435. Sayfa

22. Cüz

  • 35:12

    وَمَا يَسْتَوِي الْبَحْرَانِۗ هٰذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ سَٓائِغٌ شَرَابُهُ وَهٰذَا مِلْحٌ اُجَاجٌۜ وَمِنْ كُلٍّ تَأْكُلُونَ لَحْمًا طَرِيًّا وَتَسْتَخْرِجُونَ حِلْيَةً تَلْبَسُونَهَاۚ وَتَرَى الْفُلْكَ ف۪يهِ مَوَاخِرَ لِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِه۪ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

    (Hâlâ bakıp ibret almaz mısınız ki?) İki deniz (veya büyük göl, birbirine yakındır, ama) aynı değildir. Şu tatlıdır, susuzluğu keser ve içimi kolaydır; şu da tuzlu ve acıdır. Ancak her birinden taze et (balık tutup) yersiniz ve takınmakta olduğunuz (inci-mercan gibi birtakım) süs eşyalarını çıkarırsınız. O'nun fazlından (nasibinizi) aramanız ve umulur ki şükretmeniz için gemilerin de onda (denizde) suları yara yara akıp gittiğini görürsün. (Düşünün, sizin iyiliğiniz ve istifadeniz için Allah neler ve hangi dengeler yaratmıştır?)

  • 35:13

    يُولِجُ الَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي الَّيْلِۙ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَۘ كُلٌّ يَجْر۪ي لِاَجَلٍ مُسَمًّىۜ ذٰلِكُمُ اللّٰهُ رَبُّكُمْ لَهُ الْمُلْكُۜ وَالَّذ۪ينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِه۪ مَا يَمْلِكُونَ مِنْ قِطْم۪يرٍۜ

    (Allah) Geceyi gündüze bağlayıp-katmakta, gündüzü de geceye bağlayıp-katmaktadır, (Dünya’nın dönüşünü şaşmaz bir düzene bağlamıştır;) Güneş’i ve Ay’ı emre âmade kılmıştır, her biri adı konulmuş bir süreye kadar (böyle uzayda) akıp durmaktadır. İşte bunları (yaratıp düzene koyan) Allah sizin Rabbinizdir; mülk O'nundur. O'ndan başka taptıklarınız ise, 'bir çekirdeğin incecik zarına' bile malik olmayan (zavallılardır). [Not: İnsan beyninin yapısı, her biri ayrı bir beyin gibi çalışan 100 milyarlarca NÖRON’un kendi aralarındaki irtibatı, yaşanan ve öğrenilmiş olan her şeyi kayıt altına alması; aynen uzaydaki 100 milyarlarca yıldız arasındaki insicamı (intizam ve intisabı) andırmaktadır. İşte bu ayet-i kerime, muhteşem kâinat düzeniyle, insan beyni arasındaki benzerliğe işaret buyurmaktadır. Böylece aydınlıkla karanlıklar (ilim ve bilimle bağnazlıklar), yıldızlarla uydular, olgularla duygular bağlamına dikkat çekilmiş olmaktadır.]

  • 35:14

    اِنْ تَدْعُوهُمْ لَا يَسْمَعُوا دُعَٓاءَكُمْۚ وَلَوْ سَمِعُوا مَا اسْتَجَابُوا لَكُمْۜ وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِ يَكْفُرُونَ بِشِرْكِكُمْۜ وَلَا يُنَبِّئُكَ مِثْلُ خَب۪يرٍ۟

    (Putlara ve tağutlara) Onlara (boşuna) dua etmeyin (yalvarıp güvenmeyin)! Çünkü sizin duanızı ve çağrınızı işitmezler... İşitseler bile cevap veremezler! Kıyamet gününde de (onları Allah’a) ortak koşmanızı reddedecekler (ve sizi terk edecekler. Bunu her şeyden) Haberi olan (Allah) gibi sana (hiç kimse gerçekleri ve başınıza gelecekleri) haber veremez. (O, kullarına acıyıp sizi uyarmaktadır.)

  • 35:15

    يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اَنْتُمُ الْفُقَرَٓاءُ اِلَى اللّٰهِۚ وَاللّٰهُ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَم۪يدُ

    Ey insanlar, siz Allah'a (karşı fakir olan) muhtaçlarsınız; Allah ise Ğaniy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır, Hamîd (övülmeye layık)tır. (İnsanların, Allah’ın halifesi ve temsilcisi olacak adil bir devlet himayesine ihtiyaçları vardır, aksi halde ezilmekten ve esaretten kurtulamayacaklardır.)

  • 35:16

    اِنْ يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ وَيَأْتِ بِخَلْقٍ جَد۪يدٍۚ

    (Allah) Dileyecek olsa, sizi giderir (devirir) ve yepyeni bir halk getirip (konuşlandırır ve onları iktidara taşır).

  • 35:17

    وَمَا ذٰلِكَ عَلَى اللّٰهِ بِعَز۪يزٍ

    Bu da, Allah'a göre hiç de güç değildir. (O dilediğini “Kün” emriyle yapandır.)

  • 35:18

    وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰىۜ وَاِنْ تَدْعُ مُثْقَلَةٌ اِلٰى حِمْلِهَا لَا يُحْمَلْ مِنْهُ شَيْءٌ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبٰىۜ اِنَّمَا تُنْذِرُ الَّذ۪ينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ بِالْغَيْبِ وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَۜ وَمَنْ تَزَكّٰى فَاِنَّمَا يَتَزَكّٰى لِنَفْسِه۪ۜ وَاِلَى اللّٰهِ الْمَص۪يرُ

    Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenip çekemez. Yükü ağır olan onun taşınması için (başkasını) çağırsa (ve o kişi kendisinin) en yakını bile olsa da (onun günah) ağırlığından (kendisine yine hiç)bir şey yüklenemez. Sen ancak görmediği halde (gaybi haşyetle) Rablerinden korkanları ve namazı dosdoğru kılanları sakındırırsın. (Senin uyarıların ancak böylelerine fayda sağlayacaktır.) Kim (küfür ve kötülükten) temizlenirse o sadece kendisi için temizlenir. Sonunda dönüş Allah’adır.