-
37:25
(Ardından kâfirler ve zalimler güruhuna:) "Ne oluyorsunuz, (niye sessiz ve çaresiz bekleşiyorsunuz da) birbirinizle (dünyada olduğu gibi) yardımlaşmıyorsunuz?" diye (alaylı şekilde hatırlatılır).
-
37:26
Evet, doğrusu, bugün onlar (mecburen Allah’ın hükmüne) teslim olmuşlardır.
-
37:27
Onlar kimi kimine yönelmiş olarak birbirlerine sorup (şöyle suçlayacaklardır):
-
37:28
"Gerçekten sizler (dünyada iken) bize sağdan (sağduyudan ve Hakk’tan) yana (görünerek) gelip yanaşıyordunuz (bizi aldatıp bâtıl yollara sevk ediyordunuz)" diye (çıkışacaklardır).
-
37:29
(Diğerleri de:) "Hayır" derler. "Zaten sizler (aslında) mü'min kimseler değildiniz." (Gerçekten ve samimiyetle iman etmemiştiniz.)
-
37:30
"Bizim sizin üzerinizde zorlayıcı hiçbir gücümüz yoktu; bilakis siz (Hakk’tan ayrıldığımızı bilerek bizim peşimize düşen) azgın bir kavimdiniz."
-
37:31
(Artık boşuna çekişmeyelim, bizler inkâr ve isyan ettik,) “Böylece Rabbimizin sözü (yıkım ve azap va’adi) üzerimize hak oluverdi. Şüphesiz, (müstahak olduğumuz bu azabı) tadacağımız (kesindir.)”
-
37:32
"Evet sizi kışkırtıp azdırdık, çünkü gerçekten biz de aldatılıp azgınlaşmış (kimselerdik.)"
-
37:33
Artık o gün onlar (küfür ve zulümde öncülük yapanlar ve onların peşine takılanlar) azapta ortaktırlar. (Yaptıklarını onlara tattırırız.)
-
37:34
Doğrusu Biz, suçlu-günahkârlara işte böyle yaparız.
-
37:35
Çünkü onlara: "Allah'tan başka (hüküm koyan, rızası aranan ve ibadet olunan) ilah yoktur" denildiği zaman, kibirlenip büyüklük taslarlardı.
-
37:36
Ve; "Biz, cinnlenmiş (deli gibi, Hakk düzen hayallerine kapılıvermiş) bir şair için ilahlarımızı (servet ve şehvet putlarımızı) terk edecek (kadar aptal mıyız?” diye hava atarlardı).
-
37:37
Hayır, O (Peygamber size) Hakkı getirmiş ve gönderilen (diğer elçi)leri de doğrulamıştı.
-
37:38
Şüphesiz siz, (şimdi müstahak olduğunuz) acı azabı tadıcılarsınız.
-
37:39
(Elbette) Yaptıklarınızdan başkasıyla cezalandırılmayacaksınız.
-
37:40
Ancak Allah'ın ihlaslı kulları (cehennemden kurtulacak ve cennete kavuşacaklardır).
-
37:41
İşte bunlar (var ya); onlar için belirli (ve çok değerli) bir rızık (cennet azığı ve göz aydınlığı) vardır.
-
37:42
(Halis ve salih mü’minlere cennette) Çeşitli meyveler (sunulacaktır). Onlar (sürekli) ikram görenlerden (olacaklardır.)
-
37:43
Nimetlerle donatılmış (Naim) cennetlerde (sonsuz mutluluğa ulaşacaklardır.)
-
37:44
Birbirlerine karşı, tahtlar üzerinde (oturup sevinçli sohbetler yapacaklardır.)
-
37:45
(Cennet hizmetçileri Main şarabından ve öz) Kaynaktan (doldurulmuş) kadehlerle onların çevrelerinde dolaşacaktır.
-
37:46
Berrak ve bembeyaz; içenlere lezzet (ve huzur veren bir içki sunulacaktır).
-
37:47
(Bu cennet şaraplarında) On(lar)dan (dolayı) ne bir bulantı ve sıkıntı (doğacaktır), ne de (içenler sersemleyip) kendilerinden geçerek, akılları çelinmiş olacaktır.
-
37:48
Ve (cennetlerinde) yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş iri gözlü kadınlar vardır.
-
37:49
Sanki onlar, saklı bir yumurta gibi (çarpıcı ve pürüzsüz güzelliğe sahip bulunacaklardır).
-
37:50
Bu halde iken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine soracaklardır:
-
37:51
İçlerinden söz alan biri konuşup (şunları anlatacaktır): "Benim (dünyada iken) bir yakınım (tanıdığım) vardı."