412. Sayfa

21. Cüz

  • 31:20

    اَلَمْ تَرَوْا اَنَّ اللّٰهَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ وَاَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ ظَاهِرَةً وَبَاطِنَةًۜ وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُن۪يرٍ

    (Hâlâ) Görmüyor musunuz ki, gerçekten Allah, göklerde ve yerde olanları emrinize âmade kılmış, açık ve gizli (bedeni ve ruhi olarak) sizin üzerinizdeki nimetlerini genişletip-tamamlamıştır. (Buna rağmen) İnsanlardan öyleleri vardır ki, hiçbir ilme dayanmadan, (doğru) yol gösterici ve aydınlatıcı bir kitap da olmadan, Allah hakkında mücadele edip durmaktadır (kendi kurgularını Kur’an’ın yerine koymaktadır).

  • 31:21

    وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ اٰبَٓاءَنَاۜ اَوَلَوْ كَانَ الشَّيْطَانُ يَدْعُوهُمْ اِلٰى عَذَابِ السَّع۪يرِ

    Onlara: “(Bu yanlış düşünce ve davranışları bırakıp) Allah'ın indirdiğine uyuverin (Kur'an'ın hükmüne ve Hz. Resul’ün sünnetine ve sistemine gelin)” dendiği zaman (onlar:) “Hayır, biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz (ve atalarımızdan duyduğumuz) yola tâbi olup gideriz” derler. (Ya babaları bir şey bilmeyen ve Hakk yolu bulamayan kimseler olsalar da mı?) Şayet şeytan, onları çılgınca yanan ateşin azabına çağırmış olsa da mı (hâlâ babalarının ve atalarının izine ve düzenine uyup duracaklardır?)

  • 31:22

    وَمَنْ يُسْلِمْ وَجْهَهُٓ اِلَى اللّٰهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰىۜ وَاِلَى اللّٰهِ عَاقِبَةُ الْاُمُورِ

    Kim (samimi, seviyeli, güzel ve iyi) davranışlar içinde (sorumlu ve şuurlu bir mü'min ve) muhsin olarak kendisini bütünüyle Allah'a teslim ederse (özünü ve yüzünü Kur’an’a dönerse), o en sağlam kulpa yapışmış (ve kurtuluşa ulaşmış)tır. Zaten bütün işlerin sonu Allah'a (varacak)dır.

  • 31:23

    وَمَنْ كَفَرَ فَلَا يَحْزُنْكَ كُفْرُهُۜ اِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ فَنُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُواۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ

    (Ey Resulüm!) Kim de inkâr ederse, artık onun küfrü ve nankörlüğü sakın Seni hüzne kaptırıp üzmesin. Onların dönüşü Bizedir, artık Biz de onlara yaptıklarını haber vereceğiz (ve hesaplarını göreceğiz). Şüphesiz Allah, sinelerin özünde saklı olanı bilip durmaktadır.

  • 31:24

    نُمَتِّعُهُمْ قَل۪يلًا ثُمَّ نَضْطَرُّهُمْ اِلٰى عَذَابٍ غَل۪يظٍ

    Biz onları (dünyada belli bir süre ve) az bir nimetle yararlandırıveririz. Sonra onları ağır bir azaba uğratırız.

  • 31:25

    وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللّٰهُۜ قُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِۜ بَلْ اَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ

    Yemin olsun ki onlara: “Gökleri ve yeri (tüm evreni) kimin yarattığını” sorsan, şüphesiz; “Allah” derler. Sen de; “Elhamdülillah (Hamd, elbette Allah'a mahsustur)” de. (Ama) Doğrusu onların çoğu (gerçeği) bilmez (cahillerdir).

  • 31:26

    لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ اِنَّ اللّٰهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَم۪يدُ

    Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Şüphesiz Allah, Ğaniy (hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmayan)dır, Hamîd (hamd da yalnızca O'na ait)tir.

  • 31:27

    وَلَوْ اَنَّ مَا فِي الْاَرْضِ مِنْ شَجَرَةٍ اَقْلَامٌ وَالْبَحْرُ يَمُدُّهُ مِنْ بَعْدِه۪ سَبْعَةُ اَبْحُرٍ مَا نَفِدَتْ كَلِمَاتُ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ

    Yeryüzündeki (bütün) ağaçlar kalem olsaydı, deniz(ler) ise (mürekkep olsaydı) ve yedi deniz daha (bunlara) katılsa da (yazılsaydı), yine de Allah'ın kelimeleri (sonsuz bilgi hazinesi, harika yaratılış hikmetleri ve kudret eserleri) bitmezdi. (Kur’an’ın hikmet ve hakikatleri tükenmezdi.) Şüphesiz Allah, Üstün ve Güçlüdür, Hüküm ve Hikmet sahibidir.

  • 31:28

    مَا خَلْقُكُمْ وَلَا بَعْثُكُمْ اِلَّا كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍۜ اِنَّ اللّٰهَ سَم۪يعٌ بَص۪يرٌ

    Sizin (hepinizin ve her şeyin) yaratılmanız ve diriltilmeniz, sadece tek bir kişi(yi yaratıp sonra diriltmek) gibidir. Şüphesiz Allah, (her şeyi ve ayrıntıları ile) İşitendir, Görendir.