-
50:16
Şu kesin bir gerçektir ki, insanı elbette Biz yarattık ve (her an) nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu (ve içinden neler geçirip durduğunu dahi) biliriz. Biz ona şah damarından daha yakınız. (Bütün organlarını, organizmalarını, hücre yapılarını ve hayat sırrını her an Biz yaratıp yararlandırmaktayız.)
-
50:17
Onun (insanın) sağında ve solunda oturan iki alıcı (melek, bütün yaptıklarını) anında (ve sürekli olarak) yazmaktadırlar. (Memur melekler onun her söz ve davranışını manevi kamerayla kayıt yapmaktadırlar.)
-
50:18
(İnsanın ağzından veya kaleminden) Hiçbir söz çıkmasın (ve yazmasın) ki, yanında gözetleyen ve söylediklerini zapta geçiren (bir melek mutlaka) hazır bulunmasın.
-
50:19
(Bir gün kesinlikle) O ölüm sekerat ve sersemliğinin gelmesi haktır ve (insana) "İşte bu, senin yan çizip-kaçmakta olduğun şeydir" (denildiği zaman haliniz nasıl olacaktır?)
-
50:20
(Derken kıyamet kopmuş ve yeniden diriliş için) Sur'a da üfürülmüştür ki; işte bu, (İlahi) tehdidin (ve Kur’ani haberlerin gerçekleştiği) gündür. (Düşünün, hazırlığınız var mıdır?)
-
50:21
(Nihayet mahşerde hesap yerine) Her bir nefis (istisnasız herkes) yanında bir sevk edici (görevli melek) ve (ömür boyu hayatının filmini çeken) bir şahit ile (huzura) gelecektir.
-
50:22
(Kendilerine) "Andolsun, sen bundan (hesaptan ve mizandan) gaflet içindeydin; işte Biz de şimdi, senin üzerindeki (gaflet) perdesini kaldırıp (gözlerini) açtık. Artık bugün görüş-gücün keskindir." (Böylece hem inkâr ettiğiniz ahireti bilin, hem de kendi hayat filminizi seyredin, denilecektir.)
-
50:23
Onun (hayat boyu) yakınında olan (ve yanından ayrılmayan görevli melek) diyecek ki: "İşte bu (şahıs), yanımda (sorgulanmaya) hazır durumda olan (kişidir)."
-
50:24
(Nihayet mahkemeyi kaybedince, meleklere:) Siz ikiniz, her inatçı nankörü atın cehennemin içine,
-
50:25
(Her) Hayra engel olan, azgın ve saldırgan şüpheciyi (de),
-
50:26
Ki o, Allah'la beraber (güya kurtarıcı ve şefaatçi) başka bir ilah edinmişti. Artık ikiniz, onu en şiddetli olan azabın içine atıverin! (Emri verilecektir.)
-
50:27
(Dünyada iken) Onun yakın-dostu (olan saptırıcı) diyecek ki: "Rabbimiz, ben onu (zorla) kışkırtıp-azdırmadım. Ancak kendisi (Hakk’tan) uzak bir sapkınlık ve yoldan çıkmışlık içindeydi." (Benim haksız ve yanlış yolda olduğumu bile bile peşimden geldi.)
-
50:28
(Allah buyurur:) "Benim huzurumda çekişip-durmayın. Ben size daha önce 'kesin bir uyarı' (tehdit ve tembih edici) göndermiştim."
-
50:29
“Artık huzurumda söz değişikliğe uğratılmaz (kayıtlı-ispatlı amellerinizden hiçbir şey eksik bırakılmaz) ve Ben kullara zulmedici değilim.”
-
50:30
O gün cehenneme: “(Kâfirlerle ve zalimlerle) Doldun mu (ve doydun mu?)” diye (seslene)ceğiz; o da: "Daha yok mu? (Fazlası varsa getirin!)" diyecektir.
-
50:31
Cennet de (o gün) müttakiler için yakınlaştırılmıştır, (onlardan hiç de) uzak değildir.
-
50:32
Bu size va’ad olunan (gerçektir) ki; (gönülden tevbe edip Allah'a) yönelip dönen (İslam'ın hükümlerini ve tevbenin gereklerini) koruyup riayet eden;
-
50:33
Görmediği halde Rahman'a karşı 'içi titreyerek ve korku duyarak' (kötülükten çekinen) ve ‘samimiyetle Allah'a yönelmiş’ bir kalp ile gelen (kimseler) içindir.
-
50:34
“(Haydi ey mücahit ve müttaki mü’minler, işte cennet yurduna) Ona 'esenlik ve barış (selam)la' girin. (Artık) Bu ebedilik günüdür (sonsuz mutluluk sizindir).”
-
50:35
(Cennet yurdunda) Orada diledikleri her şey onların (emrinde ve hizmetindedir); katımızda daha fazlası (Allah’ın rızası ve rıdvanı) da (onlara verilecektir).