-
46:6
وَاِذَا حُشِرَ النَّاسُ كَانُوا لَهُمْ اَعْدَٓاءً وَكَانُوا بِعِبَادَتِهِمْ كَافِر۪ينَ
İnsanlar (ahirette hesaba çekilmek üzere) haşrolunduğu (bir araya getirildiği) zaman, (Allah'tan başka taptıkları) onlara düşman olacaklar ve (kendilerine) ibadet etmelerini de (inkâr edip onları) tanımayacaklardır.
-
46:7
وَاِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِمْ اٰيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ قَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لِلْحَقِّ لَمَّا جَٓاءَهُمْۙ هٰذَا سِحْرٌ مُب۪ينٌۜ
Onlara açık belgeler olarak ayetlerimiz okunduğu zaman, o inkâr edenler; kendilerine gelmiş olan Hakk (Din ve davet) için, “Bu, apaçık bir büyüdür" diyorlardı.
-
46:8
اَمْ يَقُولُونَ افْتَرٰيهُۜ قُلْ اِنِ افْتَرَيْتُهُ فَلَا تَمْلِكُونَ ل۪ي مِنَ اللّٰهِ شَيْـًٔاۜ هُوَ اَعْلَمُ بِمَا تُف۪يضُونَ ف۪يهِۜ كَفٰى بِه۪ شَه۪يدًا بَيْن۪ي وَبَيْنَكُمْۜ وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّح۪يمُ
Yoksa “Onu (Kur’an’ı) kendisi uydurdu” mu diyorlar? De ki: “Eğer Ben (bunları) uydurdumsa, bu durumda siz; Allah’tan Bana (gelecek) hiçbir şeye (belaya ve cezaya engel ve) malik olamazsınız. (Ama) Sizin Kendisi (Rabbiniz ve Kur’an-ı Kerim) hakkında ne taşkınlıklar yaptığınızı, O daha iyi Bilendir. (Artık) Benimle sizin aranızda şahit (ve hâkim) olarak O (Allah) yeterlidir. O çok Bağışlayandır, Esirgeyip Koruyandır.”
-
46:9
قُلْ مَا كُنْتُ بِدْعًا مِنَ الرُّسُلِ وَمَٓا اَدْر۪ي مَا يُفْعَلُ ب۪ي وَلَا بِكُمْۜ اِنْ اَتَّبِعُ اِلَّا مَا يُوحٰٓى اِلَيَّ وَمَٓا اَنَا۬ اِلَّا نَذ۪يرٌ مُب۪ينٌ
De ki: "Ben elçilerden biri (rolüyle kendiliğimden ortaya çıkmış) türedi (asılsız iddialar sahibi olan ve peygamberlik icadına kalkışan bir kişi) değilim, Bana ve size (Allah tarafından) ne yapılacağını da bilemiyorum. Ben, sadece Bana vahyedilmekte olana uyuyorum ve Ben, apaçık bir uyarıcıdan başkası değilim (artık karar size kalmıştır)."
-
46:10
قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ كَانَ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ وَكَفَرْتُمْ بِه۪ وَشَهِدَ شَاهِدٌ مِنْ بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ عَلٰى مِثْلِه۪ فَاٰمَنَ وَاسْتَكْبَرْتُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِم۪ينَ۟
De ki: "Görüşünüz nedir? (Söyleyin;) Eğer (bu Kur'an) Allah katından ise, siz de Onu inkâr etmişseniz ve İsrailoğullarından bir şahit (âkil ve âlim bir kişi de) bunun bir benzerine (Tevrat’a dayanarak) şahitlik edip iman etmişse ve siz de büyüklük taslayarak (kibirlenip yüz çevirmişseniz; hiç düşündünüz mü, bunun sonucu ne olacaktır)? Şüphesiz Allah, zalim olan bir kavmi hidayete ulaştırmayacaktır.”
-
46:11
وَقَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَوْ كَانَ خَيْرًا مَا سَبَقُونَٓا اِلَيْهِۜ وَاِذْ لَمْ يَهْتَدُوا بِه۪ فَسَيَقُولُونَ هٰذَٓا اِفْكٌ قَد۪يمٌ
İnkâr edenler, iman edenler için diyorlar ki: "Eğer O (Kur'an veya iman) hayırlı bir şey olsaydı, Ona bizden önce (bu sıradan insanlar) koşup-ulaşamazlardı." Oysa onlar, Onunla hidayete eremediklerinden: "Bu eski bir yalandır" deyip durmaktadırlar.
-
46:12
وَمِنْ قَبْلِه۪ كِتَابُ مُوسٰٓى اِمَامًا وَرَحْمَةًۜ وَهٰذَا كِتَابٌ مُصَدِّقٌ لِسَانًا عَرَبِيًّا لِيُنْذِرَ الَّذ۪ينَ ظَلَمُواۗ وَبُشْرٰى لِلْمُحْسِن۪ينَ
Bundan önce de, bir rehber (imam) ve bir rahmet olarak Musa'nın kitabı (Tevrat’ın aslı) vardır. Bu (Kur'an) da, zulmedenleri uyarmak, iyilik ve ihsanda bulunanlara bir müjde olmak üzere, (kendinden önceki İlahi mesajları) doğrulayıcı ve lisanı Arapça olan bir Kitaptır.
-
46:13
اِنَّ الَّذ۪ينَ قَالُوا رَبُّنَا اللّٰهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَۚ
Şüphesiz; "Bizim Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra istikamet sahibi olarak (dürüst ve) dosdoğru yaşayanlar (var ya), onlar için (ne dünyada ne de ahirette) asla korku (ve keder) yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.
-
46:14
اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ الْجَنَّةِ خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۚ جَزَٓاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
İşte onlar, cennet halkıdır; yaptıklarına karşılık olmak üzere, içinde ebedi olarak kalacaklardır.