-
42:23
ذٰلِكَ الَّذ۪ي يُبَشِّرُ اللّٰهُ عِبَادَهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِۜ قُلْ لَٓا اَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ اَجْرًا اِلَّا الْمَوَدَّةَ فِي الْقُرْبٰىۜ وَمَنْ يَقْتَرِفْ حَسَنَةً نَزِدْ لَهُ ف۪يهَا حُسْنًاۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ شَكُورٌ
İşte Allah, iman edip salih amellerde bulunan (her işini Hakka, hayra ve halka uygun yapan) kullarına böyle müjde vermektedir. (Ey Nebim!) De ki: "Ben buna (İslam’a çağrıma) karşılık, yakın akrabalıktaki sevgi ve destek (Ehl-i Beyt’ime ve manevi varislerime muhabbet ve meveddet) dışında sizden hiçbir ücret istemiyorum." Kim (çalışıp çabalayarak) bir iyilik ve güzellik kazanırsa, Biz ondaki iyiliği ve güzelliği arttırırız. Gerçekten Allah Bağışlayandır, şükredene karşılığını fazlasıyla verendir.
-
42:24
اَمْ يَقُولُونَ افْتَرٰى عَلَى اللّٰهِ كَذِبًاۚ فَاِنْ يَشَاِ اللّٰهُ يَخْتِمْ عَلٰى قَلْبِكَۜ وَيَمْحُ اللّٰهُ الْبَاطِلَ وَيُحِقُّ الْحَقَّ بِكَلِمَاتِه۪ۜ اِنَّهُ عَل۪يمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
Yoksa onlar (Senin için): "Allah'a karşı yalan düzüp-uydurdu" mu diyorlar? (Halbuki böyle bir şeye kalkışsan) Eğer Allah dilerse (onlar gibi) Senin de kalbini mühürlerdi. Oysa Allah, bâtılı yok edip-ortadan kaldırır ve Kendi kelimeleriyle (Kur’ani hüküm ve hikmetleriyle) Hakkı Hakk olarak pekiştirip (gerçekleştirir). [Not: Yani; Allah, Kur’ani hükümleri ve Adil Düzenin hâkimiyetini; tebliğat ve cihad gayretleriyle, siyaset ve strateji hikmetleriyle ve üstün teknoloji harikaları ile yerleştirir.] Çünkü O, sinelerin özünde olanı (mü’min gönüllerin samimi arzularını) Bilendir.
-
42:25
وَهُوَ الَّذ۪ي يَقْبَلُ التَّوْبَةَ عَنْ عِبَادِه۪ وَيَعْفُوا عَنِ السَّيِّـَٔاتِ وَيَعْلَمُ مَا تَفْعَلُونَۙ
O (Allah) kullarının tevbesini kabul eden, günahlarını affedip (onları cezalandırmaktan vazgeçen) ve işlediklerinizi (bütün amellerdeki niyetinizi ve gayretinizi) Bilendir.
-
42:26
وَيَسْتَج۪يبُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَيَز۪يدُهُمْ مِنْ فَضْلِه۪ۜ وَالْكَافِرُونَ لَهُمْ عَذَابٌ شَد۪يدٌ
O, iman edip salih amellerde bulunanların (dualarına) icabet eder ve onlara Kendi fazlından (daha da) artırıverir. Kâfirlere gelince; şiddetli bir azap onlar içindir.
-
42:27
وَلَوْ بَسَطَ اللّٰهُ الرِّزْقَ لِعِبَادِه۪ لَبَغَوْا فِي الْاَرْضِ وَلٰكِنْ يُنَزِّلُ بِقَدَرٍ مَا يَشَٓاءُۜ اِنَّهُ بِعِبَادِه۪ خَب۪يرٌ بَص۪يرٌ
Eğer Allah, (bütün) kulları için rızkı (sınırsızca) geniş tutup-yaysaydı, gerçekten yeryüzünde (sapıtıp) azgınlaşıverirlerdi. Ancak O, (nimetlerini) dilediği miktar (tayin ve tespit edilmiş ölçü) ile indirir. Çünkü O, muhakkak kullarının (biyolojik, psikolojik ve sosyolojik durumlarından) Haberi olandır, (herkesi, her şeyi ve her halinde) Görendir. (Allah imtihan gereği yeryüzündeki imkânları ihtiyaç nispetinde ve emek harcamakla ulaşılacak şekilde var etmektedir.)
-
42:28
وَهُوَ الَّذ۪ي يُنَزِّلُ الْغَيْثَ مِنْ بَعْدِ مَا قَنَطُوا وَيَنْشُرُ رَحْمَتَهُۜ وَهُوَ الْوَلِيُّ الْحَم۪يدُ
(Allah) O'dur ki, onlar (insanlar) umutlarını kestikten sonra yağmuru indirir (ardından nimetlerini) ve rahmetini serip yayıverir. O, Veli'dir (her şeyin ve herkesin sahibi ve yöneticisidir), Hamîd'dir (yerde ve göklerde övülüp şükredilendir).
-
42:29
وَمِنْ اٰيَاتِه۪ خَلْقُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَثَّ ف۪يهِمَا مِنْ دَٓابَّةٍۜ وَهُوَ عَلٰى جَمْعِهِمْ اِذَا يَشَٓاءُ قَد۪يرٌ۟
Göklerin ve yerin yaratılması ile, onlarda her canlıdan türetip-yayması O'nun (mucizevi) ayetlerindendir. Ve O, dileyeceği zaman onların hepsini bir araya getirmeye (tekrar enerji zerreciklerine ve nur hüzmesine döndürmeye) de Kâdir’dir.
-
42:30
وَمَٓا اَصَابَكُمْ مِنْ مُص۪يبَةٍ فَبِمَا كَسَبَتْ اَيْد۪يكُمْ وَيَعْفُوا عَنْ كَث۪يرٍۜ
Size isabet eden (sıkıntı, sarsıntı ve) musibetler; kendi ellerinizle kazanıp (yaptığınız yanlış işler ve kötülükler) yüzündendir. Üstelik (Cenab-ı Hakk hatalarınızın ve ihmalkârlığınızın) birçoğunu da affetmektedir.
-
42:31
وَمَٓا اَنْتُمْ بِمُعْجِز۪ينَ فِي الْاَرْضِۚ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ
Siz yeryüzünde (Bizi-Rabbinizi) aciz bırakacak (deprem, sel, kuraklık gibi felaketlerimizi savuşturacak) değilsiniz. Ve sizin Allah'ın dışında bir velinizin ve yardım edicinizin olması da mümkün değildir.