-
33:36
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ اِذَا قَضَى اللّٰهُ وَرَسُولُهُٓ اَمْرًا اَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ اَمْرِهِمْۜ وَمَنْ يَعْصِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُب۪ينًا
Allah ve Resulü, bir işe hükmettiği (bir konuda karar verdiği) zaman, mü'min bir erkek ve mü'min bir kadın için, artık o işte kendi isteklerine (ve beklentilerine) göre (başka görüşleri) seçme ve tercih hakkı yoktur, olamaz! Kim Allah'a ve Resulüne isyan ederse, (Ayet ve Hadislerin açık hükümlerini çiğner veya kendi keyfince te’vil edip tersine çevirirse,) işte gerçekten o, apaçık bir sapkınlıkla sapmıştır.
-
33:37
وَاِذْ تَقُولُ لِلَّذ۪ٓي اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَيْهِ وَاَنْعَمْتَ عَلَيْهِ اَمْسِكْ عَلَيْكَ زَوْجَكَ وَاتَّقِ اللّٰهَ وَتُخْف۪ي ف۪ي نَفْسِكَ مَا اللّٰهُ مُبْد۪يهِ وَتَخْشَى النَّاسَۚ وَاللّٰهُ اَحَقُّ اَنْ تَخْشٰيهُۜ فَلَمَّا قَضٰى زَيْدٌ مِنْهَا وَطَرًا زَوَّجْنَاكَهَا لِكَيْ لَا يَكُونَ عَلَى الْمُؤْمِن۪ينَ حَرَجٌ ف۪ٓي اَزْوَاجِ اَدْعِيَٓائِهِمْ اِذَا قَضَوْا مِنْهُنَّ وَطَرًاۜ وَكَانَ اَمْرُ اللّٰهِ مَفْعُولًا
(Ey Nebim!) Hani Sen, Allah'ın kendisine nimet (ve fazilet) verdiği ve Senin de kendisine nimet (ve kıymet) verdiğin kişiye (Zeyd bin Harise’ye): "Eşini yanında tut ve (ona haksızlık yapmak hususunda) Allah'tan sakın" diyordun; insanlardan (onların kınamalarından ve fitne çıkarmalarından) çekinerek Allah'ın açığa vuracağı şeyi (Halanızın kızı olan Zeyneb’in bir türlü ısınıp uzlaşamadığı eski evlatlığın Zeyd’den ayrılacağı ve Senin de sahipsiz kalmaması ve kırılan kalbinin onarılması için onu nikâhlayacağın gerçeğini) kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa Allah, Kendisinden çekinmene çok daha layıktır. Artık (eski evlatlığın) Zeyd, ondan ilişkisini kesince, Biz onu Seninle evlendirdik (buna izin verdik); ki böylelikle (bâtıl ve yanlış bir âdet olduğu için yasaklanan) evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri (kadınları boşadıkları) zaman, onlarla evlenme konusunda mü'minler üzerine bir güçlük ve günah olmasın (diye ruhsat yolunu açtık. Böylece) Allah'ın emri (hükmü) yerine getirilmiş (bulunmaktadır).
-
33:38
مَا كَانَ عَلَى النَّبِيِّ مِنْ حَرَجٍ ف۪يمَا فَرَضَ اللّٰهُ لَهُۜ سُنَّةَ اللّٰهِ فِي الَّذ۪ينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلُۜ وَكَانَ اَمْرُ اللّٰهِ قَدَرًا مَقْدُورًاۙ
Allah'ın kendisine farz kıldığı (ve helâl saydığı) bir şey(i yerine getirme)de Peygamber üzerine hiçbir (vebal) sıkıntı ve sorumluluk yoktur (ve bundan dolayı kınanması çirkindir ve cehalettir.) Daha önce gelip geçen (ümmet)lerde Allah'ın sünneti (uyguladığı prensibi de) budur. Allah’ın emri; (bütün işleri ve hükümleri, ölçüyle tanzim ve) takdir edilmiş bir kaderdir. (Bunun değiştirilmesi ve geciktirilmesi mümkün değildir.)
-
33:39
اَلَّذ۪ينَ يُبَلِّغُونَ رِسَالَاتِ اللّٰهِ وَيَخْشَوْنَهُ وَلَا يَخْشَوْنَ اَحَدًا اِلَّا اللّٰهَۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ حَس۪يبًا
(Rabbinin seçtiği ve rehber tayin ettiği kutlu insanlar) Ki onlar; Allah’ın risaletini (mesaj ve müjdesini öğrenip öğreten ve) tebliğ edip (yayanlardır). Bunlar O'ndan (Allah’tan) içleri titreyerek-korkanlar ve Allah'ın dışında hiç kimseden korkmayanlardır. (Zaten) Hesap görücü olarak Allah kâfidir.
-
33:40
مَا كَانَ مُحَمَّدٌ اَبَٓا اَحَدٍ مِنْ رِجَالِكُمْ وَلٰكِنْ رَسُولَ اللّٰهِ وَخَاتَمَ النَّبِيّ۪نَۜ وَكَانَ اللّٰهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمًا۟
(Şunu biliniz ki) Muhammed (AS), sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; (O’nun erkek evlatları ölmüşlerdir ve cahiliye dönemindeki evlatlık müessesesine de son verilmiştir.) Ancak O (Hz. Muhammed AS) Allah’ın Resulü ve Peygamberlerin sonuncusudur. (Hâtemen-Nebiyydir. Nübüvvet ve rehberliği kıyamete kadar süreklidir.) Allah (geçmiş, gelecek, gerekli ve geçerli olan) her şeyi (ayrıntılarıyla) Bilendir (ve bir kısmını Resulüne bildirendir. Evlatlık edinmenin sakıncaları, Yusuf Suresi 23. ayetinde de belirtilmiştir).
-
33:41
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اذْكُرُوا اللّٰهَ ذِكْرًا كَث۪يرًاۙ
Ey iman edenler! Allah’ı çokça (huzurla ve şuurla) zikredin. (Her daim O’nu anıp mübarek isimleriyle çağırıverin. Her konuda Kur'an'a ve Sünnete göre hareket edin ve Rabbinizi dilinizden ve gönlünüzden düşürmeyin.)
-
33:42
وَسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَاَص۪يلًا
Sabah akşam, O'nun bütün eksikliklerden uzak olduğunu ilân (ve tesbih) edin.
-
33:43
هُوَ الَّذ۪ي يُصَلّ۪ي عَلَيْكُمْ وَمَلٰٓئِكَتُهُ لِيُخْرِجَكُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِۜ وَكَانَ بِالْمُؤْمِن۪ينَ رَح۪يمًا
Çünkü O’dur ki, sizi karanlıklardan nura çıkarmak için size medet ve inayet etmektedir, melekleri de (size dua ve destekle görevlidir). O, mü’minleri çok Esirgeyicidir.