498. Sayfa

25. Cüz

  • Câsiye Suresi

  • بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

    Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla

  • 45:1

    حٰمٓۜ

    Ha, Mim.

  • 45:2

    تَنْز۪يلُ الْكِتَابِ مِنَ اللّٰهِ الْعَز۪يزِ الْحَك۪يمِ

    (Bu kutlu) Kitabın (Kur’an’ın) indirilmesi, Üstün ve Güçlü olan, Hüküm ve Hikmet sahibi Allah'tandır.

  • 45:3

    اِنَّ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ لَاٰيَاتٍ لِلْمُؤْمِن۪ينَ

    Şüphesiz mü’minler (ve inanmak isteyenler) için, göklerde ve yerde (nice) ayetler (mesaj dolu ibretler) vardır.

  • 45:4

    وَف۪ي خَلْقِكُمْ وَمَا يَبُثُّ مِنْ دَٓابَّةٍ اٰيَاتٌ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَۜ

    Sizin yaratılışınızda ve (Allah’ın) türetip-yaydığı (bütün) canlılarda, (aklını ve vicdanını kullanan ve) kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler (ibret verici alâmetler) açıktır.

  • 45:5

    وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ مِنَ السَّمَٓاءِ مِنْ رِزْقٍ فَاَحْيَا بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَتَصْر۪يفِ الرِّيَاحِ اٰيَاتٌ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَۙ

    Gece ile gündüzün (birbirinin halifesi, takipçisi gibi) art arda gelişinde (Güneş’in, Dünya’nın ve Ay’ın muhteşem bir düzen ve disiplin içinde dönüşlerinde), Allah’ın gökten rızık indirip (her kışın) ölümünden sonra (baharda tekrar) yeryüzünü diriltmesinde ve rüzgârları (belli bir düzen içinde) çevirip yönetmesinde; (evet, bunların hepsi de) aklını kullanan bir kavim için ayetler (hikmetler ve ibretler barındırır).

  • 45:6

    تِلْكَ اٰيَاتُ اللّٰهِ نَتْلُوهَا عَلَيْكَ بِالْحَقِّۚ فَبِاَيِّ حَد۪يثٍ بَعْدَ اللّٰهِ وَاٰيَاتِه۪ يُؤْمِنُونَ

    İşte bunlar, Allah’ın (kudret ve rahmet) ayetleridir ki; Sana bunları Hakk olmak üzere okuyoruz. Öyleyse onlar (gafil ve cahil insanlar), artık Allah’tan ve O’nun ayetlerinden sonra (acaba) hangi söze iman edecekler?

  • 45:7

    وَيْلٌ لِكُلِّ اَفَّاكٍ اَث۪يمٍۙ

    (O halde yazıklar olsun.) Gerçeği sürekli ters yüz edip duran (Kur’ani hükümleri hain yöneticilerin keyfine göre yanlış yorumlayıp yozlaştıran), günaha (ve zorbalığa) düşkün olan herkesin vay haline!

  • 45:8

    يَسْمَعُ اٰيَاتِ اللّٰهِ تُتْلٰى عَلَيْهِ ثُمَّ يُصِرُّ مُسْتَكْبِرًا كَاَنْ لَمْ يَسْمَعْهَاۚ فَبَشِّرْهُ بِعَذَابٍ اَل۪يمٍ

    (Ki böylesi kimseler) Kendisine Allah'ın ayetleri okunurken işitir (anlar, aklına ve vicdanına yatar amma), sonra (işine gelmediği için) müstekbirce (inatla büyüklük taslayarak) sanki işitmemiş gibi (küfürde ve kötülükte) ısrar eder. Artık Sen onu (bırak ve) acı bir azapla müjdele.

  • 45:9

    وَاِذَا عَلِمَ مِنْ اٰيَاتِنَا شَيْـًٔاۨ اتَّخَذَهَا هُزُوًاۜ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌۜ

    Ki, ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman, (vicdanen doğru ve uygun bulduğu halde, nefsi kabardığından) alay konusu edinip (Kur’an’ın emirlerini gereksiz ve geçersiz göstermeye çalışır). İşte onlar için aşağılatıcı bir azap vardır.

  • 45:10

    مِنْ وَرَٓائِهِمْ جَهَنَّمُۚ وَلَا يُغْن۪ي عَنْهُمْ مَا كَسَبُوا شَيْـًٔا وَلَا مَا اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَوْلِيَٓاءَۚ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظ۪يمٌۜ

    Onların veraları (varacak son durakları) cehennem (olacaktır). Kazandıkları (dünyalık) şeyler, onlara hiçbir yarar sağlamayacaktır. Allah'tan başka edindikleri veliler de (onlara sahip çıkamayacaktır). Onlar için büyük bir azap (hazırlanmıştır).

  • 45:11

    هٰذَا هُدًىۚ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِ رَبِّهِمْ لَهُمْ عَذَابٌ مِنْ رِجْزٍ اَل۪يمٍ۟

    İşte bu (Kur'an, elbette) bir hidayet (kaynağıdır)! Rablerinin ayetlerini inkâr edenler ise, onlar kesinlikle (en) iğrenç olanından acı bir azaba (müstahaktırlar ve sonunda Allah’ın kahrına uğrayacaklardır.)

  • 45:12

    اَللّٰهُ الَّذ۪ي سَخَّرَ لَكُمُ الْبَحْرَ لِتَجْرِيَ الْفُلْكُ ف۪يهِ بِاَمْرِه۪ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِه۪ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَۚ

    Kendi emriyle (yüz binlerce ton yük taşıyan) gemiler akıp (menziline) ulaşsın ve O'nun lütfundan (rızkınızı) arayasınız diye, sizin için denize boyun eğdiren (hizmetinize müsait hale getiren) Allah’tır. Umulur ki şükredersiniz (diye bunlar size hatırlatılmaktadır).

  • 45:13

    وَسَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ جَم۪يعًا مِنْهُۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ

    Kendinden (bir nimet olarak), göklerde ve yerde olanların tümüne (Allah) sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten (sayısız) ayetler (ve alâmetler bulunmaktadır).