403. Sayfa

21. Cüz

  • 29:64

    وَمَا هٰذِهِ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌۜ وَاِنَّ الدَّارَ الْاٰخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُۢ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ

    (Oysa) Bu dünya hayatı, sadece bir oyun ve (eğlence türünden) tutkulu bir oyalanmadan ibarettir. Gerçekten ahiret yurdu ise, asıl hayat odur. Keşke (insanlar bu gerçeği) bilmiş olsalardı.

  • 29:65

    فَاِذَا رَكِبُوا فِي الْفُلْكِ دَعَوُا اللّٰهَ مُخْلِص۪ينَ لَهُ الدّ۪ينَۚ فَلَمَّا نَجّٰيهُمْ اِلَى الْبَرِّ اِذَا هُمْ يُشْرِكُونَۙ

    Onlar gemiye bindikleri (ve tehlikeye girdikleri) zaman, dini sadece Allah’a has kılarak (canı gönülden) yalvarıp yakarmaktadırlar. Ama onları karaya çıkarıp kurtarınca, hemen (yine gaflete dalıp) şirk koşmakta (ve nankörlük yapmaya başlamakta)dırlar.

  • 29:66

    لِيَكْفُرُوا بِمَٓا اٰتَيْنَاهُمْۙ وَلِيَتَمَتَّعُوا۠ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ

    Kendilerine verdiğimiz (nimetler)e nankörlük etsinler ve onlar (bir müddet) yararlanıp sefasını sürsünler (bakalım!..) Ancak onlar yakında bilecek (ve anlayacaklardır).

  • 29:67

    اَوَلَمْ يَرَوْا اَنَّا جَعَلْنَا حَرَمًا اٰمِنًا وَيُتَخَطَّفُ النَّاسُ مِنْ حَوْلِهِمْۜ اَفَبِالْبَاطِلِ يُؤْمِنُونَ وَبِنِعْمَةِ اللّٰهِ يَكْفُرُونَ

    (Müşrikler) Görmediler mi ki, onların çevrelerinde (civar kabilelerde ve ülkelerde yaşayan) insanlar (yakalanıp götürülerek) kapılıp-yağma edilirken, Biz Harem'i (Mekke'yi) güvenilir (ve dokunulmaz) kıldık? (Kureyş Suresi’nde de bu anlatılmaktadır.) Yine de onlar, bâtıla inanıp Allah'ın nimetlerine nankörlüğe mi kalkışmaktadırlar?

  • 29:68

    وَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرٰى عَلَى اللّٰهِ كَذِبًا اَوْ كَذَّبَ بِالْحَقِّ لَمَّا جَٓاءَهُۜ اَلَيْسَ ف۪ي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِلْكَافِر۪ينَ

    Allah hakkında yalan uydurup iftira edenlerden (ayet ve hadisleri keyfine göre eğip bükenlerden) veya kendisine Hakk geldiği zaman onu yalan sayıp (Kur’ani hükümlerden yüz çevirenden) daha zalim kim (vardır? Yoksa) Kâfirler için cehennemde, oraya varıp-atılıp kalacakları yer mi yok? (Elbette yakında kâfirler belasını bulacaklardır.)

  • 29:69

    وَالَّذ۪ينَ جَاهَدُوا ف۪ينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَاۜ وَاِنَّ اللّٰهَ لَمَعَ الْمُحْسِن۪ينَ

    Bizim uğrumuzda cihad edenlere (ve Hakk yolunda sabır ve gayret gösterenlere gelince), şüphesiz (onlara hidayet ve zafer) yollarımızı açarız. (Fikri ve fiili yöntem ve teknolojiler öğretip bunları başarılı kılarız.) Gerçekten Allah, muhsinlerle (iyilik ve istikamet sahibi kimselerle, cihad görevinde titizlik ve ciddiyet gösterenlerle) beraberdir. (Bu İlahi destek sayesinde mücahit mü’minler muvaffak ve muzaffer olacaklardır.)

  • Rum Suresi

  • بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

    Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla

  • 30:1

    الٓمٓ۠

    Elif, Lam, Mim.

  • 30:2

    غُلِبَتِ الرُّومُۙ

    (Asr-ı Saadet’te ve Mekke Döneminde M. 618 senesinde yapılan bir savaşta) Rum (orduları Mecusi İranlılar karşısında) yenilgiye uğrayıp (mağlup edildi). [Not: İran Şahı 2. Hüsrev, Bizans Kralı Heraklius’u hezimete uğratıp Şam ve Kudüs’ü ele geçirmişti.]

  • 30:3

    ف۪ٓي اَدْنَى الْاَرْضِ وَهُمْ مِنْ بَعْدِ غَلَبِهِمْ سَيَغْلِبُونَۙ

    (Bu olay) Dünya’nın en alçak yerinde (meydana gelmişti). [Not: Bu savaş Lut kavminin helak edildiği, deniz seviyesinden 400 m. aşağı bölgede geçmiştir.] Ama onlar, (İran Mecusilerine bu hezimetle) yenilgilerinden sonra (Bizanslılar tekrar Perslilerle savaşıp bu sefer galip gelerek) onları yeneceklerdir.

  • 30:4

    ف۪ي بِضْعِ سِن۪ينَۜ لِلّٰهِ الْاَمْرُ مِنْ قَبْلُ وَمِنْ بَعْدُۜ وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَۙ

    (Şu gelecek) Birkaç sene (üç ile dokuz yıl) içinde (bu haber M. 627’de gerçekleşecektir). Önünde ve sonunda emir (ve karar) Allah'ındır. (İşte) O gün (Mecusi ve müşrik İran’a karşı Ehl-i Kitap olan Bizans’ı tutan) mü’minler ferahlanıp sevineceklerdir.

  • 30:5

    بِنَصْرِ اللّٰهِۜ يَنْصُرُ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الرَّح۪يمُ

    Allah'ın yardımıyla (bu zafere erişilecektir). O, dilediğine yardım edip (zafere eriştirir). O, Güçlü ve Üstün olandır, Esirgeyendir.