393. Sayfa

20. Cüz

  • 28:71

    De ki: “Gördünüz mü (ve hiç düşündünüz mü? Görüşünüz nedir,) söyleyin bana; Allah, kıyamet gününe kadar geceyi sizin üzerinizde kesintisizce uzatıp sürdürecek olsa, Allah'ın dışında size (karanlığı giderip) aydınlık verecek ilah kimdir? Hâlâ (kulak verip) dinlemeyecek (ve gerçeği işitmeyecek) misiniz?”

  • 28:72

    De ki: “Gördünüz mü (veya görüşünüzü) söyleyin (bakalım); Allah (yerkürenin ve Güneş sisteminin düzenini değiştirip) kıyamet gününe kadar gündüzü sizin üzerinizde kesintisizce sürdürecek olsa, Allah'ın dışında size içinde dinleneceğiniz geceyi getirecek ilah kimdir? Yine de (gerçeği) görmeyecek (ve Hakk yola gelmeyecek) misiniz?”

  • 28:73

    Kendi rahmetinden olmak üzere; O sizin dinlenmeniz ve O'nun fazlından (geçiminizi) arayıp (temin etmeniz) için geceyi ve gündüzü var etti. Umulur ki şükredersiniz. (Yani; Cenab-ı Hakk, Dünya’nın ve Güneş’in dönüşünü durdursa, böylece kâinatın ve tabiatın düzeni bozulsa; tekrar eski haline getirebilir misiniz?)

  • 28:74

    O gün (Allah) onlara seslenerek: “Benim ortaklarım olduklarını öne sürdükleriniz (tağuti düzenleriniz ve sapkın rehberleriniz) hani nerede?” diye soracaktır.

  • 28:75

    (Hesap günü) Her ümmetten bir şahit ayırıp çıkaracağız ve: 'Kesin kanıt (bürhan)ınızı getirin' buyuracağız. Artık öğrenmiş olacaklar ki, Hakk gerçekten (ve sadece) Allah'ındır (Kur’an’ın buyruklarıdır) ve uydurdukları (İslam’a aykırı nizamlar ve sahte kurtarıcılar da) kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuşlardır.

  • 28:76

    Gerçek şu ki, Karun da Musa'nın kavmindendi (onun yakın akrabasıydı), ancak onlara karşı azgınlaşıp (gururlanmıştı). Biz, ona öyle hazineler vermiştik ki, (sadece) anahtarlarını, (bu hizmet için özel kiralanmış) birlikte davranan güçlü bir topluluk zor taşırdı. Hani kavmi ona (servetiyle gururlanan Karun’a) demişti ki: "Şımararak sevinme, çünkü Allah (mal ve makamla ferahlanıp) şımararak böbürlenip sevince kapılanları sevmez” diye (uyarmıştı).

  • 28:77

    (Öyle ise ey mü’min!) Allah'ın sana verdiğiyle ahiret yurdunu ara, dünyadan da kendi payını (nasibini) unutma. (Dünya da, ahiret de Müslümanlarındır. Ey sermaye sahipleri! Allah’ın size verdiği servet ve nimetlerle, ahiret yurdunu kazanmaya çalışın. Zekât ve cihad için harcayın. Bu arada dünyadan da nasibinizi unutmayın. Meşru yollardan çalışıp kazandığınız serveti kendiniz, aileniz ve yakınlarınız için örfe, âdetlere ve standartlara uygun olarak helâl yolda harcayın, cimrilik yapmayın.) Allah nasıl sana in’am ve ihsan edip (zenginlik) verdiyse, sen de (fakir fukaraya, işçi ve memuruna) öylece iyilik ve ikramda bulun(un. Sakın fakirin, işçi ve memurun hakkını ketmederek) yeryüzünde bozgunculuk (ve anarşi) çıkarma(yın). Zira gerçekten Allah fitne fesat çıkaranları asla sevmez (ve onları felaha-başarıya da ulaştırmayacaktır).