-
45:33
وَبَدَا لَهُمْ سَيِّـَٔاتُ مَا عَمِلُوا وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ
(Artık) Onların yaptıkları şeylerin kötülüğü kendileri için açığa çıkmıştır ve alay konusu edindikleri (gerçekler) de onları sarıp-kuşatıvermiştir.
-
45:34
وَق۪يلَ الْيَوْمَ نَنْسٰيكُمْ كَمَا نَس۪يتُمْ لِقَٓاءَ يَوْمِكُمْ هٰذَا وَمَأْوٰيكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ نَاصِر۪ينَ
(Cehenneme atılanlara:) “Bugüne (hesaba çekilmeye ve ahirete) kavuşacağınızı unuttuğunuz (inkâra ve isyana yüz tuttuğunuz) gibi, Biz de bugün sizi (rahmet ve nimetimizden mahrum edip) unutarak (cezalandırırız). Artık yeriniz ateştir, yardımcılarınız da yoktur. (Sizi cehennem azabından hiç kimse kurtaramaz)” denilecektir.
-
45:35
ذٰلِكُمْ بِاَنَّكُمُ اتَّخَذْتُمْ اٰيَاتِ اللّٰهِ هُزُوًا وَغَرَّتْكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَاۚ فَالْيَوْمَ لَا يُخْرَجُونَ مِنْهَا وَلَا هُمْ يُسْتَعْتَبُونَ
“(Bu azaba düşmenizin ve cehennem zindanına hapsedilmenizin) Sebebi ise şudur: Siz Allah’ın ayetlerini alay ve istismar konusu edindiniz ve dünya hayatının (geçici makam ve çıkarlarına) aldanıp gittiniz!” (denilecek.) Artık bugün çıkarılmamak üzere onlar (cehenneme kilitlenecek) ve Allah'tan özür dileme ve hoşnutluğunu kazanmak için fırsat isteme talepleri de kabul edilmeyecektir.
-
45:36
فَلِلّٰهِ الْحَمْدُ رَبِّ السَّمٰوَاتِ وَرَبِّ الْاَرْضِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ
Şu halde hamd (her türlü övgü ve şükür); göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.
-
45:37
وَلَهُ الْكِبْرِيَٓاءُ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۖ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ
(Çünkü) Göklerde ve yerde Kibriya (büyüklük ve ululuk) O'na aittir. O, Üstün ve Güçlüdür, Hüküm ve Hikmet sahibidir.
-
Ahkaf Suresi
-
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla
-
46:1
حٰمٓ
Ha, Mim.
-
46:2
تَنْز۪يلُ الْكِتَابِ مِنَ اللّٰهِ الْعَز۪يزِ الْحَك۪يمِ
(Bu kutlu) Kitab’ın (Kur’an’ın) indirilmesi, Çok Üstün ve Güçlü, Gerçek Hüküm ve Hikmet sahibi Allah'tandır.
-
46:3
مَا خَلَقْنَا السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَٓا اِلَّا بِالْحَقِّ وَاَجَلٍ مُسَمًّىۜ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا عَمَّٓا اُنْذِرُوا مُعْرِضُونَ
Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunan her şeyi, ancak Hakk ile (imtihan gayesiyle ve ölçüyle) ve belli bir ecel-süre (geçici olmak üzere ve imtihan kastı) ile yarattık. İnkâr edenler (anladıkları halde) uyarıldıkları şeylerden yüz çevirip (uzak kaçmaktadırlar.) [Yani küfür, yapılan tebliğ ve uyarıyı bile bile inkâr ettikten sonra oluşmaktadır.]
-
46:4
قُلْ اَرَاَيْتُمْ مَا تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَرُون۪ي مَاذَا خَلَقُوا مِنَ الْاَرْضِ اَمْ لَهُمْ شِرْكٌ فِي السَّمٰوَاتِۜ ا۪يتُون۪ي بِكِتَابٍ مِنْ قَبْلِ هٰذَٓا اَوْ اَثَارَةٍ مِنْ عِلْمٍ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ
De ki: "Gördünüz mü? (Fikrinizi söyleyin;) Allah'tan başka taptıklarınız, yeryüzünde (insan, hayvan ve nebat cinsinden) neyi yaratmışlardır, hele Bana gösterin? Yoksa onların göklerde bir ortaklığı mı vardır? Eğer doğru söylüyorsanız, bundan önce bir kitap ya da bir ilim kalıntısı (veya bir eser) varsa, Bana getirin (bakalım)."
-
46:5
وَمَنْ اَضَلُّ مِمَّنْ يَدْعُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ مَنْ لَا يَسْتَج۪يبُ لَهُٓ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ وَهُمْ عَنْ دُعَٓائِهِمْ غَافِلُونَ
Allah'ı bırakıp da kıyamet gününe kadar kendisine asla icabet etmeyecek (hiçbir çağrısına yanıt vermeyecek) şeylere tapandan daha sapkın ve şaşkın kim vardır? Oysa onlar, bunların tapınmalarından bile habersiz (durumdadır).