426. Sayfa

22. Cüz

  • 33:63

    İnsanlar, Sana (kıyamet) saatini (ve vaktini) sorarlar; de ki: "Onun (tam) bilgisi yalnızca Allah'ın katındadır." Ne bilirsin; belki de kıyamet-saati yakınlaşmıştır. (Bu nedenle her an ve her asırda ahirete hazırlanmak lazımdır.)

  • 33:64

    Gerçekten Allah, kâfirleri lanetlemiş ve onlar için 'çılgın bir ateş' hazırlamıştır.

  • 33:65

    (Kâfirler) Orada ebedi olarak kalıcıdırlar. Onlar ne bir veli, ne bir yardımcı bulamayacaklardır.

  • 33:66

    (Dünyada Siyonist Yahudiler gibi ğadaba uğramış ve emperyalist Hristiyanlar gibi sapıtmış zihniyet ve şahsiyetlere ve bunların işbirlikçilerine ve diğer tüm zalim münkir ve müşriklere uyarak, İslam’ın özünden ve Kur’an’ın izinden uzaklaşarak, doğrudan veya dolaylı biçimde küfre ve kötülüğe bulaşanların, cehennemde) Yüzlerinin (ve tüm bedenlerinin) ateşte çevrildiği gün: “Eyvahlar-yazıklar olsun bize! Keşke Allah’a itaat etseydik. Ve Resulüne uyup peşine gitseydik” diyerek (pişmanlık duyacaklardır).

  • 33:67

    Ve diyecekler ki: “Ey Rabbimiz! Gerçekten biz ‘Sadat’ımıza (bazı tarikat ve maneviyat rehberlerimize ve hoca efendilerimize) ve ‘Kübera’mıza (devlet, siyaset ve servet büyüklerimize aldanıp haksız ve ahlâksız işlerine) itaat ettik. (Bu iki sınıfın vaazlarına ve va’adlerine inanıp peşlerinden gittik. Onlar ise bizim iyi niyetimizi ve teslimiyetimizi istismar edip, bizleri kâfir ve zalim sistemlere peşkeş çekip aldatmışlardı.) Böylece onlar bizi Hakk yoldan saptırmışlardı.”

  • 33:68

    “Ey Rabbimiz! Şimdi onlara (talebelerini ve tâbilerini hain ve zalim güçlere peşkeş çeken hoca efendilere ve dünyası için davasından dönen siyasetçilere, dünyamızı ve ahiretimizi mahveden bu din ve devlet büyüklerimize, bize vereceğin) azaptan iki katını ver ve onları büyük bir lanetle kahret” (deyip kurtulmaya çalışacaklardır).

  • 33:69

    Ey iman edenler, (sağlığı ve ahlâkı konusunda haksız ithamlarda bulunarak) Musa’ya eziyet edenler gibi olmayın; ki sonunda Allah onu (iftiracıların) demekte olduklarından temize çıkardı. Zaten o, Allah katında vecih (seçkin ve şahsiyetli) olan birisiydi.

  • 33:70

    Ey iman edenler, Allah’tan korkun (kendinize çekidüzen verin) ve (her konuda mutlaka) doğru ve uygun (anlaşılır, yararlı, “sedid”; çerçevesi sağlama alınmış, istismara kapalı) söz söyleyin.

  • 33:71

    Ki (Allah) amellerinizi (karşılıklı muamelelerinizi) ıslah etsin (iyileştirip düzeltsin) ve günahlarınızı bağışlayıp (kötülüklerinizi gidersin. Çünkü yalancılık, mahrumiyet ve mahcubiyettir; doğruluk ise hayır ve berekettir.) Kim Allah'a ve Elçisine itaat ederse, artık o en büyük kurtuluşla huzura ve başarıya erişmiştir.

  • 33:72

    Gerçek şu ki, Biz emaneti (İslamiyet’i ve Allah’a Hilâfet görevini) göklere, yerküreye ve dağlara (ve bunlardaki mahlûkata) arz ve teklif ettik de; onlar bunun (sorumluluğunu) yüklenmekten çekindiler ve ondan (gereğini yapamadıklarında gelecek azaptan) korkuya kapılıp titrediler. (Ama) Onu (yeryüzünde Allah’a halifelik ve adaletle yöneticilik sorumluluğunu) insan yüklendi. Gerçekten o, pek zalim ve çok cahildir (ki Rabbinin emri ve isteği yerde kalmasın diye çok riskli bir cesaretle böyle bir mesuliyetin altına girmiş ve bir nevi çok tehlikeli kahramanlık göstermiştir).

  • 33:73

    (Allah, hilafet ve İslami adalet emanetini insana yüklemiş ve onu imtihana çekmiştir ki, böylece) Münafık erkekleri ve münafık kadınları, (ayrıca) müşrik erkekleri ve müşrik kadınları (ortaya çıkarsın ve onları) azaplandırsın. Ve yine mü'min erkeklerin ve mü’min kadınların (da bu deneme ve elenme sonucu değerleri anlaşılsın ve onların) tevbelerini kabul edip bağışlasın. Allah çok Bağışlayandır, Acıyıp Esirgeyendir.