27. Cüz

(İbrahim onlara) Dedi ki: "Şu halde sizin asıl işiniz (ve isteğiniz) nedir, ey elçiler?"

"Doğrusu biz, suçlu-günahkâr bir kavme (Lut’u dinlemeyenlere) gönderildik" dediler.

"Üzerlerine pişmiş çamurdan (iyice sertleşip kaskatı kesilmiş kurşun gibi) taşlar yağdırmak için."

(Öyle ki bu taşların her biri) Rabbinin katında haddini aşıp ölçüyü taşıran (sapkınlar, ahlâksızlar, Firavun ve Nemrutlar ve onların zulmüne fetva veren çağdaş Bel’am ve Münafıklar için) ‘herkese ayrı ayrı (ve isim isim)’ işaretlenip damgalanmış (kahredici mucize mermiler şeklindedir). [Not: Bu ayette geçen “her bir şahsa ait olmak üzere işaretlenmiş taş mermiler” ifadesi yüksek teknoloji eseri ve belirlenmiş hedefine kilitli “akıllı silahların” varlığına ve ileride yaygınlaşacağına da işarettir.]

Bu arada (Lut kavminin yurdundan) orada mü’minlerden kim varsa (ayırıp) çıkarıverdik.

(Ama) Ne var ki orada, Müslümanlardan (taraf) olan (ve eşcinselliğe karşı çıkan sadece) bir (tek) evden başkasını bulabilmiş (değildik. Neme lazım deyip bu ahlâksızlığa seyirci kalanları da helak ettik!)

Ve orada, acı bir azaptan korkanlar için (ürkütücü) bir ayet ve ibret bırakıverdik.

Musa (olayın)da da (düşündürücü ayetler ve ibretler gizlidir). Hani Biz onu açık bir delille Firavun'a göndermiştik;

Fakat o, 'bütün enaniyetiyle (siyasi yetkisine ve askeri gücüne güvenip)' yüz çevirmişti ve: "(Bu Musa) Ya bir büyücü veya bir delidir" demişti.

Bunun üzerine, Biz onu ve ordularını yakalayıp denize atıp boğuverdik; ki o (Firavun) 'kınanacak (ve insanı kahra uğratacak) işler yapıyordu' (ve boğulacağını anlayınca da boşuna pişmanlık duyuyordu).

Ad (kavmin)de de (ibretler vardır). Hani onların üzerine köklerini kurutup kesen (akim) bir rüzgâr gönderdik de (her tarafı yıkıp geçiyordu);

Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka çürütüp-kül gibi dağıtıyordu.

Semud (kavmin)de de (ders alınacak şeyler vardır). Hani onlara: "Belli bir süreye kadar (dünya nimetlerinden) yararlanın (ve Rabbinizi unutmayın!)" deniyordu.

Ancak (onlar) Rablerinin emrine başkaldırdılar; böylece (gaflet ve dalâlet içinde) bakıp-dururlarken, onları (korkunç bir) yıldırım çarpıp-yakalıyordu.

Artık (onlar) ne ayağa kalkmaya güç yetirebiliyor, ne de yardım bulabiliyordu.

Bundan önce Nuh kavmini de (yıkıma uğrattık). Çünkü onlar da fasık (ve aşağılık) bir kavim idi.

(Dikkatle ve ibretle bakın ki;) Biz göğü (bizzat) elle (büyük bir kudretle) bina ettik ve şüphesiz Biz (onu sürekli) genişleticiyiz. (Yeni ve görkemli yıldız kümeleri ve gök cisimleri yaratıp üretmekteyiz.)

Yeri de (dört mevsim hep) Biz döşeyip-yaymaktayız, (hâlâ görmüyor musunuz ki); ne güzel ve mükemmel (yaratıp) döşeyici(yiz).

Ve Biz, (insanlar dahil) her şeyi (dişili erkekli) iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz (diye bu bir ibret ve hikmettir.) [Not: Bazılarının zan ve iddia ettiği gibi, İslam kadını asla ikinci sınıf bir varlık gibi düşünmemekte ve onu temel insan haklarından mahrum etmemektedir. İslam, kadın erkek eşitliğinin de ötesinde, her ikisini tek bir bedenin bütünleyici bireyleri görmektedir.]

“Öyleyse, (her türlü şirkten, şekavetten ve şeytaniyetten uzaklaşıp) haydi Allah’a doğru kaçıp (sığının!)… Gerçekten Ben sizi, O’ndan yana (Allah adına) açıkça ikaz ve inzar ediyorum.”

“(Sakın) Allah ile beraber (başka bir kimseyi O’na ortak) bir ilah kılmayın! İşte gerçekten Ben sizi, O’nun adına açıkça uyarıyorum.”