-
28:78
(Karun ise) Dedi ki: “Bu (servet ve selahiyet), ancak bende olan bir bilgi (ve beceri) dolayısıyla bana verilmiştir.” (Oysa) Bilmez (ve akledip düşünmez) mi ki gerçekten Allah, kendisinden önceki nesillerden kuvvet bakımından ondan daha güçlü olan ve insan-sayısı bakımından ekseriyeti (arkasına takan) ve daha çok mal toplayan (nice) kimseleri yıkıma uğratmıştır. Ve zaten suçlu-günahkârlardan (zalim ve mücrim takımından) kendi günahları (bile) sorulmayacaktır. (Çünkü zaten Cenab-ı Hakk hepsini bilip durmaktadır. Onlar hemen azarlanıp cezalandırılacaklardır.)
-
28:79
(Karun) Böylece kendi ihtişamlı süsü içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını (imrenip) istemekte olanlar: “Ah keşke, Karun'a verilenin bir benzeri bizim de olsaydı. Gerçekten o, büyük bir servet (üstün bir nimet ve fazilet) sahibidir” diye (imrenmişlerdi).
-
28:80
(Ama) Kendilerine (hakiki) ilim (ve hidayet) verilenler ise, (bu hain ve nankörlere imrenen gafillere:) “Yazıklar olsun size, Allah’ın sevabı (ve ahiret hazırlığı) iman edip salih ameller işleyenler için çok daha hayırlı (ve kalıcıdır, ancak) bu (yüksek şeref ve fazilete samimiyetle) sabredenlerden başkası kavuşturulmayacaktır” (demişlerdi).
-
28:81
Nihayet Biz onu (Karun’u) da, konağını (ve hazine sandıklarını) da yerin dibine geçirdik. Böylece Allah'a karşı ona yardım edecek bir taraftarı olmamış (olanlar da fayda vermemişti). Ve o, kendi kendine yardım edebileceklerden olan (bir kişi) de değildi.
-
28:82
Daha dün onun yerinde olmayı dileyenler, sabahladıklarında: “Vay be! Demek ki Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletip-yaymakta ve (istediği anda) kısıp-daraltmaktadır. Eğer Allah, bize lütfetmiş olmasaydı, bizi de şüphesiz (kahredip yere) batırırdı. Vay be! Demek gerçekten inkâr edenler felah bulamaz” demeye başlamışlardı.
-
28:83
İşte ahiret yurdu; Biz onu, yeryüzünde (Allah’a iman ve itaat davetine karşı) büyüklenmeyenlere ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere (armağan) kılarız. Ve (güzel) sonuç (elbette) takva sahiplerinin olacaktır.
-
28:84
(Ahirette) Kim bir iyilikle gelirse, artık onun için daha hayırlısı vardır; kim bir kötülükle gelirse, artık kötülükleri yapanlar, yalnızca yaptıklarıyla karşılık görüp (cezalandırılacaklardır).