478. Sayfa

24. Cüz

  • 41:21

    وَقَالُوا لِجُلُودِهِمْ لِمَ شَهِدْتُمْ عَلَيْنَاۜ قَالُٓوا اَنْطَقَنَا اللّٰهُ الَّذ۪ٓي اَنْطَقَ كُلَّ شَيْءٍ وَهُوَ خَلَقَكُمْ اَوَّلَ مَرَّةٍ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ

    (O zaman kâfirler ve zalimler) Kendi (vücut) derilerine (dönüp): "Niye aleyhimizde şahitlik ettiniz?" diye (soracaklar) onlar ise: "Her şeye nutku verip-konuşturan Allah bizi de konuşturdu. (Zaten) Sizi ilk defa (ve hiç yoktan) O yaratmıştı ve (şimdi) O'na döndürülmüş (bulunuyorsunuz" şeklinde yanıt vereceklerdir).

  • 41:22

    وَمَا كُنْتُمْ تَسْتَتِرُونَ اَنْ يَشْهَدَ عَلَيْكُمْ سَمْعُكُمْ وَلَٓا اَبْصَارُكُمْ وَلَا جُلُودُكُمْ وَلٰكِنْ ظَنَنْتُمْ اَنَّ اللّٰهَ لَا يَعْلَمُ كَث۪يرًا مِمَّا تَعْمَلُونَ

    “Siz (uyarıldığınız halde); işitme, görme (duyularınız) ve derileriniz kendi aleyhinize şahitlik eder diye (hiç) sakınmıyordunuz. Aksine, yaptıklarınızın birçoğunu Allah'ın bilmeyeceğini (ve sizi hesaba çekmeyeceğini) sanıyordunuz” (denilecektir.)

  • 41:23

    وَذٰلِكُمْ ظَنُّكُمُ الَّذ۪ي ظَنَنْتُمْ بِرَبِّكُمْ اَرْدٰيكُمْ فَاَصْبَحْتُمْ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ

    “İşte bu sizin (yanlış) zannınız (kof kuruntularınız idi); Rabbiniz hakkında beslediğiniz (bu asılsız ve İslam’sız) zannınız sizi bir yıkıma uğrattı, böylelikle hüsrana (büyük zarar ve ziyana) uğrayan kimseler olarak sabahlayıp (mahşere geldiniz).”

  • 41:24

    فَاِنْ يَصْبِرُوا فَالنَّارُ مَثْوًى لَهُمْۚ وَاِنْ يَسْتَعْتِبُوا فَمَا هُمْ مِنَ الْمُعْتَب۪ينَ

    Şimdi eğer sabredebilirlerse, artık onlar (kâfirler ve münafıklar) için sürekli tutuklanma yeri (cezaevi) ateştir. Ve eğer onlar (Allah’ı) hoşnut etmek (üzere tekrar dünya)ya dönmek isterlerse, kesinlikle (memnun kılınmayacaklardır,) bu istekleri kabul olunmayacaktır.

  • 41:25

    وَقَيَّضْنَا لَهُمْ قُرَنَٓاءَ فَزَيَّنُوا لَهُمْ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَحَقَّ عَلَيْهِمُ الْقَوْلُ ف۪ٓي اُمَمٍ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِمْ مِنَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِۚ اِنَّهُمْ كَانُوا خَاسِر۪ينَ۟

    Biz (inançsız ve ahlâksız tavırları yüzünden) onlara birtakım yakın-arkadaşları (şeytanı ve şeytanileşmiş insanları musallat edip) 'kabuk gibi üzerlerine kaplattık,' onlar da, önlerinde ve arkalarında olanları (önceki hatalarını ve gelecekteki yanlışlarını) kendilerine süslü gösterip (bunları aldatmışlardı. Sonunda) cinnlerden ve insanlardan kendilerinden önce gelip-geçmiş ümmetler için de (yürürlükte tutulan azap) sözü, onların üzerine de hak olmuştu. Artık onlar, hüsrana uğrayanlar olup çıkmışlardı.

  • 41:26

    وَقَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَا تَسْمَعُوا لِهٰذَا الْقُرْاٰنِ وَالْغَوْا ف۪يهِ لَعَلَّكُمْ تَغْلِبُونَ

    Kâfirler (müşrikler ve münafık kesimler) birbirlerine: "Bu Kur'an'ı dinlemeyin ve Ona (karşı; ayetleri okunurken ve açıklanırken) yaygaralar koparın. (Siz Allah’ın emirlerini Kur’an’dan öğrenmeye çalışmayın; Onu en iyi anlayıp açıkladıkları sanılan bel’am kılıklı Siyonist kuklalarına ve başka kitap ve yayınlara kulak kabartın.) Umulur ki, böylece (belki) üstün gelirsiniz” (diyerek aldatmışlardı).

  • 41:27

    فَلَنُذ۪يقَنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا عَذَابًا شَد۪يدًا وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ اَسْوَاَ الَّذ۪ي كَانُوا يَعْمَلُونَ

    (Bu nedenle) Artık gerçekten o inkâr edenlere şiddetli bir azap tattıracağız ve yaptıklarının en kötüsüyle cezalandıracağız.

  • 41:28

    ذٰلِكَ جَزَٓاءُ اَعْدَٓاءِ اللّٰهِ النَّارُۚ لَهُمْ ف۪يهَا دَارُ الْخُلْدِۜ جَزَٓاءً بِمَا كَانُوا بِاٰيَاتِنَا يَجْحَدُونَ

    İşte bu, Allah’ın düşmanları (olan inkârcı ve münafıkların ve İslam’la savaşanların) cezası olan ateştir (ki oraya atılacaklardır). Bizim ayetlerimizi inkâr etmelerine karşılık bir ceza olarak, orada onlar için sonsuz kalacakları azap diyarı (cehennem zindanı) vardır.

  • 41:29

    وَقَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا رَبَّنَٓا اَرِنَا الَّذَيْنِ اَضَلَّانَا مِنَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِ نَجْعَلْهُمَا تَحْتَ اَقْدَامِنَا لِيَكُونَا مِنَ الْاَسْفَل۪ينَ

    İnkâr edenler: "Rabbimiz, cinnlerden ve insanlardan bizi saptırmış olanları bize göster ki, ayaklarımızın altına alalım, en aşağılarda bulunanlardan olsunlar" diye (yalvaracaklardır.)