499. Sayfa

25. Cüz

  • 45:14

    قُلْ لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يَغْفِرُوا لِلَّذ۪ينَ لَا يَرْجُونَ اَيَّامَ اللّٰهِ لِيَجْزِيَ قَوْمًا بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ

    İman edenlere de ki: "(Din düşmanlarını) Onları kendi kazandıklarıyla (küfür ve kötülük olarak yaptıklarıyla) cezalandırması için (Cenab-ı Hakkın bunların yularlarını uzatıp fırsat tanımasına bakıp aldanmasınlar), Allah'ın (hesap ve intikam) günlerini ummayanlara (ve inanmayanlara aldırmasınlar, şimdilik tebliğ görevini yaparak, onları boş verip) bağışlasınlar (kendi hallerine bıraksınlar).” Çünkü Allah her toplumu yaptıklarına göre cezalandıracaktır. [Not: Bu ayet, fiili ve askeri cihad farz olunmadan öncesi için emredilen bir tavırdır.]

  • 45:15

    مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ اَسَٓاءَ فَعَلَيْهَاۘ ثُمَّ اِلٰى رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ

    Kim salih bir amelde bulunursa, kendi lehinedir (yararı onun olacaktır), kim de kötülük yaparsa, artık o da kendi aleyhinedir (zararı onu kuşatacaktır). Sonra siz Rabbinize döndürüleceksiniz (hepinizden hesap sorulacaktır).

  • 45:16

    وَلَقَدْ اٰتَيْنَا بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ الْكِتَابَ وَالْحُكْمَ وَالنُّبُوَّةَ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى الْعَالَم۪ينَۚ

    Andolsun Biz İsrailoğullarına kitap, hüküm ve peygamberlik verip (onurlandırdık ve uyardık), onları temiz ve güzel şeylerle rızıklandırdık ve onları (insanlık) âleminden (birçok kavimlere) üstün (ve şanslı) kıldık. (Ama buna rağmen küfre ve nankörlüğe sapmışlardır.)

  • 45:17

    وَاٰتَيْنَاهُمْ بَيِّنَاتٍ مِنَ الْاَمْرِۚ فَمَا اخْتَلَفُٓوا اِلَّا مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَهُمُ الْعِلْمُۙ بَغْيًا بَيْنَهُمْۜ اِنَّ رَبَّكَ يَقْض۪ي بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ ف۪يمَا كَانُوا ف۪يهِ يَخْتَلِفُونَ

    Bunun gibi, onlara bu emirden (Dini hükümlerden) açık alâmetler ve belgeler verdik. Onlar ise, kendilerine ilim geldikten sonra, birbirini çekememezlikten (Hakka tecavüz ve terslikten) ötürü tefrikaya (ayrılığa) düştüler. Rabbin bunların ihtilaf edip birbirinden ayrı düşmüş oldukları hususlar hakkında, kıyamet (sonrası hesap) günü şüphesiz aralarında hüküm verip yargılayacaktır.

  • 45:18

    ثُمَّ جَعَلْنَاكَ عَلٰى شَر۪يعَةٍ مِنَ الْاَمْرِ فَاتَّبِعْهَا وَلَا تَتَّبِعْ اَهْوَٓاءَ الَّذ۪ينَ لَا يَعْلَمُونَ

    (Ey Resulüm!) Sonra Seni de (Hakk Dini ve huzur prensipleri) işinden bir şeriat üzere (memur) kıldık (görevlendirdik). Sen (her hususta) ona (İslam Şeriatına) tâbi ol ve asla bilmeyenlerin (cahillerin) nefsi hevâsına tâbi olma! (Ki İslam Dini Allah’ın adalet ve saadet hükümleridir.)

  • 45:19

    اِنَّهُمْ لَنْ يُغْنُوا عَنْكَ مِنَ اللّٰهِ شَيْـًٔاۜ وَاِنَّ الظَّالِم۪ينَ بَعْضُهُمْ اَوْلِيَٓاءُ بَعْضٍۚ وَاللّٰهُ وَلِيُّ الْمُتَّق۪ينَ

    Zira onlar, Allah(tan gelecek hiçbir azaptan ve beladan) Seni koruyup kurtaramazlar. Şüphesiz zalimler (İslam’a olan düşmanlıklarından dolayı) birbirinin (şeytani) velisi (sahibi, hamisi ve destekçisi)dir. Allah ise müttaki (mü’min)lerin Velisidir.

  • 45:20

    هٰذَا بَصَٓائِرُ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ

    Bu (Kur’an), insanlar için basiret (nuruyla Allah'a yönelten ayet)lerdir, (her konuda esas alınacak belgeler ve ölçülerdir;) kesin bilgiyle (tam kanaat ve yakinle) inanan bir kavim için de bir hidayet ve bir rahmettir.

  • 45:21

    اَمْ حَسِبَ الَّذ۪ينَ اجْتَرَحُوا السَّيِّـَٔاتِ اَنْ نَجْعَلَهُمْ كَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِۙ سَوَٓاءً مَحْيَاهُمْ وَمَمَاتُهُمْۜ سَٓاءَ مَا يَحْكُمُونَ۟

    Yoksa kötülüklere batıp (manevi) yara alanlar (vicdanları bozulanlar), kendilerini iman edip salih amellerde bulunanlar gibi kılacağımızı (ve bir tutacağımızı); hayatlarının ve ölümlerinin de aynı (olacağını) mı zannetmektedirler? Bunlar ne kötü hükümler (ve asılsız kanaatlerdir!)

  • 45:22

    وَخَلَقَ اللّٰهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ بِالْحَقِّ وَلِتُجْزٰى كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ

    Allah, gökleri ve yeri Hakk olarak (ve nice hikmetler amaçlayarak) yaratıp var etmiştir; öyle ki, her nefis kazandıklarıyla karşılık görsün (diye imtihan için dünyaya gönderilmiştir). Onlara asla zulmedilmeyecek (herkes amelinin karşılığını görecektir).