481. Sayfa

25. Cüz

  • 41:47

    (Kıyamet ve öncesi Mehdiyet; yani, İslami adalet ve hâkimiyet vakti) Saatinin ilmi O'na döndürülür (Allah’a havale edilir). O'nun ilmi (izni ve iradesi) olmaksızın, hiçbir meyve tomurcuğundan çıkmaz, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz da. (Bu nedenle Allah’ın inkârcılara) Onlara: "Hani Benim ortaklarım nerede?” diye sesleneceği gün, (kâfirler; daha yeni aklımız erdi ve) “Sana arz ederiz ki, bizden (Senin şerikin olduğuna dair) hiçbir şahit yok" diyeceklerdir. [Not: Atom altı enerji zerreciklerinden galaksilere, milyar çeşit çiçeklerden böceklere, tek tek her insanın meydana gelmesinden hayat sürmesine ve bütün teknolojik gelişmelere kadar her şeyi, herkesi ve her anki süreçte; bizzat yaratan, yaşatan ve her türlü ihtiyaçlarını karşılayan âlemlerin Rabbidir. O’na şirk koşanlar büyük bir gaflet, cehalet ve hıyanet içindedirler.]

  • 41:48

    (Artık) Önceden (dünyada iken) dua ve yardım umarak (bir nevi tapındıkları herkes ve her şey, sahte şeyhler ve hoca efendiler ahirette) onlardan kaybolup (defolup) gideceklerdir ve onlar (Siyonist Yahudilerin, Hristiyan emperyalistlerin ve tüm zalim ve kâfir güçlerin peşine takılanlar ve bu hıyanetlerine Kur’ani hikmet ve mazeret uyduranlar; sonunda) kaçıp kurtulacak hiçbir yerleri olmadığını da anlayıvereceklerdir.

  • 41:49

    İnsan, hayır istemekten bıkkınlık duymaz; fakat ona bir şer dokundu mu, artık o, hemen ye'se düşen bir ümitsiz (kesilir ve üzülüp kederlenir).

  • 41:50

    Kendisine dokunan bir zarar (ve sıkıntıdan) sonra (inkârcı nankörlere tarafımızdan) ona (yeniden) bir rahmet (ve nimet) tattırırsak, (o durumda da:) “Bu zaten benim hakkımdır. ('Ben aklım ve çalışkanlığımla kazandım' der.) Hem, kıyametin kopacağını (ve bütün yaptıklarımızın hesabının sorulacağını da hiç) sanmıyorum. Ve şayet (bir ihtimal olarak farz edelim ki) Rabbime döndürülecek (bile) olsam, mutlaka O’nun yanında benim için daha güzel (nimet ve faziletler) vardır” demektedirler. (Böylece kendilerinin seçkin ve sorumsuz kimseler olduklarını zannetmektedirler.) Ancak Biz böylesi inkârcı nankörlere (bütün) amellerini mutlaka haber verip (hesaba çekeceğiz) ve andolsun ki onlara çok şiddetli bir azabı (tattırıp acılar) çektireceğiz. [Not: Bazı insanların “Allah’ın sevgili ve seçkin kulu” oldukları saplantısı... Ve “peşin ve kesin cennetlik oldukları” takıntısı şeytani bir gurur ve kuruntudan başka bir şey değildir. Allah’ın lütfettiği bazı kabiliyet ve marifetlerini delil göstererek, “imtiyazlı kimseler” oldukları vehmine kapılan bu tipler, her türlü nimet ve faziletin önce kendilerine layık ve lazım olduğunu düşünmektedirler.]

  • 41:51

    İnsana nimet verdiğimiz zaman, yüz çevirir ve yan çizip (Hakk’tan ve hayırdan uzaklaşıverir), ona bir şer (ve musibet) dokunduğu zaman ise, (bakarsın ki) artık o geniş (kapsamlı ve derinlemesine) bir dua sahibidir. (Oysa önemli ve gerekli olan, sağlıklı ve varlıklı olduğu dönemde Allah’a yönelmektir.)

  • 41:52

    (Ey Resulüm!) De ki: "Gördünüz mü haber verin; eğer O (Kur'an) Allah katından ise, sonra siz Onu inkâr etmişseniz (bu durumda) uzak bir ayrılık (ve İslam’a aykırılık) içinde olandan daha sapkın ve şaşkın kimdir?"

  • 41:53

    Biz ayetlerimizi hem âfakta (dış dünyada, tabiatta ve kâinatta), hem kendi nefislerinde (benlik ve bilinçlerinde, beyin ve iradelerinde, bedeni özellik ve güzelliklerinde) onlara göstermekteyiz, (göstereceğiz); öyle ki, şüphesiz O’nun (Allah’ın, Kur’an’ın ve Resulüllah’ın) Hakk olduğu kendilerine açıkça belli olsun... (Hem) Her şeyin üzerinde Rabbinin şahit olması yetmez mi?

  • 41:54

    Dikkatli olun; gerçekten onlar (kâfirler ve münafıklar), Rablerine kavuşma (hesaba çağrılma ve Allah’ın huzuruna çıkarılma) konusunda şüphe içindedirler. (Kesin ve yakin bir iman sahibi değildirler. Yaptıkları yanlarına kâr kalacak zannederler.) Ama mutlaka bilesiniz ki, O (Allah) her şeyi kuşatmış vaziyettedir.