489. Sayfa

25. Cüz

  • 43:11

    وَالَّذ۪ي نَزَّلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً بِقَدَرٍۚ فَاَنْشَرْنَا بِه۪ بَلْدَةً مَيْتًاۚ كَذٰلِكَ تُخْرَجُونَ

    (Her sene ve her bölgeye ölçülü şekilde ve) Belli bir miktar ile gökten su (yağmur, kar) indiren O’dur. Onunla ölü bir beldeyi-bölgeyi diriltir (ve her tarafına hayat) yayıveririz. (Kıştan sonra baharı getirdiğimiz gibi) İşte siz de böyle (kabirlerinizden diriltilip) çıkarılacaksınız (ve hesaba çekileceksiniz).

  • 43:12

    وَالَّذ۪ي خَلَقَ الْاَزْوَاجَ كُلَّهَا وَجَعَلَ لَكُمْ مِنَ الْفُلْكِ وَالْاَنْعَامِ مَا تَرْكَبُونَۙ

    O (Allah) ki, (bitki ve hayvanlardan) bütün çiftleri yaratıp (onlara hayat veren) ve size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar var edendir.

  • 43:13

    لِتَسْتَوُ۫ا عَلٰى ظُهُورِه۪ ثُمَّ تَذْكُرُوا نِعْمَةَ رَبِّكُمْ اِذَا اسْتَوَيْتُمْ عَلَيْهِ وَتَقُولُوا سُبْحَانَ الَّذ۪ي سَخَّرَ لَنَا هٰذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِن۪ينَۙ

    Ki onların sırtında istikrar bulasınız (binesiniz), sonra onlara bindiğiniz zaman Rabbinizin nimetini anıp (şükredesiniz de şöyle diyesiniz): “Bunu (bineklerimizi) bize baş eğdiren Allah'ı tesbih (ve O’na teşekkür) ederiz; yoksa biz bunu (binek hayvanlarını emrimize almayı ve binek araçlarını yapmayı) başaramazdık. (Bunlar Allah'ın Lütfu Keremidir.)

  • 43:14

    وَاِنَّٓا اِلٰى رَبِّنَا لَمُنْقَلِبُونَ

    “Ve (sonunda) şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz!”

  • 43:15

    وَجَعَلُوا لَهُ مِنْ عِبَادِه۪ جُزْءًاۜ اِنَّ الْاِنْسَانَ لَكَفُورٌ مُب۪ينٌۜ

    (Ama buna rağmen Allah’ın yarattığı) Kendi kullarından (bazı kişileri ve güçleri) O’na bir (cüz) parça kılarak (Allah’ın vekili, kefili ve şefaatçisi diye) yakıştır(ıp şirke sürüklendiler.) Doğrusu insan, açıkça nankörlük etmektedir.

  • 43:16

    اَمِ اتَّخَذَ مِمَّا يَخْلُقُ بَنَاتٍ وَاَصْفٰيكُمْ بِالْبَن۪ينَ۟

    Yoksa O, yarattıklarından kızları (Kendine) edindi ve erkekleri (de seçip) size mi verdi? (Bu nasıl söylenir!)

  • 43:17

    وَاِذَا بُشِّرَ اَحَدُهُمْ بِمَا ضَرَبَ لِلرَّحْمٰنِ مَثَلًا ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدًّا وَهُوَ كَظ۪يمٌ

    Oysa kendilerinden (cahil ve gafil müşriklerden) birisi, O Rahman (olan Allah) için verdiği örnek ile (kız çocuğunun doğumuyla) müjdelendiği zaman, kahrından yutkundukça yutkunur ve yüzü simsiyah kesilir.

  • 43:18

    اَوَمَنْ يُنَشَّؤُ۬ا فِي الْحِلْيَةِ وَهُوَ فِي الْخِصَامِ غَيْرُ مُب۪ينٍ

    Onlar, süs (hazır kolaylık ve rahatlık) içinde yetiştirilip (bazı imkân ve makamlara ulaştırılan ve nazlı kadın misali; mertçe) mücadeleye açık olmayan(ları)(Allah’a layık ve yakışık buluyorlar)?

  • 43:19

    وَجَعَلُوا الْمَلٰٓئِكَةَ الَّذ۪ينَ هُمْ عِبَادُ الرَّحْمٰنِ اِنَاثًاۜ اَشَهِدُوا خَلْقَهُمْۜ سَتُكْتَبُ شَهَادَتُهُمْ وَيُسْـَٔلُونَ

    Onlar ki, Rahman'ın kulları olan melekleri dişiler kıldılar (onları kadınlar ve kızlar gibi saydılar). Kendileri onların yaratılışlarına şahit mi olmuşlardı? Onların (bu yalancı) şahitlikleri yazılacak ve (bundan dolayı) elbette sorumlu tutulacaklar.

  • 43:20

    وَقَالُوا لَوْ شَٓاءَ الرَّحْمٰنُ مَا عَبَدْنَاهُمْۜ مَا لَهُمْ بِذٰلِكَ مِنْ عِلْمٍۗ اِنْ هُمْ اِلَّا يَخْرُصُونَۜ

    Dediler ki: “Eğer Rahman dilemiş olsaydı, biz onlara ibadet yapmazdık (putlara ve tağutlara tapınmazdık).” Onların (bu konuda doğru ve geçerli) hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece ‘zan ve tahminle yalan-yanlış konuşup duruyorlar.’ (Ve kaderi, kendi küfürlerine bahane ediyorlar!)

  • 43:21

    اَمْ اٰتَيْنَاهُمْ كِتَابًا مِنْ قَبْلِه۪ فَهُمْ بِه۪ مُسْتَمْسِكُونَ

    Yoksa Biz, bundan önce kendilerine (Yahudi ve Hristiyan uşağı münafık kimselere ayrı) bir kitap verdik de şimdi ona mı tutunuyorlar?

  • 43:22

    بَلْ قَالُٓوا اِنَّا وَجَدْنَٓا اٰبَٓاءَنَا عَلٰٓى اُمَّةٍ وَاِنَّا عَلٰٓى اٰثَارِهِمْ مُهْتَدُونَ

    Hayır; onlar: "Gerçekten atalarımızı (nasıl) bir ümmet (ve millet) üzerinde bulduk (ise,) doğrusu biz de onların izleri (eserleri) istikametinde doğru sandığımıza yönelmiş kimseleriz" deyip (duruyorlar.)