432. Sayfa

22. Cüz

  • 34:40

    (İşte) O gün, (Allah) onların hepsini bir arada toplayıp (haşredecek), sonra meleklere (veya Meliklere=zalim yöneticilere) diyecek ki: "Size tapanlar bunlar mıydı?"

  • 34:41

    (Melekler veya Melikler ise) Derler ki: "Hâşâ, Sen Yücesin! Bizim Velimiz (yöneticimiz ve sahibimiz) Sensin, onlar değil. Hayır, onlar (tuzağına kapıldıkları şeytani) cinnlere tapıyorlardı ve çoğu onların (yalanlarına) inanmışlardı." [Not: Cinnlerin, içine girip konuştukları bu putlara tapan veya şeytani kuruntularını Allah’ın özel ilhamı sanan bazı sahtekârlara körü körüne bağlanan insanlardı.]

  • 34:42

    (Ey kâfir ve gafil insanlar!) Artık bugün, bir kısmınızın bir kısmınıza yarar sağlamaya veya zarar ulaştırmaya gücü yetmez (durumdadır.) Biz de o zulmedenlere deriz ki: "(Dünyada iken inkâr edip) Yalanlamakta olduğunuz ateşin azabını tadın (bakalım.)"

  • 34:43

    (Çünkü) Onlara, apaçık olan ayetlerimiz okunduğunda: "Bu (Peygamber), sizi babalarınızın taptıkları (ilahlar)dan (ve onların yolundan) alıkoymak (ve yeni-adil bir düzen kurmak) isteyen bir adamdan başkası değildir" deyip (Ona karşı çıkmışlardı). Ve yine: "Bu (Kur’an), düzülüp uydurulmuş bir yalan (iftira)dan başka bir şey de değildir" diyerek (elçileri engellemeye kalkışmışlardı). O küfre (ve nankörlüğe) yönelen kimseler ise; kendilerine geldiği zaman, Hakk (Kur’an ve Resulüllah) için: "Bu, apaçık bir büyüden başka bir şey değildir" diyerek (sapıtmışlardı).

  • 34:44

    Oysa Biz onlara (Hakk’tan sapıtanlara) okuyup ders alacakları (ve doğruyu bulacakları başka) kitaplar vermemiştik ve kendilerine Senden önce bir uyarıcı da göndermemiştik. (O halde kâfirler ve münafık kimseler bu cesareti nereden almaktalardı?)

  • 34:45

    Kendilerinden öncekiler de (böyle) yalanlamıştı. Oysa bunlar, (kudret ve medeniyet bakımından) öbürlerine (evvelki ümmetlere) verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna rağmen (şımararak) elçilerimi yalanladılar; ama (bak bu) inkârın (ve kötülük planları kurmanın sonu) nasıl oldu! (Tarihe bakanlar anlayacaktır.)

  • 34:46

    De ki: "Size bir tek öğüt verip (teklifte bulunuyorum). Şöyle ki: Allah için ikişer ikişer ve teker teker kıyam etmeniz (kalkıp evinize gitmeniz, kendi durumunuzu değerlendirmeniz), sonra da (akıl ve vicdanla) düşünmeniz (lazımdır. O zaman hak vereceksiniz ki) Sizin Sahibiniz (ve yakinen tanıdık kimseniz olan Peygamber)de hiçbir delilik (alâmeti) bulunmamaktadır. O sizi sadece, şiddetli bir azabın öncesinde uyarandır."

  • 34:47

    (Ey Resulüm!) De ki: "Ben sizden (bu davetime karşılık hiç)bir ücret (beklemiyorum, eğer) istemişsem (ve öyle zannedilmişsem) de artık o sizin olsun (istemiyorum.) Benim ecrim (ücretim), yalnızca Allah'a aittir. O, her şeye şahit olandır."

  • 34:48

    De ki: "Şüphesiz Benim Rabbim Hakkı (ortaya) koyar. (İmanı mü’minlerin kalbine sokar, sonra bâtılın tepesine atıp onu parçalar.) O, gaybleri Bilendir. (Tüm gizlilikleri, görünmezleri, özel ve sinsi proje ve şifreleri, geçmişi ve geleceği en küçük ayrıntılarına kadar bilen yalnız Allah’tır. O, zalimlerin ve hainlerin hesaplarını; önce fikir planında, sonra iktidar alanında boşa çıkaracaktır.)