينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِي الْاَمْوَالِ وَالْاَوْلَادِۜ كَمَثَلِ غَيْثٍ اَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ يَه۪يجُ فَتَرٰيهُ مُصْفَرًّا ثُمَّ يَكُونُ حُطَامًاۜ وَفِي الْاٰخِرَةِ عَذَابٌ شَد۪يدٌۙ وَمَغْفِرَةٌ مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَانٌۜ وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ

    Biliniz ki dünya hayatı, (aslında sadece bir) oyun ve oyalanma (süreci), ziynetlenme (zevklenme) ve aranızda (gururlanıp) övünme (vesilesi) ve daha çok mal ve çocuk sahibi olma hevesinden ibarettir. Bu ise şu yağmura benzer ki, onun (topraktan) bitirdiği yeşillikler, (önce) ekincilerin hoşuna gitmektedir. Ama bu bitkiler, (düşünün ki daha) sonra (meyve vermeden birden) kuruyuverecek ve sapsarı olduğu görülecek, ardından çer çöp olup gidecektir. Ahirette ise, (kulluğunu-görevlerini unutup dünyaya dalıverenleri) çetin (ve sonsuz) bir azap (beklemektedir; dünyalıklarını Allah’ın emirlerine uygun olarak kazanıp O’nun yolunda harcayanlar için ise) orada Allah’ın rızası ve afv edip bağışlaması vardır. Dünya hayatı, sadece aldatıcı bir geçimlikten (ve geçici bir süreçten) ibarettir.

  • 57:21

    سَابِقُٓوا اِلٰى مَغْفِرَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا كَعَرْضِ السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِۙ اُعِدَّتْ لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا بِاللّٰهِ وَرُسُلِه۪ۜ ذٰلِكَ فَضْلُ اللّٰهِ يُؤْت۪يهِ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَاللّٰهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظ۪يمِ

    Rabbinizden olan bir mağfirete ve cennete (kavuşmak için samimi ve sürekli bir) ‘çaba gösterip-yarışın,’ ki, (o cennetin) genişliği (bütün) gök(ler ve uzay âlemleri) ile yerin genişliği gibi olup Allah’a ve Resullerine iman edenler için hazırlanmıştır. İşte bu, Allah’ın fazlıdır (fazladan lütfu ikramıdır) ki, onu dilediğine verir. Allah büyük fazıl (ihsan ve iltifat) sahibidir.

  • 57:22

    مَٓا اَصَابَ مِنْ مُص۪يبَةٍ فِي الْاَرْضِ وَلَا ف۪ٓي اَنْفُسِكُمْ اِلَّا ف۪ي كِتَابٍ مِنْ قَبْلِ اَنْ نَبْرَاَهَاۜ اِنَّ ذٰلِكَ عَلَى اللّٰهِ يَس۪يرٌۚ

    Ne yeryüzünde ne de kendi nefislerinizde (gerek genel ve gerekse özel olsun), hiçbir (hadise ve) musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, o bir kitapta (ezeli takdir programında tayin ve tespit edilmiş) bulunmasın. (Her şey belirlenmiştir, bilinmektedir. Ancak; Allah ezelden öyle yazdığı için, kullar mecburen böyle hareket etmemekte; doğrusu Rabbimiz kimin ne yapacağını bildiği için bunları önceden kaydetmiştir. Çünkü ilim maluma tâbidir.) Şüphesiz bu, Allah’a göre pek kolay bir şeydir.

  • 57:23

    لِكَيْلَا تَأْسَوْا عَلٰى مَا فَاتَكُمْ وَلَا تَفْرَحُوا بِمَٓا اٰتٰيكُمْۜ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍۙ

    Öyle ki, elinizden çıkana karşı üzüntü duymayasınız ve size (Allah'ın) verdikleri (nimet ve faziletler) dolayısıyla havalanıp-şımarmayasınız (diye Allah bunları bildirmektedir). Allah, büyüklük taslayıp böbürlenenlerin hiçbirini sevmemektedir.

  • 57:24

    اَلَّذ۪ينَ يَبْخَلُونَ وَيَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبُخْلِۜ وَمَنْ يَتَوَلَّ فَاِنَّ اللّٰهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَم۪يدُ

    Ki onlar, (zekât ve infak konusunda ve halka hayır yolunda) kendileri cimrilik edenler ve (başka) insanlara da cimriliği emr (teklif ve tavsiye) edenlerdir. Her kim (hayır ve infak çağrısına ve cihad yolunda harcamaya yanaşmayıp) arkasını dönerse, artık şüphesiz Allah, Ğaniy’dir (hiçbir şeye muhtaç olmayan zengin), Hamîd (övülmeye layık olan Rabbinizdir).